Fehmi KORU
Peki şimdi ne yapacağız? Ömer Faruk Gergerlioğlu’nu hapse atacak, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) kapısına kilit mi vuracağız?
Yazıya şaşkınlık ifade eden bir soruyla başlamış olabilirim ama şundan emin olabilirsiniz: Gergerlioğlu hapse girse, HDP kapatılsa hiç şaşırmayacaklardan biri ben olacağım.
1980’li yıllarda üzerinde cam bulunan bir yazı masam vardı ve camın altındaki bana en yakın yere, bir yabancı gazeteden kestiğim Benjamin Franklin’e ait bir özlü sözü yerleştirmiştim.
“Bir kölenin en büyük arzusu azad olmak değil, kendine ait bir köleye sahip olmaktır” diyordu Amerikalı filozof-siyasetçi.
O özlü sözü tarihin tekerrür ettiğinin bir başka biçimde ifadesi olarak algılamıştım.
Kendi yakın siyasi tarihimiz tekerrürlerle dolu
Geçmişte Tayyip Erdoğan cezaevi yüzü görmedi mi, gördü. İçinde yer aldığı partiler kapatılmadı mı, kapatıldı. İktidarda 20. yılını kutlamasına az bir zaman kalan kurucularından olduğu AK Parti kapatılmaktan kıl payı kurtulmadı mı, kurtuldu.
Tayyip Erdoğan şimdi cumhurbaşkanı… AK Parti ise 2023’ü de iktidar olarak devirmeye, 2030’lu yıllarda da iktidarını sürdürmeye iddialı.
İşte tarih böyle tekerrür ediyor: AK Parti iktidarında da cezaevleri siyasilerin ikinci adresi oluyor, partiler için kapatma davaları açılıyor.
Yarın, öbür gün bir başka parti iktidar olsun, onun döneminde de benzer durumlar yaşanmayacağına, tarihin o zaman da tekerrür etmeyeceğine kimseyle iddiaya giremem.
Burası Türkiye’dir ve burada tarih mutlaka tekerrür eder.
AK Parti geçmişin üzerine sünger çekmek ve kendisine oy vermeyen insanlarla birlikte demokrasi temelinde geleceği kurmak vaadiyle iktidara geldiğinde, kendime yakın hissettiğim insanların kurucusu olduğu, şahsen de fikirlerimle katkıda bulunduğum bu yeni oluşumun farklı olduğuna inanarak aksini düşünenlerle iddiaya girmiştim.
İddiayı kaybettim.
Gergerlioğlu kim, HDP ne?
Ömer Faruk Gergerlioğlu kişi olarak AK Parti kadrosu ile, HDP de AK Parti ile pek çok bakımdan benzeşiyor
Gergerlioğlu İmam Hatip mezunu. Dişiyle tırnağıyla çabalayıp zorlukları aşarak Tıp Fakültesi’ni bitirip doktor olmuş bir Anadolu çocuğu. Ispartalı. AK Parti kurucuları arasında eski başkanları ve pek çok üyesi bulunan Mazlumder’i görev yaptığı Kocaeli’nde temsil ettiği günlerde demokratik sapma noktalarında yaptığı açıklamalarla ülke gündemine girmişti.
Herhalde milletvekili olduğu HDP’dekilerden daha fazla arkadaşı-dostu AK Parti’de vardır Gergerlioğlu’nun.
Tayyip Erdoğan belediye başkanı olarak siyasi hayat içerisinde bulunurken okuduğu bir şiir yüzünden yargının eline düşmüş, cezaevi ile tanışmıştı; Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun cezaevine kadar sürebilecek serüveni de bir internet sitesinde yayımlanan ve halen erişilebilen bir haberi Twitter üzerinden paylaştığı için başlamış oldu.
Benzerlikler çok belirgin, değil mi?
HDP’yi siyasi hayatımızda var olan pek çok başka partidense AK Parti’ye yakın kılan özellikler de saymakla bitmez.
Bugün HDP’de yer alanların önemli bir bölümü geçmişte Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmış partilerden tanıdığımız siyasiler.
HDP’li olmak kendilerini siyaseten doğru ve üstün gören dar bir kesim tarafından ‘dışarılıklı’ olmakla eşdeğerde; tıpkı AK Parti içerisinde siyaset yapan kadroların da bir zamanlar o muameleye maruz bırakıldığı gibi.
Tayyip Erdoğan siyasi yasaklı olmuş, ancak onun yasağının kaldırılıp milletvekili ve başbakan olabilmesi için yasa çıkarılmış, ara seçim yapılmıştı; önceki partilerinde siyasi yasaklı kılınan bugünün HDP’lileri ise siyasi yasaklı oldular ve süreleri dolana kadar da öyle kaldılar.
AK Parti kurulduğunda kurucu kadro geçmişte yaşananlardan ders çıkarmış ve farklılıkları çok bariz insanlarla yola çıkma tercihinde bulunmuştu; HDP’nin bugünkü kadrosu da Ömer Faruk Gergerlioğlu’na kadar uzanan kendilerinden bayağı farklı insanları bünyesinde barındırmakta.
Tesadüfün böylesi
Gergerlioğlu’nu milletvekillikten eden ve kendisine cezaevi yolunu gösteren fezlekenin onaylanması ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından HDP için başlatılan kapatma girişimi aynı güne denk geldi.
Tesadüf müdür?
Polisiye romanlar, filmler ve dizilerde sık sık dedektiflere birisi aynı soruyu yöneltir ve aynı cevabı alır. “Ben” der dedektif, “Hayatta tesadüfler olduğuna asla inanmam.”
İsteyen hayatta böyle tesadüflerle karşılaşılabileceğine inanmakta serbest elbette.
Ya tarihin mutlaka tekerrür ettiği konusu?

Dikkatlerimizi Tansu Çiller’in DYP genel başkanı ve başbakan olduğu 1994 yılına çevirelim: DYP ile ortak hükümet kurmuş olan Erdal İnönü başkanlığındaki Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP) oy tabanını genişletebilmek için Halkın Emek Partisi’nden (HEP) isimleri listelerinden aday göstermiş ve Meclis’e taşımıştı. HEP Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı (1993), Meclis’e girdikten sonra HEP’e geçmiş kadronun bunun üzerine oluşturduğu Demokrasi Partisi’ni (DEP) de kapattı Anayasa Mahkemesi (1994).
Tansu Çiller Meclis’te o kadronun dokunulmazlıklarını kaldırtarak kendilerine hapis yolunu açtı.
Tarih tekerrür ederken ben
Milletvekillerine dokunulmazlık -ister şiir ister düz yazı ve söz olarak, günümüzde ise sosyal medya yoluyla- görüşlerini serbestçe ifade edebilmeleri için tanınmış bir özgürlük alanıdır. Milletvekilleri Meclis çatısı altında da dile getirdikleri görüşlerden dolayı suçlanamazlar.
AK Parti’den önce sonradan AK Parti’de bulunanların içinde yer aldığı Refah Partisi kapatılırken Anayasa Mahkemesi kapatılmaya sebep oldukları gerekçesiyle bazı milletvekillerinin siyasi yasaklı olmasına da hükmetmişti.
Bendeniz bütün bu süreçlerde, hangi gazetede yazıyor idiysem, parti kapatmaların ve siyasi hayat içerisinde yer alan insanların dokunulmazlıklarını kaldırmanın, siyasileri cezaevleriyle tanıştırmanın yanlış olduğunu, parti ve şahıs ayırmaksızın, hem yazdım hem de sorulduğunda söyledim.
20 yıl önce artık o tür yazılar yazmak zorunda kalmayacağımı düşünmeye başlamıştım ki, 2008’de AK Parti’yi kapatma amacıyla dava açıldı, ondan 12 yıl sonra da aynı durum HDP’nin başına geliyor.
Girişte sorduğum soruya cevap olarak ne yazmıştım burada tekrarlayayım: “Ömer Faruk Gergerlioğlu hapse girse, HDP kapatılsa hiç şaşırmayacaklardan biri ben olacağım.”
Maalesef öyle.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
10.07.2025