Cem SANCAR
Herkes kendi şarkısını söyler. Şarkı dediğin bir edep adap durumu! Bilgi ister, emek ister. Armoni ister, harmoni ister. İncelikte, güzellikte, iç yakıcı estetikte yarışır.
Bizim problemimiz çok uzun süredir başkalarının şarkılarını söylemekti. Batının söylediklerine "cover" yapmaktı! Kendimizi hiçleştirmek, Beyaz Adamı bir soytarının inadıyla taklit etmekti.
Zihnimiz kireçlenmişti. O kireç çözülüyor. Mesele bu...
Batıya göçmüş oralarda işçi olmuş Müslümanların neden sol-yeşil partilere oy verdiklerinden tutun da... Yunan popülist sol partisinin manifestosunun Türkiye'nin 12 yıllık icraatına niye bu kadar benzediğine kadar bir sürü soru!
Her Türk aydını gibi doğuştan darbeci olmuş ama erken vakitte uyanmış bir bilim adamının, İdris Küçükömer'in çok bilinen paradoksuyla konuşursak sol "sağ", sağ "sol" olunca, yani işler karışınca geldi başımıza bunlar!
Bugün ülkeyi yönetenler her ne kadar kendilerine muhafazakâr demokrat diyor olsalar bile bağımsız bir gözlemci bilecektir ki, uyguladıkları ekonomi politikaları, özgürlükçü ve eşitleyici hamleleri ve genç cesaretleriyle solun "kurulu düzeni değiştirme" iddiasını bizzat temsil etmektedirler.
Eğer laik bir dille söyleyecek olursak tek farkları sürekli devrim yaparken halka itaat etmeleridir.
Türk Solu, karakteri gereği işte bunu asla yapamaz! Halka zinhar hürmet edemez. Seçkin, bilgiç ve alaycıdır. Halkın seçimlerine, arzu ve isteklerine burun kıvırır. Öyle bir devrimcidir ki o, dağdaki çobanla eşit olamaz!
Tam da bu yüzden çoktan yenilmiştir. Öyle kapitalizm karşısında filan değil ama! Öyle olsaydı kolay olurdu.
Sol, suskunların, ötelenmişlerin vicdanından kovulmuştur. Esas yenilgisi budur.
Yunanistan'da olan ise çok farklı! Sol burada bitik bir halkın son çaresi olarak iktidara geldi. Öte yandan Avrupa'nın asıl sahipleri, patlamak üzere olan bir milleti sol sayesinde teskin etme ve işlerini bu yeni yöneticilere yaptırma şansını da yakaladılar.
Batının Yunanistan krizi üstünden kendini temize çekmesi şaşırtıcı olmaz. Finans tilkileri bu direnişi fırsata dönüştürme becerisine sahiptir.
Batı, esmer halklara tatbik ettiği yeni sömürgeciliğin ev içinde yara almasını, anti İslam kalkışmanın faydalarından mahrum olmayı istemeyecek, afilli laf edebilen düşünürleri yardımıyla bahaneler bulacak, dip kültürel miraslarının da baskısıyla Grek büyük büyük babanın haylaz torunlarıyla uzlaşacaktır.
Çipras hükümetindeki milliyetçi sağ partiden gelen Savunma Bakanı'nın Türkiye düşmanı söylemleri, Kıbrıs konusundaki çözüm karşıtı politikaları bilinirse bizim için pek bir şeyin değişmeyeceği de söylenebilir.
Mini etek aktivisti ulusalcılarımız kadar coşkun olmanın âlemi yoktur gerçekten.
Gezegendeki kurtlar sofrasında, küresel tahakküm planının içinde çenebaz bir Çipras'ın şansı nedir ki? Ya da ne olabilir?
Dünyanın efendileri, bizim ulu-solcu "Jale"lerimizin ölüp bittiği yakışıklı arkadaşı kendilerine ekran yüzü yaparlar mı bilmiyorum.
Ancak böylesi, kapitalizmin bir süre esneyeceği anlamına gelir ki, hiç fena olmaz.
Batı bir süre bizi rahat bırakacaksa yine de şükretmek isteriz, lakin zor! Çünkü karşısında kanatlarını açan bir uyanış, gittikçe daha çok sesli bir zihniyet, kendi içinde bir konsensüs kurmayı "kuran" bir Türkiye var!
Kapışma devam ediyor...
Yani biz kendi şarkılarımızı söylemeye başladığımızda oluyor bütün bunlar.
Esasen ne yapacaksak kendimize bakarak yapacağız. Bıktırıcı bir tekdüzelikte sürekli Batıyı suçlamak, eksiklerimize mazeret bulmak için didinmek yorucuydu! Neyse ki oradan mezun oluyoruz.
Muhiddin İbni Arabi, İslam irfanının, bilgeliğinin piri. Şeyh-ül Ekber, şeyhler şeyhi, "kendini bilen rabbini bilir" hadisi üstüne şöyle yazmış:
"Kulun takdisi, kendisini bilmesidir. Öyleyse insan ancak 'kendisiyle' temizlenmiştir."
İnsan diyor pir, kendini bilince, çözünce kutsanır. Kişi ancak kendisiyle temizlenir! Kendisiyledir asıl işi.
Şemsi Tebrizi, Mevlana'nın güneşi; Allah, açın, çıplağın, susuzun, hastanın, yolda kalmışın yanındadır. Allah'ı bulmak isteyen bunlara yardım etsin, diyor...
Hâsılı ermişlerin gözünden bakınca sol mitoloji nasıl da komik ve mecalsiz görünüyor!
Çünkü mutlak bilgeliğin güneşi çıktığında her türlü ideoloji buhar oluyor.
İnsan da, medeniyet de, ancak kendisiyle temizleniyor...
Yazarlar
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2021
13.09.2020
7.09.2020
30.08.2020
23.08.2020
16.08.2020
27.07.2020
21.07.2020
15.12.2019
18.11.2019