Gökhan BACIK
Tek kanallı dönemde TRT’de bir film izlerken yayın birden kesilir ve karşınıza “donmuş” bir fotoğraf çıkardı.
Bazen Manavgat Şelalesi, bazen Türk sanatının nadide bir vazosunu gösteren bu fotoğraf çıkınca ekran başındaki herkes birden “koptu” derdi.
Türk dış politikası üzerine sanırım artık denilecek en iyi laf budur: Koptu!
Komşularla sıfır açılımdan, AB yolunda muazzam dinamizme, içeride reformlar darken birden ne olduysa karşımızda hiç anlamı olmayan bir “donmuş” resim kondu.
Türk dış politikası bugün fiilen can çekişiyor. Hatta şöyle denebilir: Bütün Türk dış politikasının yegane yaşayan dinamiği “halkı motive” etmektir! Sağdan sola, yukarıdan aşağı bundan başka bir amaç görmek imkanı artık yok.
Halka yaptığını “pazarlamak” siyasetçinin doğal hakkıdır. Ancak hayatında gazete okumayan, dış politikayı hayatının ilk yüz önemli konusu olarak görmeyen milyonlarca insan sırf “galeyana gelecek” diye bunları yapmanın söyleminin bir anlamı var mı?
Daha ilginç olanı şu: Hiç bir karşılığı olmayan bu hamaset dolu dış politikanın ekonomik faturasını ödeyen ve ödeyecek olan iş adamları, esnaf, turizmci ne diyor?
Türk dış politikasında elde kalan başarı hikayesi nedir?
Durumu daha üzücü hale getiren ise şudur: Aslında hala Türkiye’nin önünde hala büyük bir fırsat kümesi var! Aklı başında birileri aslında öyle hızlı yol alabilir ki. Ancak bu güzel olanaklara rağmen Türkiye inanılmaz bir yola girmekte inat ediyor.
Neden? Türkiye’de AKP’ye gönül verenler de dahil hiç bir iş dünyası, tüccar şeklinde bir sınıfın böyle bir dış politikayı soğukkanlı olarak ele alınca önermeyeceğini düşünüyorum.
Bugünkü dış politikanın mutfağının “daha bürokratik” ve “önce içeride istediğimizi yapalım” diyen bir kafa yapısı olduğunu düşünüyorum. Bu yaklaşım, “bedeli ne olursa olsun istediğimizi yapalım önce” demektedir.
Türk dış politikasını var eden ekonomik bileşenlerin hiç birinin (esnaf, tüccar, iş adamı, ihracatçı, otel sahibi vb.) mevcut dış politikayı önereceğini düşünmüyorum.
Bakın şunun altını çizmek gerekiyor: Dış politikanın faturasını bir ülkede küçük bir grup öder. Ancak bu küçük grup üretim, prestij ve parasal açıdan çok büyük grubu sırtında taşıyandır!
Yani, siz çok büyük yanlıları olan bir dış politik ajandayı büyük kitleye “satabilirsiniz”. O arada bundan zarar gören sayıca küçük kitlenin endişesi, üzüntüsü kalabalığa karışır.
“Hamasetlerle örülü dış politikayı” delice alkışlayan geniş kitle, uzun dönemde olumsuzluklardan etkilenir. Türkiye’de olup biten de tam budur: Dış politikanın günlük hayatını nasıl etkilediğini anlamayacak durumda olan çok büyük kalabalık bir kitli, hamasetin tatlı etkisi ile sadece alkışlıyor.
Türk devleti ile halkı arasındaki çok önemli olan nitelikli grupların etkisi bitmiştir. Bu elitizm demek değildir. Devlet ve halk sanılanın aksine arada nitelikli gruplara (iş adamı, entelektüel, turizmci, yetişmiş insanlar, sanatçılar…) sahip olmalıdır. Bu aracı nitelikli grup hem devleti hem toplumu “rafine” eder.
Yoksa demokrasi görünümlü büyük bir hamaset, önce herkesi sarhoş eder sonra öldürür!
Bugün Türkiye’de devlet ve halk arasında demokratik rejim ile uyumlu çalışan nitelikli gruplara, yapılara ihtiyaç vardır. Bunun oluşmasında İslamcı elitlere de büyük rol düşüyor. Öbür türlü önü alınamaz oklokratik dalga onları da boğabilir!
Devlet ve toplum arasında bulunan nitelikli aracı aktör ve yapıların bitmesi aslında siyasetin bitmesidir. Türk dış politikasının içinde bulunduğu kriz bu mesele ile yakından ilgilidir.
Yazarlar
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluAKP’nin AB planı: Çözüm süreci, sermaye akışı için nasıl kullanılacak? 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2025
27.05.2025
24.03.2025
10.03.2025
23.02.2025
16.02.2025
27.01.2025
3.12.2024
19.11.2024
7.11.2024