Erol KATIRCIOĞLU
İnsan, bu olup bitenlere baktıkça bu olup bitenleri bugünün terimleri ve siyasi perspektifleriyle anlamaya çalıştıkça anlaşılması zor bir durumla karşı karşıya kalıyor. Çünkü bunca yıl, “homojen” bir “ulus”a dayanmadığı hâlde “ulusmuş” gibi yaşamayı başarmış bir toplumun, şimdi nasıl oluyor da bugün “ulus”luğu tartışılır hâle geliyor anlamak kolay değil.
Eğer toplumumuzdaki farklı kimliklerin birbirleriyle ilişki kurmaktaki zorluklarından gidersek Türkiye toplumunun toplum olmakta zorlanan bir toplum olduğu kanaatine varabiliriz. Yan yana yaşayan ama aralarındaki farklılıkları korumaya çalışan bir toplumsal dokumuz olduğu açık. Türklerle Kürtler arasında ya da Çerkeslerle Türkler ve/veya Kürtler arasında, Sünnilerle Aleviler arasında ya da Sünnilerle Hıristiyanlar arasında ya da Süryaniler arasında... Bu farklılıkları daha da arttırmak mümkün tabii ki.
Denebilir ki bu farklılıklara benzer farklılıklar bütün toplumlarda görülse de farklılıkların yanısıra ortak noktaların çokluğu bu farklılıkların farklılık olarak hissedilmesini önler. Bunun yanısıra eğer varolan“demokrasi” farklılıkların yaşanabilmesinin yanısıra eşit vatandaşlık haklarını da güvence altına alan bir demokrasiyse çok ciddi sorunlar da ortaya çıkmaz. Bu durumda “ulus-devlet” çatısı daha korunaklı olacağından farklılıkları olan insanlar birlikte yaşamayı seçerler ve “ulus-devlet”, ulus-devlet olarak yaşamaya devam eder vs.
Ama galiba bizde durum farklı.
İnsan bizde olan bitene bakınca, varolan kavgaların yalnızca bugünün kimlik kavgaları olmadığını aynı zamanda Cumhuriyet’in kuruluşundaki farklı kimliklerin “farklı Türkiye hayalleri” arasındaki “dondurulmuş” kavgalar olduğunu anlıyor. Özellikle bugün“laik kemalist kimlik”le “İslami kimlik” arasında olanla, “Türklerle” “Kürtler” arasında olan kavgalar bence bu nitelikteki kavgalar. O nedenle de her ne kadar bugün bu kavgalarıTayyip Erdoğan’ın ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun kişilikleri üzerinden ya da devletin ve PKK’nınüzerinden izliyor olsak da aslında bu kavgalar Cumhuriyet’in kuruluşunda halledilememiş ve bu nedenle de “parantez” içine alınmış kavgalar. Cumhuriyet öncesinde “Osmanlıcılar”,“İslamcılar”, “Türkçüler” , “Garpçılar” gibi fikir ayrılıkları olarak o günlere yansımış bu farklı“Türkiye hayalleri” bugün “laik siyaset”, “İslamcı siyaset” ya da “Kürt siyaseti” olarak güneşin altında yerlerini almış görünüyorlar.
Gördüğüm bir istatistik bu tür kimlik kavgalarının ne tür kayıplara neden olacağını oldukça çarpıcı bir biçimde özetliyor: 1945-1999 arasında 25 tane “devletler arası” savaş olmuş ve bu savaşlarda üç milyondan fazla insan ölmüş (tam rakam 3 milyon 330 bin ölü). Aynı zaman diliminde 73 ülkede 127 iç savaş olmuş (bunlardan 25’i 1999’da hala olmaktaymış) ve bu savaşlarda 16 milyon insan ölmüş. Bu sayıya yer değiştirmeler nedeniyle kaybolan ve hastalıktan ölenler dâhil değilmiş. Bu savaşlarda ya da çatışmalarda kaybolan refah ise dünya ülkelerinin gayrısafi milli gelirlerinin yüzde 8’i imiş.
Bugün, Laik-İslamcı ve Türk-Kürt ekseninde süren kavgalar aslında bu parantezin kapatılması için yapılan kavgalardan başka bir şey değil. Verdim ama biliyorum ki yukarıdaki sayıların hiçbir önemi yok. Kimse bu sayıları görmeyecek, görse de aldırmayacak. Çünkü varolan “Türkiye hayallerimiz” bu sayıların gerçekliğinden daha önemli.
Ne yazık ki...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Yüzleşme ve Hakikat Komisyonu şart!
23.07.2025 - Yeni milliyetçilik ve Öcalan
19.06.2025 - Adaletsizlikler ülkesinde barış
29.05.2025 - Türkler'e düşen
21.05.2025 - PKK neden kurulmuştu?
13.05.2025 - Türkiye’nin gücü gücü yetene düzeni
1.04.2025 - Öcalan’ın açıklaması üzerine
6.03.2025 - TÜSİAD’ın eleştirileri
20.02.2025 - Lider seçilmez, lider olunur!
12.02.2025 - Erdoğan kazanamaz ama…
5.02.2025
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
faruk tuncay
Adamlar ciddi ciddi fotoğraf çekiyor, hanım da ciddi ciddi poz veriyor. Daha ne istiyorsunuz? Böyle ciddi yazılar yazarak milletin temsilcilerine cidden tepeden bakıyorsunuz. Çarpılırsınız!