Fehmi KORU
Her şeyi bilmem mümkün değil elbette, ancak bildiğim bir şeyden fena halde eminim: İktidarlar için içeride ve dışarıda başarılı olmanın yolu ekonomik açıdan güçlü olmaktan geçiyor. Ekonomisi zayıf veya sorunlu ülkelerde iktidarların hesapları genellikle tutmuyor.
Günümüz Türkiyesi bu tezi destekleyen iyi bir örnek.
Ülkenin sorunlarını irdeleyen kamuoyu yoklamaları ilk iki sıraya ekonomi ile işsizlik maddelerinin yerleştiğini gösteriyor. Diğer konuların hepsi, küçük oranlarla, bu iki maddenin arkasında sıralanıyor.
Aynı kamuoyu yoklamaları iktidar partisinin oylarının azalmakta olduğuna da işaret ediyor.
İçeride durum buyken, hükümetin dış politik tercihlerinde de ciddi sıkıntılar yaşanmaya başladı. ABD ile Rusya ülkemizin bulunduğu bölgede aşık atabilirken, “Ben de varım” diye devreye çözüm üretici olarak girmeye kalkan Türkiye’nin niyetlerini gerçekleştirmesinde zorluklar yaşanıyor.
Rusya ile ABD arasında gidip gelen gönlümüzün macerası tenis izlemekten farksız.
Bunların hepsinin sebebi, evet öyle, ekonomi.
Ekonomisinde sorunlar yaşanan bir ülkeyiz ve bu durum iç politik tercihleri olduğu kadar dış politik açılımları da olumsuz etkiliyor.
Temel sorun ve soru
Ülkeyi yönetenlerin başka her işi bırakıp şu soruya cevap aramaları gerekiyor: Ekonomimiz neden bu durumda?
Biliyorum, ekonomi yönetiminden sorumlu olanlar, benim “Sorunlu” teşhisimi paylaşmıyor, tam tersine her şeyin mükemmel olduğu iddiasını her buldukları fırsatta tekrarlıyorlar. Oysa ekonominin direği sayılan sanayi ve özellikle KOBİ işletmeleri çoktandır sinyal veriyor ve daha da önemlisi insanların gelir-gider dengesi bozulduğu için market alışverişleri el yakıyor. Üretim düştüğü gibi, tüketim de azalıyor.
Sorunların çözümü önce sorunun varlığının kabulüyle başlar. Bizde inkar yoluyla sorun görmezden gelindiği için çözümden de uzaklaşılıyor.
Gereksiz tartışmalara yol açmak istemediğim için ekonomimizin neden bozulduğu konusuna girmekten bugünlük kaçınıyorum. Ancak, ekonominin ‘nasıl’ düzeleceği konusunda bir görüşüm var ve onu paylaşmaktan şimdiye kadar hiç kaçınmadım.
“Nasıl düzelir?” sorusunun cevabı çok basit çünkü: AK Parti’nin yaklaşık ilk on yıllık döneminde yapılanlar yapılırsa düzelir…
Demokrasiyi bütün kural ve kurumlarıyla yerleştirmek, vesayetsiz bir parlamenter sistemi ve kuvvetler ayrılığı ilkesi uyarınca denge ve denetleme sistemini iyi çalıştırmak, AB’li veya AB’siz evrensel ölçüleri, saydamlık ve hesap verilebilirliği sisteme entegre etmek, hukukun üstünlüğüne dayalı bir adalet anlayışıyla özgür ve kendine güvenen bir ülke haline dönüşmek…
Bu hedefler istikametinde yürüdüğü sürece, AK Parti, pek çok alanda başarılara imza attığı gibi, ekonomiyi de rayına oturtabilmişti.
Hedeflerden uzaklaşınca ve uzaklık mesafesinin artmasıyla mütenasip biçimde, ekonomide de geri gidişler yaşanmaya başlandı.
Yabancı uzak duruyorsa bir bildiği vardır
En önemli göstergelerden biri, Türkiye’yi yatırım yapılabilecek ülkeler arasında ilk sıralara yerleştiren yabancıların ortadan çekilmesidir.
Adalet sisteminde eksik gedikleri en iyi yabancı yatırımcı görüyor. Üniversitelere ve onları kuran vakıflara el konulması Ankara’dan bakınca sıradan bir olay olarak görülebilir; ancak o olaya yabancı başkentlerden bakanların gördüğü başka bir tablo.
Şehir Üniversitesi ile onu kuran Bilim ve Sanat Vakfı’nın kayyum yönetimlerine devredilmesini kast ediyorum.
Cumhuriyet’in kuruluş döneminde temeli atılmış bir bankanın yine o zamanlardan belirlenmiş statüsünü tartışmaya açmak da yine benzer etkiler yaratabilecek bir başka yanlış.
İş Bankası’nın statüsüyle ilgili tartışma açılması neyse de, son zamanlarda bunun hayata geçirilmek istenmesi pek makul değil.
Demokrasilerin olmazsa olmazı sayılan şiddetten uzak protesto hakkını kullanan insanlara ‘suçlu’ muamelesi yapılması, yargı önüne çıkarılanların illa tutuklu yargılanmak istenmesi, görülen davalarla ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile Anayasa Mahkemesi kararlarına itibar edilmemesinin mazeretleri olabilir mi?
Yarın duruşması bulunan Osman Kavala ile iki ayrı kişinin yargılandığı ‘Gezi davası’ içeride olduğu kadar dışarıda da ilgiyle ve korkuya dayalı bir merakla izleniyor.
Futbolda kimin şampiyon olacağına siyasetin karar veriyor gibi görünmesi bile kırmızı kartlık bir faul.
Seçimle iş başına gelmiş yerel yöneticilerin merkezi kararlarla görevden alınıp yerlerine ‘kayyum’ atanmasını da bu eksiği olsa bile fazlası bulunmayan listeye ekleyebiliriz.
Böyle bir ülke bugün Türkiye ve buna müstahak değil.
Yanlışlıklar ardı ardına geldiği için ekonomi olumsuz etkileniyor
Ekonomide işler iyi gitmediği için de iktidar halkın gözünde zayıflıyor ve güvenlik algısına dayalı sınır-dışı arayışlarda sonuç alınamıyor.
Her şeyi herkesin bilmesi mümkün değil, ama bu yazıya aktardıklarımı bilmek için fazla bilgili olmak da gerekmiyor.
Zihni açık herkes bu tabloyu görüyor.
İktidarın işi de zaten bu yüzden zor.
[ABD’den iki örnek: 1992 başkanlık seçimine ikinci kez seçilebilmek için ve ‘Kuveyt’i Irak’ın işgalinden kurtaran lider’ olarak giren Baba Bush sandıkta yenildi. Rakibi Bill Clinton sebep arayana “Elbette ekonomi, aptal şey” demişti. Donald Trump bu yıl yapılacak seçimi kazanırsa, bunun en önemli sebebi, halka da yansıyan ABD ekonomisindeki nisbi iyileşme olacak.]
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
10.07.2025