Fehmi KORU
Son zamanlarda bana mutsuzluk veren bir şey var: Dünyanın gittiği yön herkesi rahatsız ediyor etmesine ama, buna isyan etmek, çıkış yolları arayışına girmek, hatta lanetlemek yerine, anlamaya çalışmak daha tercih ediliyor.
Oysa dörtte birini geride bırakmakta olduğumuz 21. Yüzyıl’a büyük umutlarla girmiştik.
İki büyük savaş, o savaşların sebep olduğu yıkım, Sovyetler Birliği adlı otoriter bir rejimin altına düşmüş aralarında Avrupa ülkelerinin de bulunduğu kalabalık nüfus, Varşova Paktı ile NATO blokları arasında süregiden ve bir şeylerin rayından çıkmasının nükleer bir felakete yol açacağı Soğuk Savaş hiç de küçümsenecek dertler değildi.
20.Yüzyıl nesilleri, dünyanın neresinde yaşıyor olurlarsa olsunlar, o dertleri derinden hissettiler. Türkiye’de bizler, ihtilafın sınır ülkesi olduğumuz için, daha fazla hissettik o dertleri…
İşte bu yüzden 21. Yüzyıl’a umutlarla girmiştik.
Sovyet sistemi demokrasi ve özgürlükleri temsil eden rakibi karşısında tutunamayarak kendini feshetme yoluna girmiş, yalnız o da değil, diktatörlüklerin yerini de temsili yönetimler almaya başlamıştı.
Bir önceki yüzyıla damga vurmuş askeri müdahaleler ve darbelere sahne olmuş Güney Amerika, Asya ve Afrika’da sular durulmuşa benziyordu. Dünyamız sanki ihtilafların savaşa başvurmadan çözülebileceği bir döneme girmekte gibiydi.
Soğuk Savaş’tan en fazla etkilenen Avrupa, çekirdek üyeleri arasına Sovyet baskısından kurtulmuş Orta ve Doğu Avrupa ülkelerini de teker teker alarak güçleniyor, biraz gayret edilebilse Türkiye’nin de üyeliğine izin verecek bir birliğe dönüşeceği görüntüsü veriyordu.
Demir Perde gerisine düştükleri için aramızda akrabalık bağları bulunduğunu unutmaya başladığımız Orta Asya’daki ülkeler özgürlüklerine kavuşmuş, bu yolda gözlerini ilk açtıklarında yanlarında ülkemizi bulmuşlardı.
Yeni yüzyılın ilk yılında ABD’deki hassas hedeflere düzenlenen saldırı ve sonrasında patlayan savaş bile umutları yok edemedi. Bush-Blair ikilisinin 11 Eylül saldırılarını kullanarak çıkardıkları savaşa verilen global tepkiler, dünya halklarının bir büyük yok edilişe izin vermeyeceği umudunu da doğurmuştu.
George Orwell’in ‘1984’ romanıyla öngördüğü distopik toplumun 21. Yüzyıl’da ete kemiğe bürüneceği beklentisini seslendirenlere gülerek mukabele edebiliyorduk.
İlk çeyreğini geride bırakmakta olduğumuz şu sıralarda her yeni gelişme bana o klasik romanı hatırlatıyor…
En sonuncu haberle biraz önce karşılaştım: Donald Trump’ın başkanı olduğu ABD, çok sayıda devletten insanların ülkesini ziyaretini yasaklama yoluna gidiyormuş.
Kırmızı, turuncu ve sarı listelerde yer alan 43 ülkenin vatandaşları listedeki renklerine göre, ya bütünüyle engellenecek (kırmızı liste: 11 ülke), ya da büyük ölçüde kısıtlanacakmış (turuncu liste: 10 ülke).
Turuncu listedeki ülkeler vatandaşlarından ABD’ye gitmek isteyenlerden sadece az sayıda zengine vize verileceği anlaşılıyor.
Sarı listede yer alan 22 ülkeye de, kendilerine tebliğ edilecek ‘eksiklikleri’ gidermeleri için 60 gün süre tanınacakmış…
Listelerin her birinde yer alan ülkelerin isimleri de haberde yer alıyor, ama ben buna lüzum görmedim. [Türkiye hiçbirinde yok.]
Trump ilk döneminde de, Müslümanların yaşadığı yedi ülkenin vatandaşlarına ABD’ye seyahat yasağı getirmişti.
Kendi vatandaşlarını da unutmuş değil Trump; kendisinin onaylamayacağı gösterilere katılanlar, barışçı da olsalar, topun ağzındalar.
Eşi ABD vatandaşı, kendisi de yasal oturma iznine sahip Columbia Üniversitesi’nin doktora öğrencisi bir Filistinli genç yurtdışına gönderilmek üzere gözaltında.
Trump en fazla gösteriye sahne olan Columbia Üniversitesi’ne verilen 400 milyon dolarlık devlet yardımını kesti.
Üniversitenin, gösterilere katıldıkları için, bir çok öğrencisinin okulla ilişkisini kestiği öğrenildi.
Nazi döneminde, Almanya’da, ülkenin Yahudi vatandaşlarına, elbiselerinin sol yakasına görünürlüğü belirgin ‘sarı’ renkli yıldız biçiminde bir rozet takarak dolaşma zorunluluğu getirilmişti.
Şimdi, ABD’de, başka ülke vatandaşları sarı, turuncu, kırmızı listelere konuluyor.
Columbia Üniversitesi öğrencilerinden birinin ülkeden ihraç edilmek üzere gözaltına alınmasını, diğerlerinin okullarıyla ilişkilerinin kesilmesini Betar adlı bir Yahudi örgütü sağlamış. İhbarcı Betar’ın sözcüsü Daniel Levy, “Elimizde daha binlerce isimlik bir liste var” demekte.
Naziler, Hitler, Anna Frank, Sovyetler Birliği, 1984 romanı…
Bunları 20. Yüzyıl’a ait kâbuslar sanıyorduk; daha beterleri 21. Yüzyıl’da, ABD’de hortlayıverdi.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
10.07.2025