Abdurrahman Dilipak
“O ne diyorsa o”, “o benim idolüm”, “öl de ölelim, vur de vuralım” demeyin. Sözü dinleyin, işe bakın, doğrusuna destek verin, yanlışına karşı çıkın ve bilin ki, her insan hata yapabilir. Ve bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir. Biz bilmeyiz, Allah bilir.
“Allah’a kulluk edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara iyi davranın. Allah kendini beğenen ve böbürlenip duran kimseyi asla sevmez.” (Nisâ 36). Kendinizi ne tek başına kişi olarak ya da temsil ettiğiniz bir topluluk, ya da ait olduğunuz bir yapı olarak hepsi kendinizle ilgilidir. “Ezel” ve “ebed” olan yalnız Allah’tır. Kendini ona nisbet eden herkes büyük bir günah işlemiş olur. Allah (cc) bir şey murat etmişse onu gerçekleştirmek için kimseye muhtaç değildir.
Din ve devlet büyüklerinizi, ya da her hangi bir insanı “İlah” ve “Rab” edinmeyin! Onları mutlaklaştırmayın. “O olmasa bunlar olmazdı” demeyin. Allah bir şeyi irade buyurmuşsa o olur. Dilerse bukağılı Şeytanları mabedinin inşasına işçi yapar!
Bir topluluk sapıtmış ve iyiler onları engellemiyorlar, seslerini kısıp oturuyorlarsa, o topluluk kendini değiştirmedikçe Allah onlar hakkındaki hükmünü değiştirmeyecek. Ne güçlü liderleri, ne eşsiz komutanları o halkı kurtaramaz. O kavmin içinden bir peygamber çıksa bile, bu mümkün değil. Zira peygamberlerin kurtarıcı gücü yok, onlar insanları kurtuluşa; Allah’a, risalete, kitaba çağırırlar. Eğer onlara bir süre mühlet verilmişse, o Allah’ın gazabını artırmak ve mazlumları, zalimlere karşı harekete geçmeye zorlamak içindir.
Anlayacağınız kurtarıcılardan kurtulmadan kurtuluş yok! Allah iradesini gerçekleştirmek için hiç kimseye muhtaç değil, ama Şeytan bile varlığı için “Allah’ın iradesi”ne muhtaçtır. Biz ise O’nun “irade”si için de ayrıca “Rıza”sına talibiz, o kadar! Yoksa “Ve bil gaderi, hayrihi ve şerrihi minellahi teala”! Amentüsüz bir İslam olmaz. Bizimkilere bakıyorum, tarikatçısı, siyasetçisi, lider, örgüt, şeyh deyince onlar içinde bile birçok insan başka vadilere savrulmuşlar sanki. Sanki hiç “Tekasür” suresini okumamışlar. Sanki “Allah kendini beğenen ve böbürlenip duran kimseyi asla sevmez” emrinden habersiz gibiyiz. Herkes kendi, kavmi, lideri, örgütü, şeyhi, onlar da kendileri, bağlı bulundukları kişilerle, ataları ile övünüp duruyorlar.
Tarihte birçok kişi için “kült” oluşturulmuş durumda. Tarihle, ataları ile övünüp duruyorlar. Arkadaşlar, tarih övgü ya da sövgü kitabı değildir. Tarih bir toplumun ortak hafızası, tecrübeler birikimidir. Bu diziler filan da öyle. Osmanlıcılık da öyle, Türkçülük, Kürtçülük de öyle.
Allah aşkına, doğduğunuz ana-babayı siz mi seçtiniz, doğduğunuz toprağı siz mi seçtiniz, doğduğunuz zamanı, derinizin rengini, cinsiyetinizi siz mi seçtiniz. Yakub (as)’ın evinde de doğmuş olabilirdiniz, Firavunun sarayında da. Siz şuna bakın, siz Hz. Musa, Hz. Harun’la mı berabersiniz, kardeşini kuyuya atanlarla birlikte mi. Onlar sonunda pişman oldular. Siz de hata yaptığınızı anlarsanız, geri dönecek misiniz, yoksa inat mı edeceksiniz.. Eğer şartlar öyle gelişirse Hz. Yusuf’un yerinde olmak ister miydiniz. Eğer bunu istemiyorsanız, Yusuf’u sevmenizin anlamı ne?
Hz. Lut’un hanımı iman etmedi, Firavun’un hanımı iman etti!
Fatih’in kardeşi niçin Vatikan’a sığındı?. Alparslan sefere daha önce çıkmak istiyordu ama kardeşi arkasında ne işler çeviriyordu?. Tarihi övgü kitabı olarak okuyanlar, sadece zafere odaklandıkları için zaferin arkasındaki trajediyi görmezden geliyorlar. Mesela Kut’ul Ammare-1’de zafer var, onu anlatıyoruz, ama 2’ncisinde yenildik. Onu görmek istemiyoruz. Oradan mefahir üretemiyorsunuz. Oysa kazanılan savaşların hainleri olduğu gibi kaybedilen savaşların kahramanları da vardır.
Sadece bitkilerin, hayvanların geni ile oynamıyoruz, onları hormonlayıp fıtratına yabancılaştırmıyoruz, din, tarih ve geleneğinde geni ile oynuyor, onu hormonlu hale getiriyoruz. “Gelenek” bir “folklor”e, Din “Kültür”e dönüşüyor. Zafer duygunuzu “spor” karşılaşmaları ile tatmin ediyorsunuz ki, Şeytan sizin fıtratınızda gizli değerlerin açlığını hissetmeyesiniz diye sizin beyninizi uyuşturmak için size keyif veren, sizde biyolojik tatmin duygusuna yol açan “plasebo çözümler” sunuyor. Romanlar, dizi filmler, hayal dünyanızı besliyor. “Sinema” size uyanıkken “gerçeğin yerine ikame edeceğiniz rüyalar” sunuyor.
İşin aslı şu: Adil şahidler olacağız. Kafamızı kiraya vermeyeceğiz, bilmediğimiz şeylerin peşine düşmeyeceğiz. Biz ahir zaman Peygamberinin ümmetiyiz. Alemlere rahmet olarak gönderilen bir Peygamberin ümmetiyiz. Tek gerçek yok. Hakikat yolunda, sanal gerçekler, artırılmış gerçeklik, siyasi gerçekler, ekonomik gerçekler ve daha birçok gerçek, bizi hakikat yolculuğundan saptırmak için Şeytanın öncülüğünde her köşe başında bizi bekliyor. Ramazan ayındayız. Şimdi birçok şeyi yeniden düşünme zamanıdır.
Selâm ve dua ile.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.08.2024
4.06.2024
27.05.2024
20.05.2024
5.05.2024
29.04.2024
22.04.2024
2.06.2022
7.03.2022
17.02.2022