Halil BERKTAY
İçimde bir sıkıntı. Herşey nafile. Olmadı. Gene bir yarı-karanlık çöktü ülkenin üstüne.
Nereye baksan bir zulüm, körlük, yalan, ahmaklık kervanı.
KCK’ya zerrece sempatim yok. Aşikâr ki bu, bir sivil siyaset örgütü filan değil. Tersine, bir silâh ve şiddet örgütü olarak PKK’nın, sivil siyaseti yüzde yüz hegemonyası altında tutma aracı. En tepesinde Murat Karayılan, yüksek kurullarında diğer gerilla komutanları varsa, başka ne olabilir ? BDP’yi bu kadar ipotek altına almak; iki kerteyi, “dağ” ile “ova”yı, legalite ve illegaliteyi bu kadar birbirine karıştırmak da, aynı çabanın yüzüne gözüne bulaştırılmış bir yan sonucu.
Madalyonun diğer yüzünde, hükümetin KCK diye habire genişleyen bir tutuklama dalgasına girişmesinin anlamı ne ? AKP barış istiyor mu, istemiyor mu ? İstiyorsa, nerede duracağını da bilmek zorunda. Siyasette, fırsatı yakalamışken illâ vurmamak da var. Bu da bir iz’an, insaf ve basiret meselesi. BDP’yi mümkün olduğu kadar ezelim, sıkıştıralım ki hizaya gelsinler –yok, bu olacak şey değil. Bir hesaba göre, 2009 Mart’ından bu yana KCK diye neredeyse 8000 kişi gözaltına alınmış; bunlardan yaklaşık 4000’i de tutuklanmış. İş silâh ve şiddetle, evet, hiç ama hiç ilgisi olamayacak, olduğuna asla inanamayacağım insanlara uzanıyor. Büşra Ersanlı, Ragıp ve Deniz Zarakolu, (amca kızım) Ayşe Berktay. Tanıdığım için böyle konuşabiliyorum. Polis de tersten, bütün yanlış ve doğrularıyla radikal Kürt milliyetçi hareketine sivil siyaset şansı bırakmamaya; BDP’yi KCK ve PKK’ya hediye etmeye kararlı gözüküyor.
Bu, yüzeyde, ortalıktaki kutuplaşma. Bir de açıkça yazılmayanlar var, çok daha uçlarda gezinen. Felâketin daha net göstergeleri.
Tesadüfen bir e-mail geçti elime. Konu satırında “bakmayın ama bilin” yazıyor.
Baktım, tabii; bakmadan bilmek mümkün mü ? Fırat News Agency’nin bir haberi. Malatya morgundaki gerilla cesetlerine dair. PKK, kimyasal silâh ve napalm kullanıldığını iddia ediyor. Komutanlarından biri “yakıcı gazlar, boğucu gazlar, her şeyi kullanıyor, savaş suçu işliyor, insanlık suçu işliyorlar” diye (doğrusu biraz mekanik bir şekilde) anlatıyor.
Ölüler her halükârda dehşet verici. Tuhaf bir şekilde morarıp kararmış, öyle katılaşmış, çırılçıplak bedenler. Cildin orasında burasında garip lekeler, belki yanık izleri. Vietnam savaşı yıllarından, napalm yanığını az buçuk bildiğimi sanıyorum. Pek ona benzemiyor. Ama kurşun yaraları gibi de değil. Birinin boğazından apış arasına kadar bir dikiş izi uzanıyor. Dikilmişse, önce kesilip açılmış olmalı.
Bakıyor ve düşünüyorum. Cesetler bitiyor; ölen gerillaların PKK bayrağı önünde çekilmiş fotoğrafları geçmeye başlıyor ekrandan. Kızlı erkekli, gencecik insanlar. Çoğu ciddî, kimi gülmüş kameraya. Hiçbirinin kötülük yok yüzünde –ama 20’sindeki hangi askerin yüzünde kötülük var ki ? Sayıyorum; toplam 31 kişi. Öyle sessiz, seyrediyorum. Ağlamak geliyor içimden. “Eee, n’apalım, savaş bu” demenin ucuzluğunu sessizce lânetliyorum. “Haklı savaş”ı savunmak uğruna böyle şeyler yazanlar, kime ne koz verdiklerinin farkında mı acaba ?
En altta okuyucu yorumları yer alıyor. Tüylerim ürperiyor bazılarına bakınca. Türk ve Kürt milliyetçilerinin birbirine beslediği nefretin ne kadar benzeştiğini; öldürmek ile s..mek arasında nasıl bir paralellik ve içiçelik kurduklarını bu yılın başlarında yazmıştım (Sokak ırkçılığı 5 Şubat; “Anti-Kürt”10 Şubat; “Anti-TC” 12 Şubat; Pislik ve kutsallık 17 Şubat 2011). Haydi diyelim ki bunlar çok özel bazı sitelerden alınmaydı. Ya aşağıdakiler ? İsim ve rümuzları silerek, imlâyı ise biraz düzelterek aktarıyorum.
Örnek 1. Ben birkaç görüntüden sonra söyleyecek tek bir kelime bulamadım ama şunu teredütsüz söylemek lazım; TAK, TAK, TAK göreve; bunun intikamı alınmalı.
Örnek 2. Bunu yapanların allah belalarını versin, aynısı onların başına gelsin.
Örnek 3. Bedduayla olmaz; artık eylem zamanı; ya özgür bir yaşam ya da yaşamamak ve yaşatmamak; başka yolu kalmamıştır.
Örnek 4. Bu dünya misafirhane, bugün bana yarın sana, sakın unutma. Ne mutlu Kürdüm diyene.
Örnek 5. Bunların intikamı çok acı olacak.
Örnek 6. Eğer bir gün bir Kürt genci İstanbul’un bir caddesinde 10 kilo bomba patlatıp 50 kişiyi götürürse, o zaman AKP de görsün, orospu çocukları, hepsini diri diri yakacan, Erdoğan’ı Kaddafi gibi çomaklayıp sonra da kafasını beynini dağıtacan.
Bu mu “Kürt özgürlük hareketi” ? Memnun musunuz, şahinler ? Memnun musunuz Murat Karayılan ? Memnun musunuz, milliyetçiliğin bu varyantı ile arasına mesafe koymayanlar ? İşte savaşın şimdiden sonuçları. Adam gibi alın taşıyın, ahlâkî, vicdanî sorumluluğunu.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURPKK neden Schrödinger'in kedisine benzedi? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞALTINA, DÖVİZE BAK GÖR HALİNİ… 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNPKK’nin çekilme hamlesi ne anlama geliyor? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRBatı’nın krizi, küresel düzenin çözülüşü: Türkiye için dönüm noktası üzerine senaryolar ne? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBöyle giderse bu tren bu tünelden çıkmaz 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolSarkozy hapiste 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’de milliyetçiliğin reformu meselesi 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkumuş hainler ülkeden kaçıyor! 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENVe casusluk hikâyesi 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANNereye doğru gidiyoruz? 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçYoğurtsuz, tereyağsız ve tavuk etiyle iskender kebap olur mu? Olur ama… 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçayİstikrarsızlık üreten istikrar programı 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarışın Halklaşması ve Demokratik Toplum Sürecine Çağrı... 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇete savaşı mı? 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünAsker göndermek ya da göndermemek… 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMuhalefetin gerçeklikle bağı koparsa… 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (2) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKronik siyaset bunalımı… 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan‘Büyük iddialar, büyük kanıtlar gerektirir’ 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Türk soylu yabancı” mı, “herkes Türktür mü (vatandaş?) daha doğru? 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTGöbeklitepe… Urfa İzlenimleri – 2 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yerli ve demokratik çözümün yol haritasını hazırlamalı 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir toplum geleceğe nasıl hazırlanır? 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDem Parti’ye çullanmanın hafifliği 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNMadencilik yasasının gölgesinde hasat: Çatalağaç zeytin taşınamaz 21.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTürkiye’nin dilleri, İslam’ın lehçeleri, Allah’ın ayetleri 20.10.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024