Barış Soydan
Merkez Bankası faiz kararının perde arkası: Ağbal metinde bağlayıcı taahhüt istemedi, Erdoğan’la görüştü
Merkez Bankası’nın politika faizini kallâvi bir oranda, 475 baz puan artırarak yüzde 15’e çıkarmasının yankıları sürüyor. Piyasa istediğini şimdilik aldı. Doların 7.60’ın altına inmesi bunun göstergesi. Yeni Başkan Naci Ağbal da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yüksek oranlı artırıma ikna etmiş kişi olarak görevine güçlü bir başlangıç yaptı.
Piyasalar ile Merkez Bankası ve daha önemlisi, Naci Ağbal ile Erdoğan arasındaki bahar havası ne kadar sürer? Ben çok uzun süreceği görüşünde değilim, bunu dün karar sonrasında kısa bir videoyla anlatmaya çalıştım. Fakat bugünkü konumuz bu değil. Bugün Merkez Bankası’nın uzun zamandır görülmemiş büyüklükteki faiz artırımını nasıl yaptığı, karar öncesinde Banka’da neler yaşandığına dair konuşulanları paylaşacağım. Daha sonra önümüzdeki dönemde neler olabileceğine dair öngörülere bakacağız...
Merkez Bankası’nın dünkü faiz artırımı sonrasında yaptığı açıklamanın dikkat çekici bir özelliği var: Önümüzdeki dönemde enflasyonda olası bir artış yaşanması durumunda ne yapılacağını söylemiyor; “Gerekirse faizi tekrar artırırız” anlamına gelecek bir ifade yok. Evet, bazı uzmanların çok beğendiği, Bloomberg yazarı Daniel Moss’un bile İngilizceye çevirerek köşesinde yer verdiği şu paragraf var: “Önümüzdeki dönemde parasal duruşun sıkılığı, enflasyonu etkileyen tüm unsurlar dikkate alınarak, enflasyonda kalıcı düşüş sağlanana kadar kararlılıkla sürdürülecektir.” Ama dikkatli şekilde bakıldığında bu ifadenin, mevcut sıkılık seviyesine sadık kalınacağını imlediği, politikanın gerekirse daha da sıkılaştırılacağına dair bir taahhüt içermediği görülüyor.
“Takıldığın şeye bak, o da olmayıversin!” diyeceksiniz. Bu noktaya aşırı detaycılıktan takılmadım. Para politikasının daha da sıkılaştırılabileceği yönünde herhangi bir taahhüt içermeyen bir metin oluşturulması talebinin bizzat Merkez Bankası’nın yeni Başkanı Naci Ağbal’dan geldiğini duydum.
İlginç olan nokta, karar metninde enflasyona güçlü vurgu yapılması; 475 baz puanlık artırımın nerdeyse bununla gerekçelendirilmesi. Peki enflasyondaki artışın sürmesi durumunda ne yapılacak? Açıklama bu konuda bilgi içermiyor. Belirttiğim gibi bunun Ağbal’ın bilinçli tercihi, talimatı olduğu söyleniyor. Bir kaynağım, “Bu durumda gerçekten sıkı duruş var mı, sorgulanır” diyor.
Faiz artırımı piyasalarda bahar havası esmesine neden oldu. Ama önümüz kış, yakında piyasalarda yeniden soğuk rüzgarlar esmeye, yeni faiz artırımı talepleri seslendirilmeye başlar. Nitekim uluslararası yatırım kuruluşu TD Securities, Merkez Bankası kararının gerçekte sadece 20 baz puanlık faiz artırımı anlamına geldiğini, bu seviyenin TL’yi korumak için yetersiz olduğunu, yeni artırımların gündeme geleceğini söyledi bile. Bu görüşünü ağırlıklı ortalama fonlama maliyetinin yüzde 14.80’e çoktan ulaşmış olmasına dayandırıyor. (“Ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti”nin ne demek olduğunu merak ediyorsanız bir önceki yazıma bakabilirsiniz.)
İyi de acaba Erdoğan başka bir artırıma izin verir mi? Yoksa Ağbal’ın izni bir seferlik miydi? Karar metninde olası yeni faiz artırımlarına dair bir taahhüde girilmemesinin sebebi bu olmasın?
Duyduğum ilginç bir şey daha var: Normalde Merkez Bankası’nda Para Politikası Kurulundan bir gün önce yapılan hazırlık toplantıları ve sunumları, Ağbal’ın son dakika talimatıyla Salı gününe alınmış. Naci Ağbal’ın Çarşamba günü ise Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştüğü söyleniyor…
Neyse, iyimser tarafından bakalım; öyle veya böyle Merkez Bankası’nın uzun zamandır süren negatif faiz politikasına son verip TL’nin getirisini pozitif alana taşıdı. Doların 7.50’lere kadar gerilemesi, piyasanın bunu takdir ettiğini gösteriyor.
Yine de ama sorulması gereken bir soru var: Para politikasına olduğundan fazla anlam mı yüklüyoruz acaba?
Para politikası, bozulan makroekonomik dengeleri toparlamanın araçlarından sadece biri. Bir de maliye politikası, yani Hükümet’in bütçe ve kamu harcamalarıyla yürüttüğü politika var. Ekrem İmamoğlu dün, 2020 Ocak ayında 6.6 TL olan Euro'nun Kasım başında 9.1 liraya yükselmesinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne 5.4 milyar TL ek borç yüklediğini söylüyordu. İBB'de durum bu, reel sektörde acaba ne? Reel sektörün borçlarının yarısı döviz cinsinden. TL’deki sert değer kaybı nedeniyle birçoğunun uçurumun kenarına geldiğini söylemek yanlış olmaz. Reel sektörün sıkıntıları bankacılığa sıçrarsa işler iyice sarpa sarar.
Türkiye ekonomisi hasta... Bu hastalığın tek ilacı, Merkez Bankası’nın faiz artırımı mı? Maliye tarafında bir şeyler yapılmayacak mı?
Tabloyu yorumlayan bir kaynağım, “Bence Albayrak dönemiyle aynı hatalar yapılıyor. Kur ve dolarizasyon yönetilerek işler yönetilir düşüncesi var” dedi...
Merkez Bankası’nın eriyen rezervleri meselesine de değinip bitirelim. Merkez Bankası’nın kararını FX TV’de yorumlayan ekonomist Devrim Akyıl, faiz artırımının sorunu çözmeyeceğini, çünkü ana sorunun faiz değil Merkez Bankası’nın rezevlerindeki erime olduğunu söylüyordu. Har vurup harman savrulan rezervlerin yavaş yavaş da olsa yerine konulması şart. Nitekim bazı uzmanlar Merkez Bankası’nın döviz alım ihalelerine başlaması gerektiğini söylüyor. “İyi de” dedi, Ankara’daki kaynaklarımdan biri, “Döviz alımı başladığı noktadan itibaren kur artık düşmez. Oysa kurda ciddi düşüş olmadıkça enflasyona geçiş azalmaz...”
Merkez Bankası açmazlarla karşı karşıya. Naci Ağbal’ın işi sanıldığından daha zor...
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2022
11.05.2022
7.03.2022
17.02.2022
7.02.2022
18.11.2021
15.11.2021
8.11.2021
2.11.2021
25.10.2021