Gökhan BACIK
Artık “İslam’ın konumunu” ele almadan küresel sistem analizi yapmak mümkün değil. Mülteci krizinden, uluslararası güvenliğe oradan başka pek çok şeye küresel sorun ve konularda “İslam dünyası”, ele alınan konuların önemli bir parçasını oluşturuyor. Elbette burada İslam dünyası kavramını bir coğrafya veya “kalabalık” olarak ele almak gerekiyor. Yoksa belirli düzeyde politik ortak değerler etrafında toplanmış bir İslam dünyası ortada yok!
19. yüzyılın sonu itibari ile İslam dünyasında ortaya çıkan “yeni gerçeklik” kısaca şöyleydi: İslam bir tehdit altındadır. Bu tehdit hem politik hem entelektüeldir. Bir yandan Batı ülkeleri siyasi olarak genişlemekteydi. Bu genişlemenin hedefleri arasında değişik İslam coğrafyası da vardı. Ancak öte yandan eşit derece önemli bir dinamik, Batı uygarlığının değerler açısında da İslam medeniyetini “sarsmasıydı.” Böylece 19. yüzyıldan başlamak üzere bütün 20. yüzyıl, İslam dünyasında Batı kaynaklı “paradigmalar” karşısında hayatta kalmak olarak tasarlandı. Daha basit ifade edersek 20. yüzyıl Müslümanlar için “ayakta kalmak ve yok olmamak” stratejisi ile kurgulandı. Yani, 20. yüzyılda İslam’ın temel “düşmanı” kendisine karşı olan seküler, ateist (bazen komünist) paradigmalardı! O nedenle hem entelektüel olarak hem siyasi olarak bütün İslami hareketler Batı merkezli paradigmalara “savaş açtılar”.
Peki, Soğuk Savaş bitip 21. yüzyıla gelince ne değişti? Geçen yüzyıl “din dışılığa, din karşıtlığına” karşı uluslararası düzende bir yer edinen İslam, bu yüzyıl da tam 180 derece farklı bir tehdit ile karşı karşıya! Artık İslam’ın karşılaştığı “ana tehlike” ne Sekülerizm ne ateizm ne de temel olarak Batı! İslam, uluslararası sistemde bugün kendi içinde “selefileşmek, radikalleşmek” hatta bazı Müslümanların tahammülünü zorlayacak biçimde “yobazlaşmak” tehdidi altında. Nitekim, geçen yüzyılın politik rakibi Batı sömürgeciliğinin yerine ondan daha çok Müslüman canı alan IŞİD gibi yapılar var. Aslında IŞİD bir tür “iç sömürgeleştirme” yapıyor. Düşünün Müslüman ana babadan doğan kızlar IŞİD’in “köle pazarında” alınıp satılıyor. Bu aleni bir iç sömürgeleştirmedir. Ancak en az IŞİD kadar tehlikeli olan ise Malezya’dan Balkanlara “gündelik İslami hayatın” selefileşmesidir. Dolayısıyla İslam’ın asıl sorunu ateizm değil kendi içinde daha yaşanmaz ve akla uzak bir din önermesinde bulunanlardır!
İslam’ın kendi içinden çıkan bu yeni “iç düşman,” Müslümanları birbirine düşüren, gerekirse öldüren, farklı İslami yorumlara anlayış göstermeyen bir siyasi hat oluşturuyor. 20. yüzyılda bütün maddi gücüne rağmen Batı kaynaklı tehdide direnen İslam, kendi içinden çıkan bu içe kapanmacı tehdide direnemeyebilir! Bugün geleneksel İslam’ın kaleleri olan Bağdat, Şam gibi pek çok şehir “düşmüştür”. Eğer böyle devam ederse, İslam selefi İslam’a teslim olabilir. İslam dünyasının değişik sokaklarında karşılaşacağımız “ortalama dindar Müslüman” elli yıl önceye göre daha siyasidir, daha “tutucudur”. İslam’ın 21. yüzyılda yeni sorununu bu kendi içinden çıkan “sağa aşırı kayma” olduğunu dünyaca ünlü siyaset bilimci Ahmet Kuru gibileri de ifade etmektedir. Aslında sorun sadece İslam ile de ilgili değildir. Bütün dünyada bir “radikalleşme ve sağa fazla kayış” söz konusudur. Bunu yakın zaman önce Bilkent Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada dünyaca muteber uluslararası ilişkiler kuramcısı Nicolas Onuf da ifade etmiştir. Dünyada sola karşı zafer kazanan liberal paradigmanın ürettiği “yeni birey” hayat standardını kaybetmemek için gittikçe muhafazakarlaşmakta ve sağa kaymaktadır. Türkiye’de olsun, ABD’de olsun, başka bir ülkede olsun “ortalama insan” artık bir davaya hizmet etmek istemiyor ve “rahat-lüks yaşamayı” en büyük dava olarak görüyor. “Rahata düşkünlüğün” aşırı bir sağ siyaset üretmesi kaçınılmazdır.
20. yüzyıl boyunca İslam ve Batı arasında değişik yoğunlukta bir “çatışma” izledik. Bu yüzyılda ise İslam dünyası kendi içinden çıkan “aşırı sağa kayma” ile mücadele edecektir. Dolayısıyla geleneksel İslam’ın “ana düşmanı” artık ne ateizm ne Kemalizm ne de komünizmdir, asıl tehdit kendi içinde evrilen ve büyüyen “selefileşmektir”.
Yazarlar
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluAKP’nin AB planı: Çözüm süreci, sermaye akışı için nasıl kullanılacak? 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2025
27.05.2025
24.03.2025
10.03.2025
23.02.2025
16.02.2025
27.01.2025
3.12.2024
19.11.2024
7.11.2024