Abdurrahman Dilipak
Soylu, Türkiye’ye karşı asimetrik bir savaştan söz etti TRT Haber’deki röportajında. BAE ve Dahlan’ın 15 Temmuz’daki rolüne atıfta bulundu.
Bu iddialar ilk kez gündeme gelmiyor. Bu herkesin bildiği bir gerçek. Ve soğuk savaş sürecinde bu hep böyle oldu. Yakın planda baktığınızda, DHKP-C’yi, KOMKAR’ı, Rızgari’yi, PKK’yı kim niçin kur(dur)du görürsünüz. Bunlar soğuk savaş döneminin kontrollü bunalım stratejisi çerçevesinde yapılan işler. Bu işlerin derin gerçeğini görmeden, Media, Mafia, Sermaye, Siyaset, Bürokrasi, STK, Akademi, Emniyet, İstihbarat, Yargı, sanat dünyası ve spor aleminde kim kimdir anlayamazsınız. Hatta Cemaat yapılarına bakın bakalım, orada ne göreceksiniz! Bu alem melek maskeli Şeytanlar ve Şeytan olduğu söylenen meleklerle dolu bir dünya. Ne Kalkancı’yı anladık, ne Adnan Oktar’ı.
Ne Muhsin Yazıcıoğlu cinayetini, ne Hırant Dink, Uğur Mumcu, Hablemitoğlu; ne Eşref Bitlis, Cem Ersever’in nasıl öldü(rüldü)ğünü anlarız.
JİTEM var mıydı, yok muydu! Sonra ne oldu!?
Ders de almıyoruz.
Özal’ı kim niçin vurdu! Özal öldü mü, öldürüldü mü?
Aynı soruyu Mustafa Kemal için sorun.. Cevap yok! İsmet İnönü, Celal Bayar, Adnan Menderes… kim bunlar, gerçekten yeteri kadar tanıyor muyuz.
Merkez Bankasının ortaklarını bile bilemeyiz. Hangi birini sayayım ki.
Birçok iktidar geldi-geçti, kimse “bu ifritten suail”in cevabını bulamadı. Gerçekler 40. Odada gizli ve o odanın anahtarı kayıp!?
Her gördüğünüz gazeteci sadece gazeteci değildir. İşadamı işadamı değildir, politikacı politikacı değildir. Ya da Mafia sadece Mafia olmayabilir. Herkesin her yerde birtakım adamlarının olması sürpriz değil.
28 Şubat’ın “5’li Çete”sini hatırlayın, DİSK, TİSK, Türk-İş, TOBB, TESK, eksik var mı?
Türkiye İşverenler Sendikası Konfederasyonu (TİSK), Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu (TESK), Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK- İŞ) ve Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK)’ten 5’li Çete’nin üyeleri Refik Baydur, Derviş Günday, Fuat Miras, Bayram Meral ve Rıdvan Budak! O dönem sivil görünümlü bu kişiler askerlerin emrinde darbenin ‘sivil’ ayağını oluşturuyordu.
Sosyalist devrimcisi, Sağcısı, Sermayesi, Esnafı, Meslek odalarının çatı örgütü, hepsi emir komuta zincirine dahil olmuştu. Peki böyle oldu da ne oldu? Hiiiç..
Ya hu, anlasanıza, bugünkü Arap ülkelerinin hemen hepsinin sınır, rejim ve iktidar yapılarını İngilizler ve Fransızlar çizdi. Sadece Arapların mı, Türkiye’nin sınır, rejim ve iktidar yapıları nasıl belirlendi? İngilizler Şerif Hüseyin’i Halife ilan edeceklerdi, sonra vazgeçtiler, Hicaz bölgesi “Haşimi”lerden alınıp Suudi “Şeyh” ailesine verildi.
15 Temmuz’da başarsalardı, Fetullah Gülen Amerikano Mehdimiz olmak üzereydi.
Sermaye, Siyaset, Bürokrasi arasında bir Şeytan üçgeni oluşturulursa, o alemin kıralı Şeytan olur. Bu yapının çatısı altında mutlaka bir Media, Mafia, Hukukçu, Bankacı, STK olur. Bu altyapı olunca, din, mezhep ideolojik kimliğe bağlı olarak, yerli - yabancı istihbarat örgütleri damlar. Kimi futbola merak salar mesela. Hedeflerinize göre, akademi, sanat camiasından, cemaat grublarından birileri gelir. Siz onları da bulabilirsiniz, onlar da sizi bulacaktır.
Mesela bu yapıda Mafia dediğiniz de aslında işadamıdır. Ortak hareket ederler. Herkes kendi işini yapar ve payını alır. Aslında bu alemde yeri gelir bir işadamı ya da bürokrat, bir gazeteci o Mafia dediğinizden daha tehlikeli olabilir. Aslında hepsi aynı Şeytani planın bir parçasıdırlar. Hepsi birbirini kullanır. Bu çark böyle döner.
Bakın bu kirli ve kanlı oyunda aslında herkes kurbandır. Hepsi haindir, ama hepsi birbirini kahraman ilan ederler, ta ki, menfaatleri onları karşı karşıya getirdiğinde ya da işler tersine dönüp, biri kurban edilmesi gerektiğinde hepsi birbirinin muhbiri olur. Dostlukların yerini düşmanlıklar alır.
Aslında her topluluk layık olduğu gibi idare olunur. Bizi kendimizi değiştirmeden, Allah da bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecektir. Aslında bu yapıları sadece merkezde yer alan yamyamlar üretmiyor. Toplum üretiyor. Şeytan bizi bize kırdırıyor sonuçta.
Bakın bu “Mafya düzeni”nde yapı matruşka gibi büyür. Mahalle düzeyinde çeteler oluşur, onlar ilçeye yükselir, sonra ile, daha sonra bölge, ardından ülke seviyesine yükselir. Zaten bölge seviyesinde iken uluslararası genişleme yönünde talepler giderek artar.
Daha önce küçük hedefleri olan hareketler, zaman içinde büyük hedeflere yönelirler. Lobiler oluştururlar. Kara para, uyuşturucu, silah, finansal operasyonlar, borsa manipülasyonları, kaçakçılık gibi işlere girerler. Havacılık, Gemicilik, Kara nakliyatı önemlidir onlar için. Daha ulusal sınırlar içindeyken hayır işlerine merak salarlar. Ödüller alırlar, ödüller verirler. Toplumun itibar ettiği işlerle ilgili sponsor olurlar.
Bazı Mafya babaları çok naziktir. Resim koleksiyonu yapabilir. Ya da sanatsal faaliyetlerle ilgilenebilirler.
Diktatörler siyaset mafyasıdır bana göre. Baron her zaman kıraliyet unvanı değildir. DSÖ, FDA mesela çok mu masum! Ya da CIA, Strafor! Cinayetin üzerine siyaset şalı örtünce meşru olmaz ki! Media tetikçiliği ile mafya tetikçiliği arasında çok da fark yok aslında. Yapanın asker, polis, sivil, siyasal, dindar ya da gayrimüslim olması bir şey değiştirmez. Ya da mahkeme salonunda yapılması aynı işin, bir polis operasyonu sonucu gerçekleştirilmiş olması neyi değiştirir ki, eğer yapılan iş gayrimeşru ise. Zulüm zalimin makamı, rütbesi, sıfatı, statüsü ile ilgili değildir, olamaz. Bir iş Mafia etiketi ile yapıldığı için kötü değildir. O iş kötü ise kötüdür, onu yapan devlet, ya da dini, ideolojik, ya da politik bir topluluk olması bir şey değiştirmez. Meşru bir gaye de cinayeti meşrulaştırmaz. Kem alat ile kemalat olmaz. Zulüm kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun aynı şeydir.
Kural şu: Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana zalime karşı olacağız. Adil şahidler olacağız. Haksızlıklar karşısında susanlar dilsiz şeytanlardır ve cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşelidir. Bir kavme olan düşmanlığımız bile bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmemelidir. Selâm ve dua ile.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.08.2024
4.06.2024
27.05.2024
20.05.2024
5.05.2024
29.04.2024
22.04.2024
2.06.2022
7.03.2022
17.02.2022