Fehmi KORU
Neyse sonunda iki ülkenin dışişleri bakanları görüştü ve Türkiye ile İran arasında patlak veren şiir krizi sona erdi. Bizim dışişleri bakanlığının bu yoldaki açıklamasını İran’ın Ankara’daki büyükelçiliği de teyit ediyor.
Eğer sorun gerçekten bittiyse üzerinde konuşulup yazılacak bir şey yok demektir.
Gerçekten bitti mi sorun?
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Bakü’da düzenlenen ‘zafer töreni’ sırasında okuduğu şiir İran tarafından kendi topraklarına yönelik kötü niyetli bir iddia olarak yorumlandı. Şiirde geçen ‘Araz-Aras’ sözcüğü yüzünden…
Aras Türkiye’de doğup Nahçivan, Azerbaycan ve İran üzerinden Ermenistan’a ulaşan nehrin adıdır. İran ile Azerbaycan’ın sınırını da Aras belirliyor. Aras’ın iki yakasında Azeriler yaşıyor. İki tarafta edebi eserlere de yansıyan birlikte olma güçlü duygusuna dayalı niyet ve temennilerin varlığı biliniyor.
İran’ın hassasiyetinin ardında bu coğrafi ve siyasi gerçek yatıyor.
Aynı şiirin içinde geçen “Ah Laçin” ifadesi ise Türkiye tarafından şiiri okumaktaki hedefin Ermenistan olduğuna gerekçe yapıldı. 26 yıl boyunca Ermenistan işgali altında bulunan Laçin koridoru son savaş sırasında Azeri birliklerinin eline geçti, ardından anlaşmayla Rus barış gücünün himayesine bırakıldı.
“Şiirle hedef alınan Ermenistan’dı” demenin böyle bir dayanağı var.
Anlaşılan iki ülke sorunu daha fazla büyütmenin şu aşamada tarafların çıkarına olmadığı kanaatine varmış.
Yine de Tahran’dan yükselen tepkinin boyutunu hiç akıldan çıkarmamak gerekiyor. Sorunu geride bırakmak için sonunda kullanılan dışişleri bakanlarının görüşmesi mekanizması en başta akla gelmeli ve Türkiye’de “Cumhurbaşkanına saygısızlık” olarak alıgılanacak tepkilere mahal verilmemeliydi.
Tepkinin boyutu Ankara’yı daha önce hiç görülmediği biçimde rahatsız etti.
Aklıma ilk anda gelen bir soruyu sizlerle paylaşmadan edemiyorum: “Acaba o şiir Azerbaycan’ın 1994’te elinden alınan Karabağ’ı geri almak için başlattığı askeri harekattan önce -hatta yine Bakü’da- Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından okunmuş olsaydı İran’dan şimdiki kadar tepki çeker miydi?”
Sanmıyorum.
Nedeni de şu: Türkiye ile Azerbaycan arasında kendini gösteren askeri işbirliğinin son operasyona yansıyan boyutu her iki ülkeye ve birlikteliklerine farklı gözle bakılmayı getirdi.
Bu birliktelik çevre ülkelerini -özellikle Rusya ile İran’ı- tedirginliğe sevk etmiş olmalı.
Gazetelerde çıkan haber ve yazılar, televizyonlarda dile getirilen yorumlar dışarısı tarafından da izleniyordur. Moskova ve Tahran’da Türk medyasını -özellikle de AK Parti’nin itibar ettiği gazeteler ve kanalları- günü gününe takip etmekle görevli devlet birimleri olduğunu varsaymamız gerekir.
Neler yazılıyor gazetelerde?
Hadi buyrun, birini bugünkü bir gazeteden aktarayım:
“Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, sosyal medya hesabından Türkiye’de eğitim gören Azerbaycanlı askerlerin videolarını paylaştı. Altun ‘Türkiye’nin Azerbaycan’la geliştirdiği üst düzey siyasi, ekonomik ve askeri ilişkiler bölgenin huzur ve refahı için son derece önemlidir. Bu ilişkiler, bölgesel barışı arzulayan herkes için korkulması gereken değil desteklenmesi gereken adımlardır’ mesajını verdi.
“Videoda Azerbaycanlı subaylardan Ruslan İmamoğluyev ’44 günlük bir harpte, 28 -30 yıllık bir başarıyı alt üst edebilmek için sadece teknoloji yeterli değildi. Bunun arkasında derin bir geçmiş, eğitilmiş personel var. Ta 90’lı yıllardan bugüne Azerbaycan askerleri Türkiye’de eğitim almaktadır. Bugün sayısı 100 bin olan Azerbaycan ordusu için ciddi bir katılımdır. Tatbikatları da katarsak Türkiye’de eğitim almamış Azerbaycan askeri ve subayı yoktur’ dedi. Bir başka subay Ali Kerimov da ‘Ben bugün hayattaysam ve Azerbaycan ikinci Karabağ zaferini kazandıysa Türkiye’de aldığım eğitimler sayesindedir. Türkiye’de eğitim alan askerler her zaman ön safta savaştı ve en az kayıp verdi. Düşmanın bütün kuvvetlerini mahveden bu askerlerdi’ ifadesini kullandı.”
Türkiye ile Azerbaycan arasında askeri eğitim alanında kapsamlı bir işbirliğinin varlığı herhalde Ruslar ve İranlılar tarafından biliniyordur. Ancak yine de işbirliğinin bu haberde yer alan güçte olduğunun bilindiğini sanmam.
Siz Rus ve İran karar verici mekanizmaları içerisinde bulunan biri olsanız, bu yeni bilgiyi nasıl değerlendirirsiniz?
Rahatsızlık duyuluyordur. İran’dan şiire gelen tepkilerin aşırılığının altında o rahatsızlık yatıyorsa şaşırmam.
“Gerçekten bitti mi bu sorun” sorumun sebebi işte bu görüntü.
“Trump ABD’nin son başkanı” kehanetine ne oldu?

Baba Vanga adı birkaç kez yazılarımda geçti. “Bulgaristan’ın Nosradamus’u” lakaplı bir kâhin Baba Vanga. Gözleri görmeyen kadın 1996’da vefat etti. Ölmeden önce kayda geçirdiği son kehaneti ABD ile ilgiliydi. Ülkenin 44. başkanının ‘siyahi biri’ ve ondan sonra seçilecek 45. başkanın da Amerika Birleşik Devletleri’nin ‘son başkanı’ olacağını söylemişti Baba Vanga.
Barack Obama ülkenin 44. başkanı oldu. Siyahiydi, Baba Vanga’nın beklediği gibi.
Donald Trump da 45. başkan.
“Joe Biden seçildiğine göre, kadının kehaneti tutmadı” demeye hazırlanıyordum ki, dün, Fox News ilginç bir haberi duyurdu.
Trump’ın adayı olduğu Cumhuriyetçi Parti’nin Teksas eyaleti lideri Allen West, 106 Temsilciler Meclisi üyesi ile birlikte Trump’ın sandıkta önde çıktığı 17 eyaletin yöneticilerinin imzalarını taşıyan seçimde hile yapıldığına ve aslında kendi adaylarının seçildiğine dair başvuruyu Anayasa Mahkemesi’nin (Supreme Court) reddetmesini kabul etmeyeceklerini açıklamış.
Kabul etmeyip de ne yapacaklar?
“Biz, başta Teksas olmak üzere, 17 eyalet olarak, Amerika Birleşik Devletleri’nden ayrılmayı düşünüyoruz” diyor West.
Trump’ın yandaş kalemlerinin öndegideni Rush Limbaugh da, programında, “Hayata bakış açısında, yönetmeye yaklaşımda, ilişkilerimizi nasıl sürdüreceğimiz algısında birbirinden müthiş farklı olanlar varlıklarını bir arada sürdüremez. En iyisi birlikten ayrılmak” görüşünü ifade etmiş.
Fox News de bunu “Yasalara saygılı eyaletler yeni bir birlikte buluşmaya hazırlanıyor” müjdesiyle sunuyor.
İş bu noktaya kadar varır ve 50 eyaletin sayısı 17’sinin ayrılmasıyla 33’e düşer mi? Sanmam. Ancak bildiğimiz anlamda Amerika Birleşik Devletleri’nin “Çokluk içinde birlik” (unity in diversity) diye tanımlanan ana özelliğinin Trump’tan sonra kalmayabileceği de ortada.
Galiba haklı çıkacak kehanet.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
10.07.2025