Gökhan BACIK
Nüfusun bir kısmı mutlu, bir kısmı mutsuz bir kısmı bundan habersiz olabilir ancak teknik olarak isimlendirmek gerekirse Türkiye’de olup bitene “rejim değişikliği” demek gerekiyor.
Bazen iyi düşünülmüş intibası veren bazen de bir fırtınaya kendini kaptırmış gibi görünen bu “süreç” aslında son tahlilde Türkiye’de mevcut rejimi değiştirmek için uğraşıyor.
Başbakan Binali Yıldırım, “ülkede fiili durum” var dedi. Bu şu anlama geliyor: Mevcut anayasa ve yasaların dışında bazı uygulamalar var. Bunu zaten herkes görüyor. Türkiye’de bir süredir mevcut yasal çerçevenin dışına çıkıldığını zaten herkes biliyor.
Cumhuriyet Savcıları da fiili duruma, yani yasaların dışında uygulamaya “sessiz” kaldığına göre devlet aygıtını oluşturan siyasi, yargısal ve bürokratik “elitler” rejim değişikliği konusunda şöyle yahut böyle fikir birliği içinde.
Önce şunun altını çizmek gerekir: Rejim değişiklikleri her zaman büyük bir krizle ortaya çıkar. Türkiye’de bir kriz zaten var. Ancak bu kriz daha da derinleşecek. Devlet kurmak, rejim değiştirmek gibi şeyler “ciddi olaylardır” bunların ortaya çıkaracağı harareti yaşamış bir jenerasyon Türkiye’de yok.
Yani hepimiz “acemisi olduğumuz” bir büyük depremin içinden geçeceğiz. Açık yazalım; bu durumlarda ya yeni rejim kurulur ya eskisi bunu püskürtür yahut büyük bir kaos çıkar. Şu an içinden geçtiğimiz sürecin nasıl biteceğini hep birlikte göreceğiz.
Ancak şu kadarını yazmak isterim: Rejim değişikliği konusunda toplumsal konsensüs sağlanmazsa ülkeler geri dönülmez biçimde yıkılabilir. Türkiye bir gün artık onarılmaz biçimde iflas etmiş bir devlet ve toplum haline gelir mi? Yani Türkiye bir gün Afganistan veya Irak gibi olur mu?
Önce şunu yazalım; Kürt sorunu bağlamında Türkiye artık onarılmaz bir eşiği geçti. Bundan sonra nasıl bir Türkiye olacaksa bu “kanayan yara” olarak devam edecek hatta artık Türkiye büyük ihtimalle “sakat kalacak”.
Rejim değişikliği tartışması Türk dış politikasını elbette etkilemektedir. Batıcı-Atatürkçü rejim gibi artık Batı ile ilişkilerin kurulmasına imkan olmayacaktır. Son tahlilde artık yeni ilke “pragmatizm” olacaktır. Yani içten bir Batıcılık söz konusu olmayacak; ama şartların zorladığı kadar Batıcılık takip edilecektir.
İslamcı bir rejimin içkin dinamiği hiç yorulmadan Müslüman dünyası ile yakınlaşmak olacaktır. Ancak bugünkü İslam dünyası büyük mezhep hatları ile bölündüğü için bu yeni dış politika Türkiye’yi ister istemez Sünni bir karaktere savuracaktır.
Dış politik açıdan merak edilen bir konu da rejim değişikliği denemesi sürecinde İslamcı olmadığı halde katkıda bulunan ulusalcı, milliyetçi, seküler elitlerin tavrı olacaktır.
Ulusalcılık, milliyetçilik acaba İslamcılık ile uzun vadeli bir “dış politik” ortaklık inşa edebilir mi? Batı karşıtlığı bir ortaklık olabilir. “Kürtlerle kavga” etmek de ikinci bir ortaklık olabilir. “Ermenilere karşı lobi yapmak” başka bir ortaklık olabilir. Ancak bunun gibi “negatif ortaklıkları” dışında bu grupların ortak olumlu değeri ne olur?
Daha ilginç olan şudur: “Cemaati” ve “Kürtleri” döverek tatmin olan kimi seküler ve milliyetçi veya ulusalcı aktörler, genel olarak bütün ülkenin İslamcı bir “kültür devrimine” doğru koştuğunu düşününce ne hissediyor?
Bütün siyasi varlığını bürokrasiden “cemaate yakın” 3-5 kişiyi tasfiye için uğraşan milliyetçi ve ulusalcılar, bütün Milli Eğitim sisteminin İslamcı bir çizgide yeniden yapılandırılmasına ne demekteler?
Bunun cevabını sanırım Cübbeli Ahmet Hoca’yı ilk defa bir resmi konutta konuşmaya davet edecek Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisi ile bulacağız. Kim bilir belki o zaman Cübbeli Ahmet Hoca ve Türk dış politikası üzerine köşe de yazarım.
Yazarlar
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluAKP’nin AB planı: Çözüm süreci, sermaye akışı için nasıl kullanılacak? 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2025
27.05.2025
24.03.2025
10.03.2025
23.02.2025
16.02.2025
27.01.2025
3.12.2024
19.11.2024
7.11.2024