Mehmet ALTAN
Derin teknolojik değişimler ve o değişimlerin sosyal yaşamdaki etkileri, peşinden faşizmi de sürüklemiş. Örneğin, Henry Ford'un öncülüğünü yaptığı, üretim bandının uygulamaya konmasını içeren ve Fordizm olarak anılan üretim sistemi…
1920'li yılların başında uygulamaya konan yöntem, bilindiği gibi vasıfsız işçilerin bir üretim bandı oluşturduğu, kitle üretimi ve kitle tüketimi üzerine kurulu bir sistemdi.
Her bir işçi, üretim bandında çok küçük ve vasıfsız bir işle görevlendirilmişti, bütünün ne olduğu konusunda bilgisizdi.
Fordizm, kapitalist endüstrileşmenin radikal adımıydı…
Teknolojideki değişim, yaşamı ve yerleşik değerleri de derinden değiştirince, buna uyamayan yorgun ve çaresiz kitleleri, hamasi bir propagandayı çözüm gibi sunan faşizmin tuzağına düşürebildi…
***
Bugün durum ne?
İnternet 2000’li yılların başından hatta 90’ların sonundan beri yaygın olarak kullanılıyor.
2010’lu yıllar ise sosyal medyanın hayata derinlemesine nüfuz ettiği dönem oldu. Bu dönem Web2.0 olarak adlandırılıyor. Adeta habersiz geçti…
Ancak…
“Milyonlarca insanın kullandığı en temel uygulamaların tek kontrolünün bu tekel firmalarda olması, verilerimizin sürekli olarak bilmediğimiz organizasyonların ellerinde dolaşması ve bu konularda kullanıcı olarak bir söz hakkımızın olmayışı ise bizi bir diğer internet arayışına götürdü: Web3”
***
Bugünlerde Web3 gündemde.
Web3 ne?
“Web3 kavramının temelinde merkeziyetsizlik veya merkezi olmama kavramı yatar.
Genel olarak baktığımızda Web3: Üzerinde yapılan tüm işlemlerin herkes tarafından doğrulanabilir olduğu, merkeziyetsiz, kendi kendini yöneten, manipüle edilemez, dağıtık ve kontrolü tek bir kurumda olamayan interneti ifade eder.”
Merkeziyetsiz bir kuantum teknolojisi, atomize bir toplumun da ateşini yaktı…
***
Atomizasyon, sıvı ve gazların bir basınç altında mikron boyutunda küçük zerreciklere ayrılması işlemidir.
Hayattan korkmayan, güvence arama ihtiyacı içinde olmayan bireyleri doğuracak bir teknolojik atılım, henüz yeterli yetkinliğe ulaşamamış geniş kitleler için belirsizlik, güvencesizlik doğurdu.
Dijital çağın çok aşamasındaki gelişmelerle yerleşen “güvencesizlik ve güvencesizleşme” eski toplumsal yapıları parçalamış, sosyal sınıfları farklılaştırmıştı. Sanayi döneminin yerleşik kalıpları buharlaştı.
Yaşamı kontratsız, güvencesiz, belirsiz ortamda sürdürmek zorunda olan, teknolojik nimetlerden yararlanamayan yeni yığınsal sosyal kesime de “prekarya” dendi…
Bu dönemin yeni sosyal sınıfı “prekarya” oldu.
“İstikrarsızlık, belirsizlik, hayat üzerinde kontrol kuramama ve tabir-i caizse sürekli bir uçurumda olma hâli prekaryanın tanımını oluşturdu.
Prekaryanın kurduğu tüm toplumsal ilişkiler -ailesiyle, arkadaşlarıyla, iş yeriyle, siyasetle- güvencesizlik temelinde yükseldi… Prekarya güvencesizlik ve belirsizlik içinde doğdu, onunla yoğruldu.”
Güvencesizlik de neredeyse yeni yaşamın rengi haline geldi
***
“Etrafımızdaki her şey hızla değişirken emeğin aynı kalması mümkün mü?
'Orak ve çekiç'in yerinde artık POS cihazları ve bilgisayarlar var.
1 Mayıs afişlerinin vazgeçilmezi olan demir döven işçiler ve başı baretli, yüzü isli madencilerden çok daha fazla sayıda emekçi alışveriş merkezlerinde, hastanelerde, bankalarda, okullarda, otellerde ter döküyor.
Mesela kayıtlı motorlu kurye veya çağrı merkezi personeli sayısı Türkiye'nin en büyük sanayi grubu olan Koç Topluluğu'nun toplam çalışanı kadar.”
***
Sosyal ve toplumsal güvencelerin parçalanması, ağır bir yoksullaşmayı ve çaresizliği de beraberinde getirdi.
Öfkeyi de çoğalttı.
“Kayıtlı işsiz sayımız neredeyse 4 milyon kişi.
İş bulmaktan ümidini kesenleri eklersek bu sayı iki katına çıkıyor.
Üstelik her sene 1 milyon arkadaşımız çalışma çağına giriyor.
'Ne okulda ne evde' gençlerimizin sayısı 6 milyona yaklaştı (18-29 yaş arasındaki üç gençten biri).
O kadar ki, artık 'ev genci' diye bir tabirimiz var.
Çalışma çağındaki on kadından ancak üçü iş hayatında.
Yani, çalışmayan kadın nüfusumuz Yunanistan'ın iki katı kadar: 24 milyon!”
***
Pandemi dönemi, topluma prekaryalaşmanın önemini ve niteliğini moto- kuryeler üzerinden gösterdi.
Atomize hale gelen bu emekçi kesim olmasa toplumsal yapı neredeyse kendini idame ettiremeyecekti.
Yok sayılan ve sefalete mahkûm edilen yığınların yaşamı taşıdığı, toplumun bilincine yansıdı.
***
Teknolojik merkeziyetsizlik, toplumsal yapıda güvencesizlik doğurunca, kurdun dumanlı havayı sevmesi gibi “devlet, ulus, otorite, düzen, disiplin” nidalarıyla faşizm yeniden sahneye girdi. Otoriter devlet anlayışı üzerine kurulu aşırı milliyetçi ideoloji iştahla dansa başladı…
***
Faşizm, otorite ve bu otoriteye itaat ile nitelenen bir sosyal organizasyon biçimi sunar.
Bireysel özgürlük karşıtıdır ve mutlak itaate dayanır.
Liberal demokrasi tek hedef haline gelir.
***
Faşizmin ekmeğine yağ süren yeni bir gelişmenin de altını çizmek gerekir…
“Sermayenin kârı maksimize etmek adına göç ile gelenleri ucuz emek işgücü olarak kullandığı bu ortamda, alt sınıfların kendiliğinden öfkesi hızlı bir şekilde göç ile gelen gruplara yönelir.
Göç hareketlerinin klasik faşizm dönemine göre çok daha yoğun olduğu günümüzde ise bu durum sermaye için kârı maksimize edebilecekleri bir alan yaratırken; emek ile sermaye arasında etnik bir hale bürünmüş bu çelişki neofaşistler için kendi ideolojik söylemlerini kuracakları bir alan olarak karşımıza çıkar.”
***
Devleti kutsayan, insanı ve bireyi dışlayan baskıcı süreç hem ivmesini artırıyor, hem de son günlerde sığınmacılar üzerinden topluma yayılıyor.
Ne olduğunu, nereye gittiğimizi ya da nereye sürüklendiğimizi hep birlikte anlamaya çalışıyoruz.
Sorulara cevap ararken, birilerinin “Web3 Faşizmini” kalıcı hale getirmeyi denemek istediğini de gözden ırak etmemek lazım.
Yazarlar
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘AK Parti+MHP+DEM’ yetmedi, muhalefet de cepheye çağrılıyor 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluErdoğan, bir anda neden sürecin önüne geçti? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHükümet harcadıkça ülkenin refahı azalıyor 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENTürk – Kürt – Arap söylemi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Türkiyeli değil, Türk!” 11.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.07.2025
26.06.2025
20.06.2025
15.06.2025
29.05.2025
23.05.2025
10.05.2025
25.04.2025
4.04.2025
20.03.2025