Cem SANCAR
Geçen yüzyıl Nişantaşı'na, ünlü bir arkadaşımın evine gitmiştim. Önce mutfağa baktım. Hayat izi yok! "Niye?" diye sordum. "Temiz tutuyoruz, yemek kokusu sevmiyoruz, dışarda yiyoruz" demişti.
Edalı...
Yemek pişirmek zatım için esaslı meşgale.
Kokusu, her şey yolunda hissi. Ahçı olmak kıdemli erdem. Mutfak hikâyeleri yazmak içimde zıplayan bir çocuk. Bakalım ömür yeter mi?
Mutfak, bizim kültürde kıymetli kelime.
Evin merkezi. Esas macera orada sürmekte.
2. Dünya Savaşı yıllarında, karneli vakitlerde bulgur yemiş İstanbul halkı. O kadar bulgur yemişler ki onlarca bulgur yemeği icat etmişler. Anneannem "Her tarafımızda çıban çıktı" demişti.
Sonra Anadolu. Smokinli Cumhuriyet balolarda dans ederken, lastik pabuç bulunca bayram eden köylü milleti, efendimiz falan yani, çorbanın kralını keşfetmiş: Ezo Gelin! Doğra çavdarı, yumul.
Değirmenlerde has karabuğdayı öğütmüşler gözlemeler yapmışlar ki efsane. Börekler açmışlar, içine dağ otları koymuşlar, kan yapmış. Bugün obeziteyle uğraşanlar o buğdayı arar, o otlar için organik pazarlarda kazıklanır olmuş ya hani. Takdir-i ilahi işte!
Hayvanı -üretim aracını- Kurban Bayramı dışında kesmek yerine ekşimikler, lorlar kestirmişler yiyene şifa. Bir peynirler döktürmüşler antioksidanın tillahı!
Zeytini sızdırmışlar, imambayıldıyı bol sarmısaklı, Ege çiçeklerini kabuklu pirinçle pişirmişler. Akdeniz diyeti diye bir şey yok, bu halkın açlığa direnme kabiliyeti var.
Onu diyorum.
Yoksa etsiz çiğ köfte ile kısır nasıl açıklanır?
O kısır ki nar ekşisi, Hatay salçası ve isotla gönül yakar. Kimyon motive eder insanı. Balkan sofrasında patlıcan, biberle kabakla kızartılır da, üstüne sarımsakla sıkı fıkı domates yayılır 'Kırlı Kızartması' olur.
Böl ocakta kabaran ekmeği, kır soğanı kuru fasulyenin telvesine, otur başına. Al sana sağlığın felsefesi.
Börülcenin, ebegümecinin cömertliğinden hiç bahsetmiyorum bak! İncire sevdalanmış sütün, esrarengiz cevizin, diyabetin lokmanı yabanmersinin, zencefilin, tarçının, keçiboynuzundan harnup pekmezi kaynatan hamarat kadının asma yaprağına yazılan hüneridir anlattığım.
Ciğerin zarına sarılan dolmanın. Poğaçayı kat kat açan, kıymasını fıstıkla, kuş üzümüyle çoğaltan usturubun hikmetinden söz ediyorum. Yayıktaki kaymaklı türkünün, nimete hürmetin, emeğin karabiberli mutfağına bu söz. Ocakta tüten naneye, kekikten süzülen sihre...
***
Geçenlerde yemek uzmanı, gastro-varlık Vedat Milor'un dediklerine baktım da öyle geldi bunlar aklıma.
"Yediği yemekten verdiği oyu bilirim" demiş.
Rokayı tere, Lor peynirini krem peynir sanmasındaki ecnebiliği görmezden geldiğimiz Ayhan Sicimoğlu -ki hem has caz müzisyeni, hem de İstanbul argosu seviyor- bir kenara...
Milor, gerçekten bizim Beyazların timsali.
Kökten Batıcıl, 'Lord' bir insan. Galatasaray, Boğaziçi, Dünya Bankası, Stanford Üniversitesi'nde doçent filan. Amerika'da yaşıyor. Baskı altında hissediyormuş kendisini.
"Türkiye'yi dana yiyen bir ülke hâline getirdiler" demiş. Endişeli!
"Benim hedonist zihnimde o derisi kızarmış, incecik yağlı kuzuyla, 1968 Marques de Riscal Reserva Tempranillo'nun ne kadar iyi gideceği buluşuyor. Mutlulukla yemeği özdeşleştirdim.
Annem de çok seçiciydi, az şey yerdi.
Fakat sevdiğini de çok severdi. Mesela fois gras (kaz ciğeri) ve domuzu ilk kez annemle yedim." Demiş.
3, 5 milyon göçmeni doyuran Türkiye'ye "Danacı" diyor. 'Makarnacı bunlar!' zekâsını aşmış. Buna da şükür.
***
Bu arada bir çocuk gelmiş geçende Suriye'den Reyhanlı'ya. Sırf kemik! Babası kâğıt toplayıcısıymış. Ömer Ali, altı yaşında.
Kedi ve köpek eti yemek zorunda kalmaktan hastalık kapmış, erimiş. Tedavi etmiş, yiyecek yardımı yapmış bizimkiler. Geri dönmüş aile. Onun fotoğrafı geçiyor önümden.
Hemen ardından Milor:
"Üç haftalık küçük kuzu yediğim için duygusal tepkiler geliyor, hem sağlık açısından hem de etik olarak vejetaryenliği çok takdir ediyorum..." Bir şey diyeceğim ama tutuyorum kendimi!
Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin diye geçiriyorum içimden...
Yazarlar
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2021
13.09.2020
7.09.2020
30.08.2020
23.08.2020
16.08.2020
27.07.2020
21.07.2020
15.12.2019
18.11.2019