Erol KATIRCIOĞLU
“Türkiyelileşmek” önemli bir kavram. Bunu “Türkleşmek” olarak algılamanın tabii ki bir alemi yok. “Türkiyelileşmek” kavramı, Türkiye denilen ulus devlet sınırları içinde yaşayan farklı halkların, farklı etnik ve inanç topluluklarının eşit ve özgür bir biçimde birlikte yaşayabilecekleri bir düzen kurmaları anlamına geliyor. Tabii böylesine siyasi bir terimin ortaya atılabilmesi için, öncelikle olarak işaret ettiği olguların toplumda henüz gerçekleşmediğinin, yani, böyle bir düzenin henüz kurulamamış olduğunun tesbit edilmesini gerektiriyor.
Ama doğrusu Türkiye’de böyle bir tesbitin yapılması da hiç zor değil. Bugün bu topluma dışarıdan bakan hemen herkes görüyor ki Türkiye toplumu doksan yıldır “birlikte” değil “yanyana” yaşayan, bu nedenle de birbirlerini tam olarak tanımamış, tam olarak anlayamamış, bir başka ifadeyle bir türlü “biz” olamamış bir toplumdur.
Böyle bir önerinin siyaset felsefesi açısından ne anlama geldiği konusuna bu yazıda girmeyeceğim. Toplumun birbirine benzeyen bireylerden oluşmasının rahatlatıcılığı ile toplumun kırılganlığı, ya da toplumun farklı bireylerden oluşmasının sıkıntıları ile toplumun sağlamlığı arasında tercih konusu ayrıcatartışılabilecek bir konu. Ama Türkiye’nin doksan yıldır tecrübesi gösteriyor ki bu toplum başlangıçta da “benzer bireylerden” oluşmuyordu, bugün de “benzer bireylerden” oluşmuyor (üstelik de devletin bütün çabalarına rağmen). O nedenle de karşımızdaki sorun daha çok Türkiye’nin farklılıklarıyla birlikte nasıl “birlikte” olacağı, nasıl “birlikte” yaşayacağı sorunudur. Dolayısıyla bu denli hayati olan bu terimi bugün, ne İslami kesimin, ne laik kesimin ve ne de milliyetçi kesimin partilerinde ifade edilmediğinden gidersek Kürt siyasetinin geldiği siyasi olgunluğun da hakkının verilmesi gerektiği kendiliğinden anlaşılır.
“Türkiyelileşmek” kavramı ortaya atıldıktan sonra Kürtler ve çeşitli sol siyasi parti ve gruplarla birlikte önce HDK, yani “Halkların Demokratik Kongresi” ve daha sonra da HDP, yani “Halkların Demokratik Partisi” kuruldu. Bir “seçim partisi” olarak düşünülmüş HDP’nin, bugünlerde BDP’nin milletvekillerinin katılımıyla organik bir partiye dönüşme olasılığı, HDK ve HDP bileşeni olan sol partiler arasında tartışmalara yol açtı. Açılan tartışmalardan da, bir kere daha Türkiye siyasi ortamının ne denli zehirli bir ortam ve Türkiyelileşme önerisinin de ne denli zor bir hedef olduğunu görmek mümkün.
Bir kere daha vurgulamalıyım ki bu ülkede insanların siyasi tercihleri, fikirlerinden ve hatta çıkarlarından çok “aidiyetleri” tarafından belirleniyor. Böyle olunca da “aidiyetini” aşmak, bir başka ifadeyle farklı “aidiyetlerle” etkileşerek “aidiyetsizleşmek” ya da “çok-aidiyetli” hale gelebilmek oldukça zor. Oysa böyle bir zenginleşme en çok da toplumun “mağdur kimlikleri” için anlamlı ve gerekli. Ve en çok da kendini “sol” ve “demokrat” bir yerde tarif edenler arasında mümkün. Ama doğrusu yapılan tartışmalardan bu konuda sıkıntı olduğu anlaşılıyor.
Tabii ki “sol” ve “demokrat” kesimlerin kendi tarihlerini, kendi fikirlerini ve kendi sembollerini bırakmaları ya da reddetmeleri gerekmiyor. Ama anlaşılan yine de geçmiş tartışmaları ve kavgalarının yarattığı “aidiyetlerinden” kopmak yerine kendi gruplarını konsolide etmek eğilimi daha baskın bir duygu. O nedenle de bu sürece bakışları kuşkulu. Oysa bir an durup, bu ülkede son 50-60 yılda, “sol” ve “demokrat” kesimler arasında, ne derlenmeler, ne toparlanmalar, ne birleşmeler, ne çıkışlar gördüğümüzü bir düşünsek. Tabii sonuçlarını da...
Oysa “Türkiyelileşmek” kavramı bütün farklı ve mağdur kimliklere özgürlüğü, eşitliği ve kardeşliği işaret ediyor. Üstelik, yalnızca Türkiye’de ve Ortadoğu’da değil, aynı zamanda küresel dünyada da... “Sol” ve “demokrat” kesimlerin, bu anın tarihi bir an olduğunu da unutmadan, kendi aidiyetlerini, bütün diğer aidiyetlerin taleplerini içeren yeni ve daha demokrat bir aidiyet içinde yeniden kurmayı, yani Türkiyelileşme mücadelesi içinde yer almayı denemeleri gerekiyor.
Tabii herkes için geç olmadan...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.07.2025
19.06.2025
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025
12.02.2025
5.02.2025