Cem SANCAR
Beyazlara konuşuyorum. Halktan "tiskinen" eskiye dönmek için kan dansı yapan o Beyaz Vampirlere. Önce barışa karşı çıkan, ülkeyi satıyorsunuz diye çığıran, sonra boynundan ısırıp durdukları angut örgüt savaş ilan edince zil takıp oynayan, ardından devletin meşru tokadı inince yalandan barış diye dişlerini bileyen o zilli asalaklara, o kötülük prenslerine.
Siz, biliyoruz, darbe istiyorsunuz. Çok uzun yıllardır alıştınız buna. Halk her kapıyı çaldığında darbeyi aradınız acil numaralardan. Ceset torbaları sizin işiniz.
Önce askerleri kullandınız. Sonra paralelcileri, şimdi PKK'yi.
O küfürbaz, kendi halkını öldürüp duran, hazinesinde tehdit dışında laf bulunmayanları aslında nasıl küçümsediğinizi biliyoruz!
Ama fark etmez, kullandığınız an her şey değişiyor sizin için. Kandil'i ısırdıktan sonra ağzınızı ilaçlarla çalkaladığınızı, gargara yaptığınızı da biliyoruz. "Aman bir hastalık kapmayalım monşer" diyerekten. Züppe şeyinizle...
Her melanetin arkasında siz varsınız. Yılan dilli ve sinsisiniz. Fakat bir konuda yanıldınız! İktidar büyük ölçüde halkla eşitlendi. Sistem değişti ve geri dönülmeyecek bir noktaya geldi.
Fazla lafı dolandırmayın boşuna, Erdoğan bu demek! Eşitlenmek demek, halk demek, biz demek. Biz seçtik, bizi temsil etmekte...
Şiddete tapanlara bu ülke elbette nefsi müdafaa yapacak. Yitip giden insanlarımızın kanı sizin ellerinizde. Bütün ölümlerden siz sorumlusunuz. Vampirsiniz.
Yalanlarınızla, Gezi'den beri alıştığınız sahte fotolarınızla deşifre olup duracaksınız. Siz o başkalarına kullandırdığınız silahları, o kandırılmış araç yakıcı güruhu durdurmadıktan sonra ensenizde boza pişirilecek. Bu "yeni devlet" sizi panik atağın doruklarına taşıyacak.
Genç yaşta yitirdiğimiz 8 genç için yazdığınız insanlık dışı mesajlarınızla, bıyığı terlememiş çocuklara bombalı tuzaklar kurmayı yiğitlik sanan ırkçı kaşalotlarınızla, carlayıp duran ve seçildikleri şehirleri harap eden belediyeler, şirret eş başkanlar ve kifayetsiz Demirtaşlarınızla...
Erdoğan sözünü duyunca mosmor olan yazarlarınız ve bitmek bilmeyen kuyruk acılarınızla...
Ve şımarıklığınızla, yabancı kucaklara oturmuşluğunuzla...
Sizi bu rezaletten o sakil gazeteniz falan da kurtaramaz bundan sonra.
Anladık bunu.
Silleyi yiyeceksiniz, kendinize geleceksiniz.
Sonra konuşacağız...
Ama merak etmeyin biz her zaman birleşmiş büyük Türkiye'den yana olacağız, kucaklaşmaktan yana. Bu çirkin kavganın durdurulmasından yana. Barış dinindeyiz çünkü biz.
Bal gibi biliyorsunuz bu halka 80 yıldır uyguladığınız zulüm size uygulanmayacak. Hiç uygulanmadı! Bir devrim yapıldı ve kan dökülmedi. Ama tıraş losyonlarınızın kapatamadığı o kin kokusu buram buram hala üstünüzde.
Zencilerle, Karakafalarla, halkla eşitlenmeyi hazmedemiyorsunuz.
Amacınız daima darbe yapmak. Post'u olur, Gezi'si olur, ülke bölünsün, ekonomi çöksün olur. Yeter ki yeniden iktidara gelinsin.
Ecnebi çetelerin, gölgelerde saklanan sırtlanların FETÖ'den sonraki numarasıdır PKK.
Kullanıp atacaklar yine. Bütün cumhuriyet tarihinde her kesime, solculara sağcılara, sittin sene yaptıkları gibi.
Her fırsatta Recep Tayyip Erdoğan'a saldırmalarının nedeni o! Çünkü halkın %52'siyle seçilen ilk Cumhurbaşkanı, çünkü bu oligarşik despotizmin yediği en büyük darbe o.
Öfkeli değil ama çok sağlam durmalıyız.
Ülkeyi kan gölüne çevirmek isteyenler dışındaki tüm "kendi halinde" kesimlere mesaj yollamalıyız.
Beynini haciz ettirmiş kibirli aydınlar ve katiller dışında her yöne herkesin anlayacağı bir dille ve yeni bir atılımla...
Eksik kalmış şu veya bu nedenle gecikmiş atılımlarla. Demokratikleşme ile Alevi Bektaşi özgürlükleriyle, Kürt açılımı sırasında pazarlık nesnesi olmuş pürüzlerin giderilmesiyle, yerel yönetimlerin halk seçimlerine yönelen düzenlemeleriyle, İslam dışı akımlara ve olanlar karşısında vicdanı sızlayan seküler kesimlere dönük kapsayıcı, gerilimleri yumuşatıcı çağrılarla.
Erdoğan: "Bazen ben de sert olabiliyorum..." demiş.
Biz onu işte böyle açık sözlü olduğu için, bizden biri olarak, hata ve sevaplarıyla seviyoruz. Samimiyetiyle. Nefis muhasebesiyle.
Yani işin tekamül tarafındayız...
Sonuç olarak ölümü değil, hayatı savunan mütevazı bireyler olarak feraset ve metanetle, kötülüğün esas kaynağına doğru, Beyaz Vampirlerin yüzüne doğru üç kere tekrarlıyoruz:
Size darbe yaptırmayacağız...
Yazarlar
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2021
13.09.2020
7.09.2020
30.08.2020
23.08.2020
16.08.2020
27.07.2020
21.07.2020
15.12.2019
18.11.2019