Fehmi KORU
Önce bir ilk soru: Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’na girdikten sonra bir daha çıkmadığı görülen Cemal Kaşıkçı olayı üzerine, iki haftayı aşan bir süre zarfında, hemen her ülkeden tepkiler geldiği görüldü. Türkiye ve ABD’nin yanında Avrupa’nın bütün ülkeleri konuyu yakından takip ediyor. Acaba Kaşıkçı ‘gazeteci’ olmasaydı bu ilgi ve tepki yine de görülür müydü?
İkinci bir soru: Hemen hemen aynı günlerde, İzmir’deki bir mahkeme, iki yılı aşkın süredir önce cezaevinde ve son birkaç aydır da denetimli serbest olarak ev hapsinde tutulan bir dinadamının, Andrew Craig Brunson‘un özgür kalmasını sağlayan bir karar aldı. Brunsonülkesi ABD’ye gitti. Onun yargılandığı süre içerisinde ABD’nin Türkiye’ye serbest bırakılması yolunda sürekli baskısı hissedildi. Acaba Brunson ‘dinadamı’ olmasaydı ABD kendisiyle bu denli yakından ilgilenir miydi?
Her iki sorumun altında bilinen başka örnekler yatıyor.
Suudi Arabistan 2015’ten bu yana hem kendi ülkesinde bazı kişileri ortadan kaybettirdi, hem de başka ülkelere yerleşmiş Suudlu muhalif isimleri sindirme ve bazılarını kaçırma faaliyeti gerçekleştirdi. Kimsenin sesi çıkmadı, bu tür olaylar duyulmadı bile.
ABD de Türkiye cezaevlerinde kendi ülkesi vatandaşı olan veya kendi kurumlarında çalışan bazı isimlerin bulunduğunu zaman zaman gündeme getiriyor; bu kapsam içerisine giren kişi sayısının 15 kadar olduğu da duyuluyor. Ancak hiçbiri için Brunson olayında olduğu türden bir baskıda bulunmuyor ABD.
Varsa yoksa Brunson. Zaten sonunda Brunson ülkesine döndü, ABD’nin baskısı da kalktı.
Bu iki ismin benzer durumdaki başkalarından farklı olan bir tarafları var: Meslekleri, iştigal alanları…
Cemal Kaşıkçı olayı dünyadan ilgiyi, söz konusu kişi ‘gazeteci‘ olduğu için gördü.
Brunson‘a ABD ‘dinadamı’ -ve tabii misyoner dinadamı- sıfatı taşıdığı için özel ilgi gösterdi.
Galiba biz her iki kişiyle ilgili konuları izlerken bu durumun tam farkına varamadık.
Gazetecilik koruma altındadır
Dünyada bazı meslekler hayatın başka dallarında iştigal edenlerin de kabulüyle farklı bir statüde tutulur. ‘Gazetecilik’ o mesleklerden biridir. Halkın haber alma hakkı gazeteciler eliyle kullanıldığı içindir bu ayrıcalık. Demokrasilerin olmazsa olmazı sayılan ‘denetim’mekanizmasının bir unsuru olarak görülür gazetecilik faaliyeti. Zaten bunun içindir ki, gazetecilik ‘4. Kuvvet’ adıyla anılır.
Kendini ‘demokratik’ olarak tanımlayan ülkelerde, yönetimler yayınlarına ne kadar kızarlarsa kızsınlar, cezaevlerinde gazeteci bulunmaz.
ABD başkanlığına seçilme öncesinden başlayarak ülkesinin yerleşik medya düzeniyle sorunu olduğunu belli etmiş bulunan Donald Trump, bulduğu her fırsatta, New York Times, Washington Post, CNN gibi medya kuruluşlarını hedef alan açıklamalar yaptı; 350 gazetenin bir gün aynı manşet ve başyazıyla kendisine tepki vermesine de yol açtı bu tavrı. Ancak, Trump döneminde de, kendisi hakkında en ağır eleştirileri yapan, karikatürler yayınlayan gazeteciler ve medya kuruluşlarından tek bir kişi hakkında yargı yoluna başvurulmadı.
Yönetimini sarsacak çapta kitaplar çıktı çıkıyor, Trump müthiş kızıyor ve tepki veriyor. Fakat işte o kadar…
Fransa’da, Almanya’da, İngiltere’de de durum böyle.
Her yıl yayınlanan ülkelerin demokratik olma skalasında gerilerde kalanlar basın özgürlüğü alanında eksikliği olan ülkeler…
Maalesef Türkiye de son yıllarda onlar arasında yer alıyor.
Din özgürlüğü de önemli
Benzer bir durum ‘din özgürlüğü’ alanında da yaşanıyor. Birleşmiş Milletler’in ve ABD’nin her yıl yayınladığı ‘din özgürlüğü’ raporlarında icraatları eleştiri konusu yapılan ülkeler var. Türkiye AK Parti öncesinde özellikle ‘başörtüsü yasağı’ yüzünden ağır eleştirilere maruz kalıyordu o raporlarda, şimdi de Brunson-türü olaylar yüzünden eleştiriliyor.
Brunson‘un son 16 yılı AK Parti döneminde geçmiş, her altı ayda bir ikameti sorunsuz yenilenmiş 23 yıllık misyonerlik faaliyetleri içerisinde bulunduğu unutuldu, bunun son iki yılında cezaevinde tutulması ülkemizi başka dinlere karşı müsamahasız göstermeye çalışanlara malzeme olabildi.
Geçtiğimiz iki haftaya ‘gazeteci’ Cemal Kaşıkçı ile ‘dinadamı’ Andrew Craig Brunson‘la ilgili olaylar damga vurdu. Türkiye dünya gündeminde bu iki olayla hatırlandı.
Umarım, bu olaylar, bizim bazı konularda yanlış davrandığımızı bize de hatırlatır.
Yazarlar
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025