Fehmi KORU
Eğer hep uygun bir yerde durursanız, bizde tarihin sürekli tekerrür ettiğini görürsünüz.
Ben hep uygun bir yerde durdum.
Türkiye’nin Irak diye bir sorunu var; ancak aslında kendi içimizde yıllardır çözüme eriştiremediğimiz bir sorun yaşadığımız için Irak’a takmış görünüyoruz.
Yakın geçmişte iki kez Irak yüzünden gerilim yaşanmıştı, şimdi üçüncüsüne tanıklık ediyoruz.
Özal bastırdı, ama sonuç alamadı
Gözlemlerimin ilki 1990-1991’e ait: Turgut Özal Cumhurbaşkanıydı. Irak’ın devlet başkanı Saddam Hüseyin, –biraz da ABD’nin Bağdat Büyükelçisi April Gillespie’nin kışkırtmasıyla– Kuveyt’i işgal etmiş; Washington da bunu fırsat bilerek Irak’a karşı savaş koalisyonu oluşturmaya çalışıyor ve Baba Bush’un gözü Türkiye’de…
Genelkurmay Başkanı Org. Necip Torumtay askeri harekâta direndi. Başbakan Yıldırım Akbulut da karşıydı askeri harekâta ve Özal’a zorluklar çıkarıyordu. Sonunda Org. Torumtayistifasını sundu ve ABD’nin Irak’ı işgaline Türkiye’nin katılması o sayede suya düştü.
Sonucu biliyoruz: Türkiye’yi işin içine katamadığı için ABD Irak’a operasyonu yarım bıraktı; Bağdat’a kadar gidilmesinden söz edilirken, birdenbire Irak’ın kuzeyine yoğunlaşılıverdi.
O harekâta yazılarımla karşı çıkmıştım.
Davetiyle gittiğim Başbakanlık’ta, Yıldırım Akbulut’un savaşa katılma konusundaki itirazlarımı dikkatle dinlediğini, notlar aldığını dünmüş gibi hatırlıyorum.
Özal o günlerde yayın hayatına başlamış Amerikan CNN International kanalını PTT tarafından yeni hizmete sokulmuş kablo-TV’ye aldırmış, günün 24 saati canlı yayını izliyor ve politikasını biraz da orada serdedilen görüşlere göre belirliyordu.
Bunu da hatırlıyorum.
Hatırlıyorum, çünkü “Sizin evde kablo-TV yok mu?” diye sorduğunda benden olumsuz cevap alınca, PTT’ye talimat vererek benim de CNN-I izlememi sağlamıştı.
Türkiye Özal’a rağmen —Akbulut ve Torumtay sayesinde– savaş-dışı kalınca Baba Bush’un da hevesi buharlaşıvermişti.
1 Mart tezkeresi Türkiye’yi korudu
İkinci girişimi AK Parti’nin iktidara gelmesinden hemen sonra yaşadık.
Washington Saddam’ın eli kanlı bir kâtil olduğunu, elinde kimyasal ve biyolojik silâhlar bulundurduğunu ileri sürüyor, bölgeye ve dünyaya tehdit teşkil ettiği gerekçesiyle Irak’ın işgal edilmesini istiyordu.
Yanına Tony Blair’in İngiltere’sini de alan Oğul Bush işgale katılması için Türkiye’ye olağanüstü baskı uyguluyordu.
Katılmazsa Türkiye’nin kendisinin ambargoya muhatap olacağını, Ankara’dan gelecek telefonlara Beyaz Saray’ın cevap vermeyeceğini CNN-Türk ekranlarından duyuruyordu Amerikalı diplomatlar…
Askerler ise gazeteler aracılığıyla çelişkili mesajlar veriyordu. AK Parti milletvekilleri, konuyu görüşüp askeri müdahaleye imkân verecek tezkereyi oylayacakları günün arefesinde, bir gazetenin manşetinden, “Asker rahatsız” mesajını alıyorlardı.
İşgal konusunda asker rahatsızlık duyarsa gönlünü bu işe zaten yatırmamış siyasetçi ne yapar?
TBMM 1 Mart (2003) günü tezkereyi reddetti. Türkiye böylece “İşgalde ben yokum” demiş oldu.
“Varım” deseydi, 80 bin Amerikan askeri topraklarımızda konuşlanacak, Samsun’dan Mersin’e kadar bütün limanlarımız ile Güneydoğu’daki pek çok yer askeri alan ilan edilecekti.
Ben o dönemde de Türkiye’nin askeri bir maceraya katılmasına karşı çıkmıştım.
İşgale Türkiye’nin katılmayacağı ortaya çıkınca ABD’nin Irak’a dönük hevesinde azalma fark edildi, ama ok bir kez yaydan çıkmış oldu.
Bugün ‘iflas etmiş devlet’ görünümündeki Irak o işgalin eseridir.
[Oğul Bush 2004’te NATO Zirvesi için geldiği Türkiye’de, kendisiyle “Savaşınıza muhalif” diye tanıştırıldığımda, omuzuma elini koyup “Göreceksin, her şey çok iyi olacak” diyecekti bana.]
Türkiye’ye “Gel, gel” deniyor
Şimdi üçüncü girişime tanıklık ediyoruz.
Bu defa ABD’nin kendisi uzakta duruyor, yerel yönetim anlaşılmaz bir inatla Türkiye’ye “Gel, gel” diyor…
ABD’nin baskısına direnerek kendi topraklarında yabancı asker barındırmaya ve kendi askerlerini yabancı bir ülkeye göndermeye iki kez “Hayır” demiş olan Türkiye, bu defa, eski anlaşmalardan gerekçe devşirerek kendi başına askeri müdahale planları yapıyor.
Bugün TBMM Irak’a gerekirse asker göndermeye dair tezkereyi görüşüp karara bağlayacak.
Hedef Irak’ın kuzeyi.
Görüyorsunuz, ben bu kez de askeri müdahaleye karşı çıkıyorum.
Sebebi açık: Her üç girişimde de esas hedefin Türkiye olduğuna, ülkemizin komşularıyla barışçı ilişkilerinin baltalanmasının amaçlandığına ve en önemlisi de sınırlarımız dışındaki Kürtler ile aramıza ‘kan davası’ girmesinin istendiğine inanıyorum.
Diplomasiyle çözülmeyecek hiçbir sorun olmadığı, savaşların ise çözeceği iddiasındaki sorunları daha da derinleştirip içinden çıkılmaz hale getireceğini biliyorum.
Ertuğrul Özkök değişti mi; öyle görünüyor da…
Bulunduğum yerden bakınca gördüklerim bunlar.
Tarih hep tekerrür ediyor.
Yalnız bu defa küçük bir fark var: İlk ve ikinci Körfez Savaşı sırasında “ABD ile birlikte olalım, müdahalede yer alalım” diye savaş tamtamları çalanların başında Ertuğrul Özkökgeliyordu.
Karşı çıktığım için benimle ilgili neler neler yazmıştı Hürriyet’te.
Galiba bu defa farklı telden çalıyor Hürriyet yazarı.
Bugünkü yazısının başlığı şu: “Bir adım içeri girerseniz dünya karşınıza dikilir.”
Hayır, o böyle bir tavır aldı diye “Acaba yanlış mı yapıyorum?” diye düşünmeyeceğim.
Ona “Hoş geldin aramıza” demekle yetiniyorum.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
10.07.2025