Barış Soydan
1. Enflasyon
2021'e yüzde 14.03'lük enflasyonla girdik. Merkez Bankası'nın yeni Başkanı Naci Ağbal'a inanacak olursak, enflasyon yüzde 5'e düşecek. "Ben yüzde 5'e inanıyorum. Başka ülkeler enflasyonu yüzde 1-2'de tutuyor da Türkiye Cumhuriyeti neden tutamasın? Bizim ne eksiğimiz var? Yapabiliriz" dedi. Yapabilir mi? Zor. Enflasyon önümüzdeki aylarda düşmeyecek, yükselecek. Baz etkisiyle ilk çeyrekte (Ocak, şubat, mart) daha da artması ve yüzde 15-16'ya (Belki de yüzde 17'ye) çıkması bekleniyor.
Sonra? Bahardan itibaren inişe geçecek. Ama bunun için doların yükselmemesi, şu anki seviyelerinde kalması şart. Çünkü malum, döviz yükseldiğinde enflasyon da yükseliyor… (Doların yükselip yükselmeyeceğine aşağıda döneceğiz.)
2. İşsizlik
Birçok iktisatçıya göre ekonominin en büyük sorunu, enflasyon. Ama siz onu bir de işsiz milyonlara sorun! Ben, yol açtığı bireysel trajediler nedeniyle işsizliğin daha büyük bir sorun olduğu düşüncesindeyim. Ayrıca dünya tarihi, uzun sürmüş çok yüksek işsizliklerden eninde sonunda büyük toplumsal trajediler çıktığını gösteriyor. (Bkz. II. Dünya Savaşı öncesinde Almanya.)
Türkiye İstatistik Kurumu'na (TÜİK) inanacak olursak, işsizlik Eylül'de azalarak yüzde 12.7'ye indi. Fakat şu işe bakın ki, işsizlik azalırken çalışan insanların sayısı da azaldı! TÜİK tarafından işsiz sayılmak için son 4 hafta içinde iş aramış olmanız lazım. Bunu yapmadıysanız işsiz olsanız bile sizi işsizden saymıyor.
İşsizlikte gerçek tabloyu, DİSK'in araştırma birimi DİSK-AR'dan öğreniyoruz. Onun verilerine göre gerçek işsizlik (teknik tabiriyle "geniş tanımlı işsizlik") yüzde 26.4! Tam 9.5 milyon insan işsiz! Üstelik şu anda pandemi nedeniyle işten çıkarma yasağı var. O yasak da kalktığında işsizliğin daha da artması kaçınılmaz.
İşsizliğin azalması için ekonominin yüzde 5'in üzerinde büyümesi lazım. Büyür mü? İktidara göre evet. Önceki Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın açıkladığı Yeni Ekonomik Program, 2021 için yüzde 5.8 büyüme öngörüyordu. Ama bağımsız ekonomi ve yatırım kuruluşları 2021 için yüzde 2-3 civarında büyüme tahmininde bulunuyor. Yüzde 2-3'lük büyüme, işsizliği eritmeye yetmez. Prof. Dr. Seyfettin Gürsel'in sözleriyle, "Daha uzun süre Türkiye yüksek işsizliğin ağır bedellerini ödemeye devam edecek."
3. Dolarizasyon
Türkiye'nin para birimi nedir? Yasalara göre TL. Gerçekte ise bir para birimimiz daha var: Amerikan Doları. Vatandaş, TL'ye güvenmediğinden birikimlerini dolar başta olmak üzere dövizde tutmayı tercih ediyor. Merkez Bankası'nın yeni Başkanı Naci Ağbal, öncelikli hedeflerinin dolarizasyonla mücadele olduğunu söyledi. TL'nin cazibesini artırmak için Merkez Bankası'nın politika faizini yüzde 10.25'ten 17'ye çıkardı. Peki vatandaş dolarları, Euro'larını satıp TL'ye geçti mi? Ne gezer… Aksine, Ayşe Teyze ve Ali Rıza Amca, dolardaki düşüşü alım fırsatı olarak değerlendirdi. Bankalardaki döviz hesapları 25 Aralık haftasında 234 milyar 804 milyon dolara çıktı. Bu yeni bir rekor...
Vatandaş mevduat faizlerindeki yükselişe rağmen TL'ye neden geçmiyor? Rivayetler muhtelif. Bazı ekonomistler, gerçek enflasyonun TÜİK'in açıkladığından çok daha yüksek olduğu kuşkusuna işaret ediyor. Eğer enflasyon gerçekte yüzde 14 değil 20 ise vatandaş banka faizi yüzde 22-23'e yükselmeden TL'ye dönmez…
Bir diğer neden, iktidara olan güvensizlik. ABD'nin yeni Başkanı Joe Biden veya AB ile her an yeni bir ağız dalaşına girme ihtimali mevcutken doların buralarda kalacağının garantisi var mı? Yok.
4. Bütçe açığı
AKP uzun yıllar boyunca bütçe açığının milli gelire oranının yüzde 3'ün altında olmasıyla övündü, durdu. Teknik adıyla "mali çıpa" son yıllarda kayboldu. Türkiye eskiden olduğu gibi yine yüksek bütçe açıkları veren bir ülkeye dönüştü...
Vergi gelirlerinin yaz aylarında biraz kıpırdamasıyla bütçe açığının 2020'i yüzde 4-4.5 bandında tamamladığı tahmin ediliyor. Yüksek bir oran. Bu yıl daha da artacak. Çünkü kamunun sırtındaki faiz yükü katlandı. Yıl sonunda yüzde 5'ik açık şaşırtıcı olmaz.
5. Cari açık
Ekonominin ezel ebed meselelerinden bir başkası, cari açık… (Cari açık: Mal ve hizmet ithalatı için yurtdışına ödenen para ile mal ve hizmet satımından elde edilen para arasındaki fark.) Türkiye 2019'da uzun zaman sonra ilk kez cari fazla vermişti. 2020'de cari açık geri döndü. Yılı 40 milyar dolara yakın açıkla kapattık. Bu, milli gelirin yüzde 5.6'sı eder ki, çok yüksek bir oran. Cari açığın yüzde 5'in üzerine çıkması, kriz habercisi olarak değerlendiriliyor...
Nitekim cari açığın patlaması, yaz aylarında dolardaki yükselişi tetikledi. Cari açık neden patladı? Çünkü kamu bankalarının düşük faizli kredileri ithalatı patlattı. Bu arada altın ithalatında da büyük bir artış oldu. Ve pandemi nedeniyle turizm çakıldı. Bunların etkisiyle cari açık kontrolden çıktı.
Aşılar sayesinde pandemi 2021'de etkisini yitirecek. Ve turizm gelirleri artacak. Bu arada altın ithalatının da azalması bekleniyor. Yani cari açık bu yıl azalacak.
6. Bankaların batık kredileri
Onca soruna rağmen ekonomide çarkların ağır aksak da olsa dönmesinin sebebi, bankacılığın sağlam durması. Ya da sağlam görünmesi. İkircikli konuşuyorum çünkü batık kredilerin açıklanandan çok daha fazla olduğuna dair kuşkular giderek artıyor. Resmi verilere göre bankaların batık oranı yüzde 4.1. Oranın bu kadar düşük olmasının sebebi, kamu bankalarındaki batıkların yüzde 2-3'lerde kalması. Özel bankalarda ise yüzde 5-6'lara çıkıyor.
Eski bankacı Erol Taşdelen şöyle diyor: "Türkiye Bankalar Birliği, 2019 Ekim – 2020 Ekim arasındaki bir yılda 19.8 milyar TL'lık kredinin bankalarca yapılandırıldığını açıkladı. Yapılandırma olmasa takip tutarı 170 milyar TL'yi aşacağının itirafıdır bu."
Batıkların gerçekte olandan daha az görünmesinin bir başka sebebi, geri ödenmeyen kredilerin batık olarak tanımlandığı sürenin pandemi nedeniyle 90 günden 180 güne çıkarılması…
Cumhuriyet tarihinin en ağırı olan 2001 Krizi, bankacılıktan kaynaklanmıştı. Reel sektördeki bozulma bankacılığa da sıçrarsa Türkiye kendi imkanlarıyla altından kalkamayacağı, 2001'de olduğu gibi IMF'ye mahkûm olacağı bir krize sürüklenebilir. (Ağzımdan yel alsın.)
7. Dış borç
"2001 Krizi bankacılıktan çıkmıştı, bu sefer reel sektörden çıkacak." Bu cümleyi farklı ekonomistlerden defalarca duymuş olmalısınız. Özel sektör AKP döneminde gırtlağına kadar döviz cinsinden borçlandı. Bu borç, ekonominin üzerinde sallanan Demokles'in kılıcına dönüştü.
İyi haber, özel sektörün iki yıldır dış borçlarını azaltıyor olması. Gedik Yatırım'a göre son iki yılda bankalar yaklaşık 35 milyar dolar, reel sektör şirketleri de 10 milyar dolar dış borç geri ödemesi yaptı.
Özel sektör ve kamunun önümüzdeki 12 ayda ödemesi gereken 181 milyar dolar döviz borcu var. Bunun 54 milyar doları ticari krediler, 48 milyar doları da banka mevduatlarından oluşuyor. Borcun bu kısmında büyük sorun yok. Geriye, çevrilmesi gereken 52 milyar dolarlık dış borç kalıyor ki, altından kalkılmayacak bir meblağ değil. Tabii pandemide beklenmedik gelişmeler yaşanmazsa...
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2022
11.05.2022
7.03.2022
17.02.2022
7.02.2022
18.11.2021
15.11.2021
8.11.2021
2.11.2021
25.10.2021