Gökhan BACIK
Artık Türkiye’nin AB için elde kalan yegane ‘anlamı’ mülteciler konusundaki katkısı.
Ortalama bir Avrupalı siyasetçi için Türkiye ile yakın görünmek artık iç politikada risk haline gelmiş durumda. Muhtemelen 1923 yılından beri Türkiye, Avrupa kamuoyunda en kötü algıya sahip olduğu dönemden geçiyor.
Peki, yarın ne olur?
AB açısından Türkiye ‘ümitsiz’ bir vaka olarak görülüyor. O nedenle “iş nereye varırsa varsın” havasını sezmek çok kolay. AB, bir sorunu teknik bile olsa düzeltmek için gönüllü değil. “Olduğu kadar” şeklinde bir algı AB’nin Türkiye siyasetini belirliyor.
Mülteci anlaşması konusunda AB’de artık bu işin de bozulabileceği yönünde güçlü bir algı var. AB “oyunu ilk bozan” olmak istemiyor. Hatta Türkiye ve AB arasında “Kim ilk bozacak?” şeklinde bir sinir harbi var dahi denilebilir.
Brüksel’de mülteci sorununu alternatif yollarla çözmek için harıl harıl çalışan gruplar var. Yunanistan ve adalar formülü, hatta Ürdün ve Fas gibi ülkelere ‘vize serbestliği’ sağlama gibi radikal alternatifler masada.
Geçenlerde Alman Bild gazetesi AB’nin alternatif planlar yaptığına dair bazı haberleri yayımladı.
İngiltere’nin AB’den çıkması ile ilgili referandum hakkında konuşma yaparken İngiltere Başbakanı David Cameron “Böyle giderse Türkiye AB’ye ancak 3000 yılında üye olur.” demişti. Buna Ankara’dan ciddi bir tepki gelmiş sayılmaz. Aslında bu içeriği açısından bir ülke için ciddi bir ‘küçümseme’ ibaresidir. Ancak daha vahimi, Avrupa kamuoyu ve liderlerinin artık aynı biçimde Türkiye’yi Avrupalı olarak görmediğinin işaretidir.
Dolayısıyla Türkiye ve AB arasındaki ip aslında çürüdü. Ancak şimdilik iki taraf bu ipe asılmadığı için kopmadan öylece durmakta.
‘Komşularla sıfır sorun’ gibi iddialı bir felsefeden yola çıkan dış politikanın bugün ‘yalnızlık ilkesi’ noktasına gelmesi iki büyük nedenden ortaya çıktı: Birincisi, Türkiye’nin dış politik tercihleri. Ve elbette ikinci olarak Türkiye’nin iç politik serüveni.
Başka bir ifadeyle, Türkiye’nin dış politikada yaşadığı sorunların artık en az yarısı içi siyasette olup bitenlerin sonucu. İç siyasette yaşanan gelişmeler bu şekilde gittiği sürece Türkiye’nin dış politikada bazı açılımlar yapsa bile sorunlarını çözmesi pek mümkün görünmüyor.
Kabaca Türk dış politikası, iç ve dünya Müslüman kamuoyunda olumlu bir algı üretmek üzerine kurgulanmış durumda. Buna göre, dış politikanın asıl amacı hem Türk hem dünya Müslümanlarının desteğini sağlamak. Hal böyle olunca kurumlar, müttefikler kayboluyor. Türk dış politikası bir tür ‘ulus ötesi’ hale bürünmüş durumda. Türkiye, güya sınırların olmadığı bulutsu bir yapı içinde diplomasi yapmaya çalışıyor.
Siyasetin maddi unsurlarını pek önemsemeyen bu yaklaşım duygunun, imanın rol oynayacağını öngörüyor. Cemal Abdülnasır gibi konuşarak, ‘çıkışlar yaparak’ küresel bir kamuoyu oluşturmayı hedefliyor.
En kötüsü şudur: Bu şekilde dış politika uygulayan ülkelerin etrafında küçük çıkarlara dayalı gruplar oluşur. Filan ülkeye gidince sizin fonlarınızla hayatı biraz daha mutlu hale gelmiş müftüler, insanlar, İslami hareket liderleri hemen sizi alkışlar. Biraz sonra siz herkesin böyle olduğunu düşünürsünüz.
Paranız olduğu sürece bu mutluluk oyunu devam eder; ancak başka bir ülke ile ortak bir domates standardı bile belirleyecek kurumsallaşma sağlayamazsınız. Ancak paniğe gerek yok! Halkınız size “Domates gibi basit bir konu mu önemli ümmetin birliği mi der?” destek çıkar. Halbuki domates olmadan İslam’ı kurtarmak imkanı yoktur; ama bunu kime anlatacaksın…
Yazarlar
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluAKP’nin AB planı: Çözüm süreci, sermaye akışı için nasıl kullanılacak? 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2025
27.05.2025
24.03.2025
10.03.2025
23.02.2025
16.02.2025
27.01.2025
3.12.2024
19.11.2024
7.11.2024