Cem SANCAR
Bazen düşünüyorum da zaman, hakikat kadar kaygan bir şey. Balık gibi. Tam tuttum, yakaladım sanıyorsun, elinden kayıp gidiyor. Onun uzaklaşan izine bakıp kalıyorsun. Bir yalnızlık, bir boşuboşunalık hissi.
Sen o küçük hayat sandalında, bırakıldığın o koca ummanın ortasında şaşkın kalırken, dün aniden tarih oluyor. Tarih, aniden bugün.
Geçmiş, şimdi ve gelecek birbirine karışıyor.
Aletler edevatlar -siz buna teknoloji de diyebilirsiniz- o değişiyor sadece. Yoksa konuşulan hep aynı mesele, değişmiyor. Ahir zaman çocuklarıyız. Bütün krizler modern. Onudiyorum.
Özgürlük ve taassup esas tartışma. Fikri serbest olanı hakir görmek sıradan bir iş. Sıkı sıkıya kendi içine kapanmış dar ideolojilere yaslanmak ise daima muteber...
Tarihçiler sıkı dedikoducular. Kimin sofrasına oturmuşlarsa ona göre konuşuyorlar. Bu normal. Yemek yediğin yere hürmet etmek diye bir örf var insanlık tarihinde. Tarihin çoğu tartışmasında bu iş böyle.
Teskin edilmek, mesut olmak için kendimizi kandırmaya muhtacız bir de. Kendini pir ü pak görmek bütün suçu 'ötekilere' yüklemek kullanışlı bir alışkanlık. Çünkü gerçeğin maskesi indiğinde göreceklerimiz bizi berhava edebilir! Tadımız kaçmasın diye kapatıyoruz 'bağzı' bahisleri.
Buyurun resmi tarihlere, mezhepçi sıkıntıya, kelle kesici eğilimlere, Hallac-ı Mansur'un dün başına gelenlere!
Kaybedenlerin değil kazananların dedikodusudur, çünkü tarih denen vesika...
Peki kaybeden kim, kazanan kazandı mı gerçekten?
Misal istenirse: Gazali!
O, İslam'ın İspatı denen İmam Gazali, yetenek ve deha ile bezenmiş bir ilahiyat alimi idi. Zamanının tartışmalarına bir çözüm bulmaktı dileği.
Ehlibeyte yapılanların acısı henüz çok tazeydi. Dört bir yanda Kerbela'ya karşı düşünsel bir isyan vardı.
11. yüzyıldı. Zayıflamasına karşın Büyük Selçuklu Devleti'nin sınırları genişliyordu. Melikşah'ın veziri Nizamülmülk savaş meydanlarında zaferler kazanıyor, medreseler açıyordu. Mısır'da Şii-Fatımi hanedanı, Avrupa'da ise gerilemekte olan Endülüs Emevi Devleti vardı.
Gazali 40 yaşında iken Antakya haçlılarca kuşatılmış, bir yıl sonra da Kudüs ele geçirilmişti.
Nizamülmülk 'ün Nizamiye Medreselerinin başına getirdiği Gazali'ye göre; bir taraftan Yunan felsefesi ile İslam fikriyatını yeniden üreten filozoflar, diğer yandan tefsirleriyle Bâtıniler ve Sufiler sisteme-şeriata zarar veriyordu.
Gazali bu dönemde Ehlisünnet dışı gruplara karşı, onları din dışı kabul eden reddiyeler yazarak mücadele etti.
Felsefi düşünceye karşı verdiği güçlü savaş ile İslam dünyasında belirleyici oldu. Batının bilimsel üstünlüğü ele geçirmesinde ve bugünün Müslüman coğrafyasındaki fikri bereketsizlikte payı olduğu ve de Muhammedî düşüncenin serpilmesini önlediği de düşünülmekte...
Yazdığı reddiyeler sonucunda İbn-i Rüşd, İbn-i Tufeyl gibi düşünürler ötelendi. Gazali, felsefi yöntemler kullanarak, tekfir edici eleştiriler yazarak Aristo'yu, İbni Sina ve Farabi'yi kâfir ilan etti.
Nizamiye medresesinin rektör profesörü itibarlı yaşıyor, sesi dört bir yanda duyuluyordu. Fakat bir gün aniden en büyük hünerini kaybetti!
Sesi elinden alındı. Dili tutuldu. Kelimeleri söyleyemez oldu. Manevi kriz öyle bir anda yakalamıştı ki onu, müreffeh bir prestijin tam ortasındaydı. Bir anda kendiyle yüzleşti. Boş beleş bir adam değildi. İşareti aldı. Evini, barkını, karısını, kürsüsünü terk etti. Nerede hatayaptığını bulabilmek için yollara düştü. Ortadan kayboldu.
Yıllar sonra geri döndüğünde artık sessizdi. "Tartışmak bana yasak!" diyordu. Ve "sadece bir yol var o da tasavvuf yolu" diyordu. Medreseyi bıraktı, küçük bir dergah kurdu. Orada ömrüne noktayı koydu...
Onun manevi krizi hepimizde, önüne geleni düşman ilan edenlerin dünyasında, bu topraklarda aynen sürmekte.
Zaman hiç geçmiyor, aynı yerdeyiz. Geçmiş, şimdi ve geleceğin tam ortasında.
Ne var ki bazı meselelere yeniden bakamazsak, krizleri açılımlara dönüştüremezsek, biz 'geçiyoruz' zannımca....
Yazarlar
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2021
13.09.2020
7.09.2020
30.08.2020
23.08.2020
16.08.2020
27.07.2020
21.07.2020
15.12.2019
18.11.2019