Gökhan BACIK
Bir süredir Türkiye’de hükümetin faiz konusundaki tutumu tartışılıyor.
Küresel yatırımcılar da içinde olmak üzere ekonomiyle ilgili pek çok kişi, hükümetin faiz konusunda naif bir yaklaşım içinde olduğunu ve zamanla bunu düzelteceğini düşünüyor.
Halbuki, Türkiye’de ekonomi meselesine kafa yoranlar İslamcıların başta faiz olmak üzere ekonomik görüşlerini hafife alıyorlar.
Dahası, İslamcılığın Türkiye’de temsil ettiği dönüşümün laiklik, başörtüsü, içki yasağı gibi sosyal konularla sınırlı olduğuna dair bir yanılsama söz konusu. İslami hareketin radikal bir ekonomik dönüşümü de hedeflediği gözden kaçırılıyor.
İslami hareket doğal olarak Türkiye’yi kültürel, sosyal ve idare konularda dönüştürmek istediği gibi kendi ekonomik anlayışına göre de değiştirmek istiyor. Yani, İslamcılık Türkiye’nin ekonomik olarak da İslamileşmesini istiyor.
İşte bu ekonominin İslamileşmesi arzusunun en temel hedefi Türkiye’de faizin olmadığı, kredi sisteminin faizsiz çalıştığı bir düzen kurmaktır.
Çok tartışılmıyor olsa bile İslami hareketin başlangıçtan beri en çok arzuladığı hedeflerden birisi ekonomik düzenin İslamileşmesidir. Faiz konusunu da bu bağlamda tartışmadan siyasi aktörlerin yaptıklarını anlamanın imkanı yoktur.
Burada yanıltıcı faktörlerden birisi şudur: 1980lerden itibaren Kemalizm ile sürdürdüğü politik çatışmada İslami hareket, bir taktik olarak liberalizmi benimsemiştir. Liberal politikalar, İslami harekete Kemalizm karşısında fırsat alanları sundu.
Ancak bu onların liberalizm ile uzun vadeli uyum içinde olacağı şeklinde bir illüzyon da doğurdu. Pek çok alanda olduğu gibi İslami hareket ve liberalizm arasındaki yakınlaşma taktik bir yakınlaşma idi. Nitekim, İslami hareket ipleri eline alınca diğer alanlarda olduğu gibi kendine özgü modelin savunuculuğunu yapacaktır.
Nitekim bugün işaretlere bakarsak, Erdoğan liderliğindeki İslami aktörler artık taktik ajandaların ötesinde İslami modelleri doğrudan savunmanın zamanının geldiğini düşünüyorlar.
Yani, İslamcılar “artık taktik yapmaya gerek yok dinimizin emrettiği ne ise onu yapabiliriz” şeklinde düşünüyorlar.
Dolayısıyla İslamcıların, faiz başta olmak üzere türlü ekonomik uygulamaları da hızla gündeme getirecekleri bir gerçektir.
Burada faiz konunu daha geniş bir çerçeveden anlayabiliriz: Türkiye’de hemen bütün İslami gruplar özgün bir İslami ekonomik düzen olduğu konusunda hemfikirdir. Buna göre hem kapitalizm/liberalizm hem komünizm/sosyalizm yanlış ve mücadele edilmesi gereken modellerdir.
İşte tam bu bağlamda Türkiye İslami hareketinin faiz konusunda radikal-popülist yorumu benimsediğini tespit etmek gerekiyor.
İslam’da faiz kötü bir şeydir. Ancak bu konuya nasıl yaklaşılacağı konusunda iki tarihsel gelenek vardır: Radikal-popülist görüşe göre faiz yasaklanmalıdır.
İkinci görüş olan ılımlı-elitist görüşe göre ise faiz kötüdür ancak bununla ekonomik gerçeklere göre mücadele edilmelidir. Bu görüş idari kararlarla faizi yasaklamanın ekonomik gerçeklere uygun olmadığını sonuçta bir işe yaramayacağını kabul eder.
Dikkat edilirse iki görüş arasında büyük bir fark var: Radikal-popülist görüş ekonomik gerçekler ne olursa olsun idari bir kararla dahi faizi yasaklamanın faydalı olacağını varsayar. Yani faizi yasaklamak kendiliğinden ekonomiye iyi gelecektir.
Türkiye’de radikal-popülist görüşün hakim olmasının nedeni İslami hareketin kurucu babaları Said Nursi, Fethullah Gülen, Mehmet Zahid Kotku, Süleyman Hilmi Tunahan gibi isimlerin ekonomik konularda – ve özellikle İslam ekonomik tarihi konularında – neredeyse hiç eğitim almamış olmalarıdır.
Bu kişiler popülist bir gözle İslam tarihini yorumlamış ve neredeyse Müslümanların her daim faizi yasakladıklarını ve böylece mutlu bir hayat sürdüklerini varsaymıştır.
Bu kişilerden beslenen Türkiye İslami hareketinde faiz zina, adam öldürmek, hırsızlık, uyuşturucu kullanmak gibi bir şeydir ve yasaklanması herhangi bir ekonomi-politik stratejiye ihtiyaç duyulmadan doğal olarak iyi sonuçlar verecektir.
Bazı örnekler verirsek: Faiz konusunu açıklarken Fethullah Gülen, Peygambere atfedilen ve faiz alıp vermenin insanın annesi ile zina etmesi gibi olduğu hadisini örnek verir. Nakşi Geleneğin önemli ismi Esad Coşan modern bazı hocaların faizi tartışmaya açtığını bu tip yaklaşımların “masal, efsane, yalan dolan” olduğunu belirtir. Bugün oldukça muteber olan Erenköy Cemaati’nin lideri Osman Nuri Topbaş’a göre ise “bir mümin fâizle iştigal ederse, ya malını veya imanını kaybeder”.
Halbuki, ılımlı-elitist görüş faizin algılanması konusunda enflasyon, farklı bölgeler arasındaki fiyatlandırma ayrışmaları gibi faktörlerin de dikkate alınması gerektiğini öne sürer. Bu görüş yine Osmanlı Devleti’ndeki para vakıfları gibi uygulamalara da dikkat çekerek İslami faiz görüşünün daha karmaşık ele alınması gerektiğini savunur.
Ilımlı-elitist görüş faizle mücadelenin doğru olduğunu ancak bunun ekonomide iyi kararlar vererek onun düşük tutulması şeklinde olmasını savunur. Bu görüş faizin yasaklanmadığı ama başarılı ekonomi-politik ajandalarla çok düşük olduğu Almanya gibi ülkelere benzetilebilir.
Bugün Türkiye’yi yöneten İslamcıların benimsediği görüş büyük ölçüde radikal-popülist yorumdur. Dolayısıyla bu yorumu benimseyen aktörlerin gerektiğinde idari güç kullanarak faizle mücadele edeceğini görmek gerekiyor.
Nitekim bunun en güçlü işaretlerini Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan vermiştir. Yakın zamanda yaptığı bir konuşmasını kısaca analiz etmekte fayda var.
Erdoğan faiz konusunda şunları demiştir:
“Enflasyonun anası da babası da faizdir. Bunu bilmeyenler bilsin. Bunun aksini yapmaya kalkanlar da kusura bakmasın karşılarında beni bulur. Ekonomide her kötülüğün anası faizdir.”
Erdoğan burada radikal-popülist söylemi özetlemektedir. Buna göre faiz her kötülüğün anasıdır yani bir patolojidir. Dolayısıyla faizi gerekirse devlet gücü kullanarak yasaklamak kendi başına olumlu sonuçlar doğuracaktır. Nitekim aynı konuşmasında bunun güçlü sinyallerini de vermiştir:
“Açık söylüyorum devletin bankaları da bu işin içindedir. Bu işi çözeceğiz. Er geç çözeceğiz. Bizim aldığımız eğitim budur. George'nun, Hans'ın ağzına bakarak hareket edemeyiz. Bütün adımlarımızı bunun üzerine yapıyoruz.”
Erdoğan “burada aldığımız eğitim” derken İslami sosyalleşmesinde öğrendiklerini kastediyor. Zaten hemen takip eden cümlede “George’un Hans’ın ağzına” bakmayız diyerek İslami mahallede çok bilinen bir metaforu harekete geçiriyor: İslami ekonomi özgündür Batılıların liberal teorilerine benzemez.
Yazarlar
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluAKP’nin AB planı: Çözüm süreci, sermaye akışı için nasıl kullanılacak? 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2025
27.05.2025
24.03.2025
10.03.2025
23.02.2025
16.02.2025
27.01.2025
3.12.2024
19.11.2024
7.11.2024