Erol KATIRCIOĞLU
Siyaset bilimcileri siyasi partilerin giderek kimlikleştiklerini söylüyorlar. Özellikle Amerikan siyaseti üzerine yapılan gözlemlerden yola çıkan bilim insanları, örneğin ırkçı, şöven ve milliyetçi söylemlerin Cumhuriyetçi partide; demokrat, eşitlikçi ve evrenselci söylemlerin de Demokrat partide temsil edildiğine vurgu yapıyorlar. Toplumdaki çeşitli kimliklerin benimsedikleri bu söylemlerin siyasi partileri de bir tür kimlikleşmeye ittiğine ve böylelikle siyasi partilerin sosyolojik kimliklerin değerlerini de taşıyan mekanizmalara dönüştüklerine dikkat çekiyorlar. Doğrusu bizim de yaptığımız gözlemler, bizdeki siyasi partilerin de benzer biçimde yapılandıkları yönünde. Bizdeki siyasi partiler de toplumdaki farklı sosyolojik kimlikler üzerinden vücut bulmuş durumdalar. İslami kimlik daha çok AKP’de, milliyetçi kimlik daha çok MHP’de, laik ve modern kimlik daha çok CHP’de, Kürtler, demokratlar ve solcular da daha çok HDP’de temsil ediliyorlar. Bu nedenle de bizdeki siyasi partilerin de yalnızca birer siyasi parti olmadıklarını, belirli kimlikleri temsil ettiklerini ileri sürmek mümkün.
Bugün günümüzün “temsili demokrasi” denilen yönetim tarzının krizde olmasının temel nedenlerinden biri de bu. Çünkü siyasi partileri böyle yapılanan bir siyasi alanda siyaset, tek tek bireylerin özgür iradeleriyle verdikleri kararlarla biçimlenen bir siyaset olmak yerine, bireylerin kendilerinin içinde hissettikleri kimliklerle özdeşleşerek verdikleri kararlarla daha çok “cemaatçi” bir siyaset anlamı taşımaya başlıyor. Cemaatçi ya da başka bir ifadeyle kimlikçi bir siyaset alanının ise partiler arasında kutuplaştırıcı ve çatışmacı bir siyaset alanı olacağı açık. Cemaat (kimlik) değerleri etrafında oluşmuş cemaatçi siyasi partilerin olduğu bir demokrasinin zorluğu ise partiler-arası uzlaşmaların zorluğuyla ilgilidir. Çünkü uzlaşma taviz vermeyi gerektirir ve fakat hiç bir siyasi parti, benimsediği kimlik değerlerinden taviz vermek istemeyeceğinden partiler arasında da uzlaşmalar zor olur. Örneğin, bizim medeniyetimizin İslam medeniyeti olduğunu söyleyen AKP ile öyle olduğunu düşünen ve fakat “muasır medeniyet”lere ulaşmayı daha önemli bulan bir CHP nasıl bir yerde buluşabileceklerdir? Diyanet İşleri Başkanı’nı bir tür “dini lider” olarak gören AKP ile onu yalnızca bir “memur” olarak gören CHP nasıl uzlaşabileceklerdir? Ya da “Milliyetçilikleri ayağımın altına aldım” diyen bir AKP ile Türk milliyetçiliğini savunan bir MHP nasıl yan yana geleceklerdir? Bu soruları daha da artırmak mümkün.
Bu nedenle de bugün başlayan koalisyon görüşmelerinden bir hükümet çıkmasını beklemek de oldukça hayalci bir beklentidir bence. Bunun sinyalleri de yok değil. Şu ya da bu biçimde bütün parti liderleri kendi kimlikleri için önemli buldukları konuları ortaya koydular. Ortaya koydukları ise, kimileri için kırmızı çizgi, kimileri için ilke olan benimsedikleri değerler. Örneğin CHP’nin 14 maddesini biraz eşelerseniz hangi değerler içinde bir siyasete olur diyeceklerini görürsünüz. Öte yandan Başbakan’ın yüzde 41’in haklarını yedirmeyiz diyerek işaret ettiği haklar ise kendi tabanı olan Müslümanların bugüne dek elde ettikleri kazanımlar. Türkiye siyaseti bir kimlik siyasetine kilitlenmiş durumdadır. Bu kimlik siyasetini oluşturan siyasi partiler arasında, kimlik siyasetinin doğası gereği verilebilecek tavizler ya da ulaşılabilecek uzlaşmalar çok sınırlıdır. Başbakan’ın “Hükümet dışında hiçbir konuyu konuşmayız” açıklaması, koruma altına almaya çalıştığı Cumhurbaşkanı’nın hükümetin tuhaf bir parçası olduğu gerçeği üzerine söylenmiş olduğuna göre, bugün başlayan koalisyon görüşmelerinin başarılı olma olasılığının çok düşük olduğu ortada değil midir? Bütün bu nedenlerle, bu ülkenin bütün mağdur kimliklerinin, kendi kimliklerini de aşarak tüm topluma “biz” olmayı öneren bir yerden kurguladıkları siyaset ateşini yeniden yakmaları gerekecek gibi gözüküyor. Yanılıyor muyum?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.07.2025
19.06.2025
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025
12.02.2025
5.02.2025