Barış Soydan
Merkez Bankası'nın rezervlerinden 2019 ve 2020 yıllarında devasa tutarlarda döviz satışı yapıldığını, başka bankalardan Swap'la (para takası) alınan borçlar çıkarıldığında rezervlerin tarihte görülmemiş biçimde eksiye indiğini artık hemen herkes biliyor. Ortada birkaç gün konuşulup kapatılamayacak kadar büyük bir para var, rezervlerdeki erime önümüzdeki seçimlere damga vuracak konulardan biri olmaya aday… Madem daha çok konuşacağız, sapı samandan ayırmakta fayda var.
1) 128 milyar dolar değil 126.3 milyar dolar
Merkez Bankası'nın rezervlerindeki erimeyi kamuoyunun gündemine ilk getirenlerden biri olan eski bankacı Kerim Rota'yla kısa süre önce bir röportaj yapmıştım. Rota, rezervlerdeki erimenin "tarihini" ve hesabını şöyle anlatıyordu: "Rezerv satışları 2019 Mart'ta başladı. İlk tespit eden Haluk Bürümcekçi'dir. (Piyasa profesyonellerine yönelik ekonomi raporları hazırlayan Haluk Bürümcekci'yi kastediyor. https://www.burumcekci.com BS.) Ben onun üzerinden işi popularize etmeye çalıştım. Satışlar pandemiden bir sene önce başladı. Tam rakam 126.3 milyar dolardır. Bunu Merkez Bankası'nın bilançosundan hesaplıyoruz..."
2) "126.3 milyar dolar Hazine'de"
Bunu Cumhurbaşkanı Erdoğan söyledi. Tam cümlesi şöyle: "Şu kadar para nerede... O kadar paranın hepsi bu milletin hazinesinde. Merkez Bankası'nda kaybolan bir şey yok..."
Belli ki danışmanları kendisine iki konuda yanlış bilgi vermiş: Birincisi, Hazine'nin konuyla ilgisi yok, rezervler Merkez Bankası'nda tutuluyor. İkincisi, 126.3 milyar dolar gitti gider. Ne Hazine'de öyle bir para var bugün, ne de Merkez Bankası'nın kasasında…
3) "126.3 milyar dolar Türkiye'yi krize sürüklemek isteyenlerin oyunlarını boşa çıkarmak için satıldı"
Bu söz de Cumhurbaşkanı'na ait. Tam olarak şöyle: "Salgın bahanesiyle yeni bir finansal dalgalanma oluşturmak isteyenlere, elimizdeki tüm araçları kullanarak fırsat vermedik. Kılıçdaroğlu'nun sürekli sorduğu dövizlerin önemli bir bölümü işte bu mücadelede kullanılmıştır. Bu sayede, kuru ve faizi çok yükseklere taşıyarak toplumsal kargaşa peşinde olanların oyunlarını da bozduk."
Erdoğan 126.3 milyar doların "salgında Türkiye'yi krize sürüklemek isteyenlerle mücadelede kullanıldığını" söylüyor ama yukarıda gördüğümüz gibi rezerv satışı çok önce başlamıştı. Kerim Rota şöyle diyor: "2019 marttan 2019 aralık ayına kadar yaklaşık 30 milyar dolar zaten satılmıştı. Daha pandemi uğramadan..."
Rezerv satışlarının ilk amacı, yerel seçimler öncesinde doları kontrol altına almaktı. 27 Mart 2019 tarihinde (tarihe dikkat) Dünya gazetesinde yayınlanan bir haber şöyle diyordu: "Gece TL'yi nöbetçi dealer savunuyor."
Haberde, kamu bankalarında bazı yetkililerin geceleri "nöbet tutarak" Asya piyasalarında döviz satışı yaptığı anlatılıyordu. Tarihe tekrar dikkatinizi çekmek isterim: 27 Mart 2019. Yani 31 Mart 2019'da yapılan yerel seçimlerden 4 gün önce. Yani? Yani iktidar seçime giderken TL'nin değer kaybetmesini engellemek istemişti...
4) "126.3 milyar dolar yandaşların cebine gitti"
Muhalefetin bir kısmında Merkez Bankası rezervlerinin iktidar yandaşlarının cebine aktarıldığı yönünde bir algı var. Bu doğru değil veya doğruluk payı varsa bile çok sınırlı. Rezerv satışında iktidarın asıl amacı, TL'nin değer kaybetmesini önlemekti. Hatırlayın, 2020'nin ilk yarısında dolar 6.85 TL seviyesine demir atmış gibiydi, bir türlü yerinden kıpırdamıyordu. Bu nasıl oldu? Rezervlerden dolar, Euro satılması sayesinde... Dolar/TL uzun süre hormonlu şekilde 6.85'te tutuldu.
İyi de dolar/TL'yi 6.85'te tutmak için neden bu kadar çok rezerv satıldı? Çünkü dolar çok yükselirse iktidar faizi artırmak zorunda kalacaktı. Bu da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Yüksek faiz bütün kötülüklerin anasıdır… Faiz enflasyonun sonucu değil nedenidir" politikasından tornistan anlamına gelecekti.
Kamuoyuna açıklanmıyor olsa da rezervlerden hangi tarih ve saatte, kime, ne kadar dolar-Euro satışı yapıldığı kayıtlı. Günü geldiğinde geriye dönük araştırmayla gerçekleri ortaya çıkarmak mümkün.
5) "Rezervleri Merkez Bankası sattı"
Yanlış, yukarıda kısaca gördüğümüz gibi rezervlerin önemli kısmı aslında kamu bankaları üzerinden satıldı. Daha önce T24'te yayınladığım "Kapalı kapılar arkasında Merkez Bankası" yazı dizisinde anlattığım gibi 2019 yerel seçimlerinden önce rezervlerin kamu bankaları üzerinden satılması için eski bir protokol devreye sokuldu. Hazine, somut bilgi vermeden Merkez Bankası'ndan döviz talep ediyor ve aktarılacak kaynağın kamu bankalarına transferini istiyordu. Kamu bankaları bu yoldan gelen dövizi kullanarak doların değerini düşürmeye çalışıyordu...
6) "Merkez Bankası'nın rezervleri buharlaşmadı, yer değiştirdi"
Bu görüş Sabah yazarı Prof. Dr. Kerem Alkin'e ait. Şöyle yazdı: "Buharlaşan, kaybolan bir TCMB döviz rezervi yok. Öncelikle, en az 41 milyar doları 2020 yılının ödemeler dengesi açığını kapatmak adına, en az 30 milyar doları da reel sektörün, bankacılık sektörünün ve hane halkının döviz açık pozisyonunu döviz varlıklarını artırarak kapatması amacıyla kullandırılmış. Yani ekonominin bileşik kaplar sistemi çerçevesinde, 30 milyar dolar yine Türkiye ekonomisinde bir yerden bir yere aktarılmış."
Alkin şunu kastediyor: Merkez Bankası'nın sattığı rezervler vatandaşlar ile şirketlere geçti; döviz mevduatı olarak bankalarda duruyor.
Doğru mu? Yarım doğru. Hatta az doğru. Merkez Bankası'nın rezervlerinin büyük kısmı vatandaşlara veya yerli şirketlere değil, Türkiye'den çıkmak isteyen yabancı yatırımcılara satıldı. Kerim Rota: "Bu paranın nereye gittiğini bulmak istiyorsanız, dolar/TL işlemlerinin peşine düşmeniz lazım. 2019 mart ile 2020 kasım arasında Türkiye'den swap piyasası, tahvil piyasası, hisse piyasasından toplam 70 milyara dolara yakın para çıktı. Swap piyasasından 55 milyar dolara yakın, hisse piyasalarından da 16 milyar dolar kaçtı."
Bu para Türkiye'yi terk eden yabancı yatırımcılara aitti. (Neden terk ettikleri ayrı bir yazının konusu.) Yabancılar Merkez Bankası'nın düşük kurdan sattığı dövizleri alıp memleketlerine götürdüler. Rezerv satışı olmasa TL'den dolara geçerken daha çok para ödeyecek ve zarar edeceklerdi. Rezerv satışı en çok onların işine yaradı.
7) "Devlet rezervini istediği zaman satar istediği zaman yerine koyar, ne var bunda? Rezervleri kolayca yerine koymak mümkün"
Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle dedi: "Göreve geldiğimizde 27.5 milyar dolar döviz rezervi vardı Merkez Bankası'nın; şimdi 95 milyar dolar döviz rezervi var. Başbakanlığım döneminde döviz rezervi 132 milyar dolara kadar çıktı. Ondan sonra bir düşüşle 95'e indik. Bu ne demektir, biz yeniden 132'ye de çıkarız 200'e de çıkarız..."
Rezervlerin iki ana kaynağı var: İhracatçı reeskont kredileri ve piyasadan döviz alımı. Reeskont kredilerinden yılda yaklaşık 12 milyar dolar geliyor. Bu yolla yeniden artıya dönmek için yıllarca beklememiz gerekir.
Geriye kalıyor Merkez Bankası'nın piyasadan döviz alması. O da kolay değil çünkü Merkez Bankası yüklü tutarda döviz almaya kalkarsa doların değeri yükselir. Merkez Bankası bunu yapmak için doların 7 TL'nin altında istikrar kazanmasını bekliyordu. Ama dolar yeniden 7.50'nin üzerine tırmanınca o tren de kaçtı...
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2022
11.05.2022
7.03.2022
17.02.2022
7.02.2022
18.11.2021
15.11.2021
8.11.2021
2.11.2021
25.10.2021