Gökhan BACIK
Şüphe yok ki düne ait en önemli konu, PKK’nin bir MANPAD (yani bir insanın taşıyabileceği hava saldırı silahı) ile Türk ordusuna ait helikopteri düşürüp düşürmediğidir. Bu haberi TSK yalanladı ancak sosyal medyada tam aksi yönde iddiaları doğrulayacak “ciddiye alınması gereken” görüntüler dönüyor.
Önce bunun anlamını tartışmak lazım. Ben PKK’nin ilk yaptığı büyük eylem olan “1984 Eruh eylemini” bir çocuk olarak hatırlıyorum. Ülkede 12 Eylül rejiminin yaydığı “sahte büyük devlet” efsanesi sokaklarda hatta evlerin içindeydi. Hemen herkesin ilk tepkisi “bunlar da nereden çıktı şaşkınlığı” idi. 12 Eylül rejiminin o sahte “büyük devlet algısı” ile pek çok kişinin yakın çevremde “bunlar bir kaç güne kalmaz gününü görür” havasında olduğunu çok iyi hatırlıyorum. Zaten “devlet büyükleri” de “devlet bunların cezasını verir” mealinde açıklamalarla “sahte büyük devlet olduğumuza dair seanslara” devam ediyordu.
Bir kaç yıla kalmadan o şaşkınlık yerine “gerçeği algılamaya” bıraktı; çünkü artık PKK, ciddi bir örgüt olarak etkisini artırmaktaydı. “Küçümsenen PKK” artık önemli ölçekli saldırılar yapmaktaydı. Zamanla “olur mu canım” denen örgüt, kırsalda bir tür hayat alanı inşa etti. 1990’lara geldiğimizde ise örgüt yavaşça şehirlere doğru bir adım atmıştı. Tıpkı ilk adımı gibi bu adımı da -elbette işi iyi bilen uzmanlar dışında- “ciddiye alınmadı.”
Nihayet en önemli gelişme, 2012’de PKK’nın Şemdinli’yi fiilen kuşatması ve el koyma denemesiydi. Bir alternatif siyasi ajandası olan örgütün bir devlete karşı pek çok stratejisi olur. Ancak en büyük kırılma bu örgütün artık o ülkenin “topraklarından bir kısmını fiilen talep etmesi ve kontrolüne almaya kalkışmasıdır.” 1980’lerde küçümsenen PKK, fiilen Türkiye’nin bir kentini “işgal” etmeye kalkışmıştır. Dramatik olan şudur: 2012’de püskürtülen bu adım, 2016 yılında pek çok kentte daha güçlü olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bunun anlamını tekrar yazalım: PKK, 35 yıl kadar sonra Türkiye’nin bir kısmını yönetmeye talip olmaktadır ve bu talebi kabul görmeyince silahlı gücü ile ordu ile çatışmaktadır. Bu bir örgütün durdurulabileceği en son duraktır çünkü burada Kürt sorunu çözülmezse gidilecek başka bir son durak yoktur!
Şimdi daha kritik nokta ise şudur: Eğer PKK, TSK’nin saldırı helikopterlerini düşürecek “gücü ve yeteneği” elde etti ise yukarıda karada sayılan eşiklerin benzeri havada da geçilmiş anlamına gelecektir. PKK’nın silahı nasıl aldığı sorusu önemli ve ikincildir çünkü bölgedeki siyasi kaosu ve Türk dış politikasının ürettiği sayısız düşmanı hesaba katacak olursak PKK gibi bir örgüt için böyle silahlar almanın artık pek zor olmayacağı düşünülmelidir.
PKK ile müzakerelerin çökmesinin pek çok nedeni var. Ancak temel nedeni şu ki; bu tip süreçlerde yapılan yol haritası ve bu yolun aşama aşama gidilmesi ajandası takip edilmedi. Hükümetin bir B planı yoktu PKK’nin B planı ise bölgede silahlı gücünü konsolide etmekti. Süreç çökünce “eski bildiklerini yapmaktan başka bir şey” yapamayacak hükümet ve saldırı yeteneği artmış bir PKK ile karşı karşıya kaldık.
İkinci temel sorun Suriye kriziydi. Süreç Suriye krizi ve daha geniş olarak Arap İsyanları ile “yenilenmeliydi”; çünkü çok büyük dinamikler oluşmuştu. Bir kere Suriye’de fiili bir Kürt bölgesi ortaya çıktı ve bu yapı fiilen bir uluslararası meşruiyet elde etti. Ötesi Kobani olaylarından sonra Kürtlerin “silahı asla bırakamayız; çünkü kimse yardıma gelmiyor” algısını benimsemesi gerçekleşti. Dahası IŞİD adlı bir örgüt ortaya çıktı.
Şimdi ise örgütün TSK helikopterini düşürdüğü iddia edilen bir ortam içindeyiz. Öte yandan Ankara’nın izlediği “kentleri büyük ölçüde yıkacak” biçimdeki stratejinin uzun vadeli başarılı olma şansı yoktur. Muhtemelen dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş fantastik “yıkıp düşmanı yok edip yeniden güvenli biçimde bölgeyi inşa edelim” gibi bir siyaset izleniyor. Türkiye’nin kurulduğundan beri yöneticileri açısından sosyolojiyi anlamada hep akut bir sorunu olmuştur ancak şimdiki durum daha da ileri bir düzeyde.
Yazarlar
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluAKP’nin AB planı: Çözüm süreci, sermaye akışı için nasıl kullanılacak? 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2025
27.05.2025
24.03.2025
10.03.2025
23.02.2025
16.02.2025
27.01.2025
3.12.2024
19.11.2024
7.11.2024