Hakan TAHMAZ
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, birkaç toplantının ardından önümüzdeki ay içinde TBMM’ye sunacağı raporla görevini tamamlamış olacak. Bu doğrultuda TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Meclis’te grubu bulunan partilerden rapor taslağı önerilerini hazırlamalarını istedi.
Bilindiği gibi Komisyon, TBMM tarafından tanımlanmış bir görev ve amaçla kurulmadı. Komisyonun adı, amacı, görevi, çalışma usulü ve süresi Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş tarafından, komisyona katılan partilerin rızası alınarak belirlendi. Komisyonun amaç ve görev tanımını buraya bırakıyorum.
Komisyonun, bu amaç ve görevle uyumlu bir çalışma yürütüp yürütmediği, Komisyon adına hazırlanarak TBMM’ye sunulacak raporla ortaya çıkacaktır.
Komisyon, 5 Temmuz 2025’teki ilk toplantısından bugüne kadar 130’dan fazla sivil toplum temsilcisi ve uzmanı dinledi. Türkiye, (2013-2015 çözüm süreci sonrasında) 10 yıl aradan sonra çok farklı anlatıları bir kez daha aynı anda, bir arada dinleme fırsatı yakaladı.
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ve Komisyon’un her bir üyesi, tarihi bir sorumlulukla karşı karşıyadır. Komisyon adına TBMM’ye sunulacak rapor, bu sorumluluğun belgesi olacaktır.
Bu belge; Kürt silahlı ve silahsız siyasal çatışmasını sona erdirecek, Kürt sorununun demokratik çözümünü ve farklı dillere, etnisitelere, kültürlere ve inançlara sahip bireylerin ve toplulukların eşit, demokratik bir biçimde bir arada yaşamalarını anayasal, yasal ve hukuksal güvence altına alacak negatif ve pozitif barış sürecinin yol haritasının tüm köşe taşlarını kapsamalıdır.
Hazırlanacak rapor, çözümün ve barışın demokratik siyasal iradenin şekillenmesine hizmet edecek tarihsel bir belge olmalıdır. Tarih, buna cesaret edenleri yazacaktır. Türkiye’nin buna mutlak ihtiyacı vardır — idari maslahata değil, demokratik cesarete.
Bu hedefe ulaşmak, mevcut parlamenter siyasal denklemin dışına çıkmayı; son bir yıldır yürüyen yeni çözüm süreci ile geçmiş barış arayışlarından doğru dersler çıkarmayı gerektirir. Son bir yılda ülkemizde ve bölgede yaşananlar, soruna daha köklü ve derinlikli bir yaklaşımın artık zaruri hale geldiğini göstermektedir.
Bunun en tipik göstergelerinden biri, toplumsal meşruiyeti en güçlü ve toplumsal temsili oldukça geniş olan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu çalışmalarının, toplumda beklenen düzeyde bir barış heyecanı yaratamamış olmasıdır. Bu durumun kaynağı, farklı güvensizlikler ve belirsizliklerdir. Komisyon, yol haritası raporunda bu belirsizlikleri giderecek yasal ve idari önlemleri Meclis’e mutabakatla veya nitelikli çoğunlukla önermelidir.
Rapor, Komisyon’un kuruluş amacına uygun olarak, sürece özgü sonuç alıcı ve uygulanabilir yasal düzenlemeleri doğru biçimde tespit etmeli ve kanun teklifi taslaklarını içermelidir. Bununla birlikte iki önemli başlık mutlaka mümkün olduğu ölçüde detaylı biçimde yer almalıdır:
Birincisi, silah bırakan ve örgütü fesheden PKK mensuplarının demokratik toplumsal yaşama ve siyasal hayata katılımlarını güvence altına alacak düzenlemelerdir. Bu düzenlemeler, BM’nin geliştirdiği “Silahsızlanma, Terhis ve Yeniden Entegrasyon (DDR)” programlarına uygun olmalı; Terörle Mücadele Kanunu, Avrupa Konseyi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kriterleriyle uyumlu hale getirilmelidir.
Raporun öncelikle ele alması gereken konuların başında, siyasal ortamın normalleşmesi, siyasal gerilimin düşürülmesi ve olağanüstü koşulların sona erdirilmesi gelmektedir. İktidar ve muhalefete yönelik siyasi operasyonların durdurulması için yürütmeye ve idareye açık bir çağrı yapılmalıdır. Hukuka, anayasaya ve yasalara uygun bir toplumsal atmosferin sağlanması için Komisyon elini taşın altına koymalıdır.
Siyasi gerilim, kutuplaşma ve adalete güvensizlik, barış çalışmalarını zedeler. Evrensel hukuk ilkelerine uyum, toplumsal güveni tesis eder. Türkiye’de son aylarda siyasi partilere, yöneticilere ve belediye başkanlarına yönelik süreçler, farklı toplumsal kesimler arasındaki tarihsel güvensizliği daha da derinleştirmiştir. Bu durum artık göz ardı edilemez boyutlara ulaşmıştır.
Çerçeve Yasası Meclis’in Önceliği Olmalı
İkinci önemli başlık ise, silahlı çatışma sorununun kök nedenlerine ilişkin siyasal bir strateji formüle edilmesidir. Bu strateji, pozitif barış sürecinin yol haritasını; anayasal, yasal ve idari düzenlemeleri kapsayan detaylı bir plan olarak ortaya koymalı ve siyasal çözümün müzakere sürecine ilişkin yasal ve kurumsal yapı önerilerini içermelidir.
Bu kapsamda, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun kalıcı barış yolunda ilerlemeyi sağlayacak biçimde yeniden yapılandırılması, adının değiştirilmesi dâhil kurumsal bir yapıya TBMM kararıyla dönüştürülmesi ve bir “Barış Çerçeve Yasası” çıkarılması Meclis’in öncelikli görevi olmalıdır.
Bir yıllık süreç göstermiştir ki tek bir komisyon, çözüm sürecini tek başına yürütemez. Dünyadaki pek çok çatışma çözümü örneği, başarının kullanılan araçların çeşitliliğine bağlı olduğunu göstermektedir. Sürecin başarısı için farklı uzmanlık alanlarında alt komisyonlar ve çalışma grupları kurulmalı; sivil toplumun, akademinin ve uzmanların katkılarıyla koordinasyon sağlanmalıdır.
Bütün bunları başarabilecek kadar yerli tecrübeye ve birikime sahibiz. Komisyona yapılan sunumların yanı sıra, 2013–2015 Çözüm Süreci Akil İnsanlar Heyeti raporları ve TBMM Araştırma Komisyonu raporu, bu çalışma için bulunmaz kaynaklardır.
Yeni dönemde çalışmalara taban örgütlerine, illere, bölgelere ve üniversite gibi özel alanlara taşınmalı. Günlerle, aylarla sınırlı bir programla değil yıllara kapsayan bir programla barışın toplumsallaşmasına ve demokratik, eşit birarada yaşamın toplumsal rızasını güçlendiren çalışmalar yapılmalıdır.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un 15 Ekim 2025 tarihli Komisyon’un 15. toplantısının kapanış konuşmasında dile getirdiği:
“Sizi temin ederim ki burada konuşulan hiçbir söz zayi olmamış, burada teklif edilen hiçbir konu gündemin dışına itilmemiştir. Titizlikle bunların hepsi gözden geçirilecek ve en sonunda komisyonumuzun hazırlayacağı raporda faydalanılacaktır.” sözleri barış isteyen herkes için bir taahhüt olarak görülmeli; tüm bu çabalar için bir dayanak olarak değerlendirilmelidir.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTBir Urfa ziyareti, bir dostluk hikayesi 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir toplum geleceğe nasıl hazırlanır? 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Türk soylu yabancı” mı, “herkes Türktür mü (vatandaş?) daha doğru? 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUYeni dünya, yeni Türkiye 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yerli ve demokratik çözümün yol haritasını hazırlamalı 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDem Parti’ye çullanmanın hafifliği 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciMerkez faiz indiremez… Neden? 22.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünUyumlu mu, uyumsuz mu? 22.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’de Kalıcı Barış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Açık Mektup... 22.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAYM ve Yargıtay ne diyor? 22.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKıbrıs’tan Türkiye’ye mesaj 21.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNMadencilik yasasının gölgesinde hasat: Çatalağaç zeytin taşınamaz 21.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUKıbrıs’ta kim kaybetti, kazanan kim? 21.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’a “umut hakkı” neden tanınmalı? 21.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNeşe’nin kapsayıcılık sorunu… 21.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAdalet yoksa devlette çürüme kaçınılmazdır 20.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTIKANMA VE TAHAMÜLSÜZLÜK… 20.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze’nin Z raporu: Daha yazılmadı! 20.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAraştırmalar ne diyor; toplum güçlü bir lider mi arıyor, yoksa adil bir kahraman mı? 20.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTürkiye’nin dilleri, İslam’ın lehçeleri, Allah’ın ayetleri 20.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluHapiste yedi ay sonra İmamoğlu… 20.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRMilyonlarca dolarlık LPG filosu ve otel zinciriyle Paramount operasyonunun en dikkat çekeni: Şaban K 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERFransa’yı krizden kurtaran emeklilik hakları 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKültürel hegemonya: “Hay Bin Yakzan” bize ne söyler? 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTekstilde kriz: Küresel ekonomide sınıf atlamanın mı, sınıfta kalmanın mı habercisi? 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan2026’da enflasyon yüzde 30’un altına inerse başarı olur! 18.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞTrump’ın meşruiyeti var mı ki! 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIREkonominin düzelmesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bağlı… 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Bora“Çetin Ceviz Çıkan Ankara Ahalisi” 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuksuz Türkiye inadı ve af… 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÇifte hukukta son perde: Ünsal Ban nasıl kaçtı? 16.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasGazze’yi şimdi güzel günler mi bekliyor? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalMüslüman düşmanı Hegseth ve ‘İslami rejimler’in suç ortaklığı 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySanayi verileri alarm veriyor: Almanya serbest düşüşte 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin ikinci ve belki de “final” sezonu 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat Sevinç'Belirsizlik' kullanışlı bir idare yöntemidir, yurttaşı iki dudak arasına hapseder! 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRDEMOKRATİK TOPLUM VE "YILIŞIK" FOTOĞRAF 4.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.10.2025
14.10.2025
10.10.2025
8.10.2025
30.09.2025
23.09.2025
20.09.2025
9.09.2025
5.09.2025
3.09.2025