Barış Soydan
"Ücret artışına rağmen birim emek maliyeti, rekabet gücünde iyileşmeye işaret ediyor." IMF’nin son raporu böyle diyor. IMF, Türkiye’nin rekabet gücündeki 'iyileşmeyi' şöyle resmetmiş:
IMF’nin 'rekabet avantajı' dediği şey, emeğin yani alınterinin değerindeki düşüşten başka bir şey değil. Yukarıdaki grafik, emeğin şirketlere reel maliyetinin 2009 ile 2019 yılları arasındaki seyrini gösteriyor. Mavi TL cinsinden, turuncu dolar ve Euro cinsinden… Bu öykünün kıssadan hissesi: Alınterinin 10 yıl önceki değeri yok.
Bu, çalışanlar için iyi haber değil ama IMF haklı, şirketler için iyi haber. Çünkü üretim maliyeti içinde emeğin payı ne kadar azalırsa dünya piyasalarında o kadar 'rekabetçi' fiyat verebilirler.
Kiminle rekabet? Çin’le, Vietnam’la, Bulgaristan’la, Romanya’yla rekabet… Bunu Volkswagen’in yılan hikâyesine dönen fabrika yatırımından biliyoruz. Volkswagen’ın yatırım için Türkiye’yi seçmesinin arkasında, Türkiye’de otomotiv işçilerinin 'birim emek maliyetinin', rakip Doğu Avrupa ülkelerinden daha düşük olması vardı. (Ama emek maliyetinin 'rekabetçiliği' yetmedi, VW siyasi sebeplerle yatırımdan vazgeçti.)
Asgari ücrete geçen yılın son günlerinde yüzde 15 zam geldi ama endişeye mahal yok, Türkiye’nin 'rekabet gücü' pek değişmedi.
Ülkeler ve asgari ücretler
Amerika, Kaliforniya: 2.080 dolar
Almanya: 1.743 dolar
Fransa: 1703 dolar
Polonya: 619 dolar
Çek Cumhuriyeti: 581 dolar
Türkiye: 390 dolar
Çin (Pekin): 322 dolar
Vietnam: 130-190 dolar
Pakistan: 112 dolar
Görüldüğü gibi Türkiye’deki asgari ücret Çin’le hemen hemen aynı seviyede. Polonya, Romanya gibi 'rakip ülkelerden' çok daha 'iyi' durumdayız. Tabii bunu rekabet gücü açısından söylüyorum, işçiler açısından bunun iyi bir şey olup olmadığı tartışılır!
Avrupa’da Türkiye’den daha rekabetçi tek ülke var: Bulgaristan.
Merak etmişsinizdir, madem asgari ücretin seviyesi 'rekabet gücü' için bu kadar önemli, Almanya, hiç de 'rekabetçi' olmayan 1.557 euro’luk asgari ücretiyle nasıl dünyanın en çok ihracat yapan ülkelerinden biri olabiliyor? (Kısa süre öncesine kadar en çok ihracat yapan ülkesiydi.)
Çünkü Almanya teknoloji üretiyor. Önemli olan BMW’nin, Siemens’in, BASF’nin pahalı olup olmaması değil eşsiz teknolojisi, kalitesi.
Türkiye’nin ise teknolojide hiçbir iddiası yok, herkesin ürettiği ürünleri üretiyoruz. Herkes derken Bangladeş, Vietnam gibi ülkelerin ürettiği ürünleri kastediyorum. (Bu iki ülke Türkiye’nin çok iddialı olduğu hazır giyim ve tekstil sektörlerinde başa oynuyor.)
Türkiye İstatistik Kurumu’nun geçtiğimiz hafta açıkladığı veriler, imalat sanayinde yüksek teknoloji ürünlerin payının sadece yüzde 3 olduğunu gösterdi. Düşük ve orta-düşük teknoloji gruplarının toplamı yüzde 70,9 olurken orta-yüksek teknoloji grubunun payı yüzde 26,1'de kaldı.
Türkiye teknolojide nal topladığı için alınterinin değerini düşük tutmak zorunda. Ki hazır giyimde Çin, Bangladeş, Vietnam, otomotivde Polonya, Çek Cumhuriyeti gibi ülkelerle rekabet edebilsin.
Türkiye bu yoksulluk kısır döngüsünü ne zaman kıracak, asgari ücretini insanca yaşam seviyesine ne zaman çıkaracak?
Teknolojiyle değil inşaatla büyümeyi kafaya takan, bugüne kadar çılgın projelere harcadığı 40 milyar dolar işe yaramış gibi bir 12.5 milyar dolar da Kanal İstanbul’a harcamaya karar veren bir iktidar tarafından yönetildiği sürece hiçbir zaman.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2022
11.05.2022
7.03.2022
17.02.2022
7.02.2022
18.11.2021
15.11.2021
8.11.2021
2.11.2021
25.10.2021