Mehmet ALTAN
Cuma gününü cumartesine bağlayan gece, bizim için alevli gündem maddesi Türkiye’nin Suriye’ye yönelik askeri müdahalesiydi.
Sınırlarımızdan elini kolunu sallayarak rahatça ülkeye girebilen, Kayseri’den Ankara’ya bomba yüklü araçlarla seyahat edebilen terörü “kaynağında kurutmak” için yapıldığı söylenen harekatın ve CENTCOM’un atıp sonra da sildiği twitin peşinde saatler akıp gitti.
Ülkenin temel sorunlarını çözemeyen ve benzeri şeyleri kırk yıldır yaşayan siyaset kurumunun kurbanları olarak geceyi sonlandırdık.
Xxxxx
Cumartesi sabahı ise bu kez başka bir tabloya uyandık…
Hamas, bölgeyi hoyratlığıyla zehirleyen İsrail’e karşı topyekûn bir saldırı başlatmıştı.
Beklenmedik ve şaşırtıcı “Aksa Tufanı” saldırısı, masum sivilleri de hedef alarak dünyanın vicdanını da sarstı. Masum insanların hafızalara kazınan dehşet verici görüntüleriyle gün başladı.
Hukuk düzenini zehirleme peşinde gemi azıya aldığı için, taviz vermeyen azimli bir muhalefet tarafından çembere alınmış olan İsrail Başbakanı Netanyahu, Hamas’a savaş ilan ederek iç siyasette daha rahat bir nefes alacak gibi…
Tabii onun alacağı “nefes”in bedelini bir daha nefes alamayacak olan binlerce insan ödeyecek.
xxxxxx
Dünya depremli bir coğrafyaya döndü.
Rusya'dan Ukranya'ya...
Trump’ın başkanlık kovaladığı Amerika’dan Kafkaslar’a kadar sallanıp duruyoruz… Her yerde bölgesel savaşlar mantar gibi bitiyor.
Çatışma, kan ve gözyaşı sahneden inmez oldu.
Hala temiz suya ulaşamayan bir milyar insan var…
Küresel gelir dağılımındaki adaletsizlik ise vicdanların iptal edilmiş olduğunu söylüyor.
Xxxxx
Dünyanın bu hale gelmesinde siyasetin ve siyasetçinin payı nedir?
Örneğin Hamas bir siyasi parti… Siyaseti, Gazze halkına mutluluk getirebilecek mi? Yoksa İsrail’e yönelik haklı bir öfke patlamasını kendi siyasal ikbali için manipüle mi etti?
Ya Netanyahu?
Onun sertlik politikası İsrail’in mutluluğunu mu artıracak? İsrailliler daha mutlu mu olacak yoksa bitmeyen bir savaşın gölgesi altında mı yaşayacak?
xxxxx
Kökenine bakılırsa siyaset “atların idaresi” anlamına geliyor… Zamanla seyislikten, at idaresinden devlet işlerini düzenleme ve yürütme manasına evrilmiş.
Güya bir anlama siyaset ve siyasetçiler toplumların seyisi…
Dünyanın durumuna bakınca seyisin ıskartaya çıktığına, sorunları çözemediğine, dünyayı gittikçe yaşanamaz bir cehenneme çevirdiğine şahit olmaya başladık.
Xxxx
Herhalde bu kadar çok kötü yöneticinin bir arada dünya siyasetinin sahnesine çıktığı bir dönem fazla değildir.
Seçim kazanmayı becerebilen ama devletlerini yönetemeyen, halkına mutluluk getiremeyen bir siyasetçi kalabalığı var şu anda dünyada.
Bu tür insanların sayısının bu kadar çok artması, toplumların taleplerinin de bu yönde olduğunu söylüyor.
Üretim biçimlerinin değişmesi dünyada yeni gelişmelerden korkan bir kalabalık yarattı… Nerdeyse her ülkede var bu insanlar… Galiba korkularını bir öfkenin arkasına saklamaya çalışıyorlar, bu öfkeyi sahiplenen, bağırıp çağıran, savaşan insanları yönetici olarak seçiyorlar.
Korkularının çaresini mutlulukta, refahta değil, öfkede arıyorlar.
Xxxxxx
Öfke ve korku dolu bu çağda bölgesel şavaşlar, teknolojik çağ yangını nedeniyle boy atan paylaşım kavgaları aynı zamanda.
Belki de insanlık öncekiler gibi dünya savaşı yaşamadan, ulus devletlerin aralarındaki paylaşım kavgalarının şahidi oluyor… Paylaşımı “barışta” aramayan, savaştan nasiplenen siyasetçiler de bu kavgaları kızıştırıyor.
Onun için dünya alt üst… Onun için her sabah büyük bir ıstırapla uyanıyoruz.
Sanayi Devrimi de böyle bir dünyaya şahit olmuştu.
Ancak daha sonrası bir ferahlık yarattı… Dilerim 21. yüzyıl çalkantısı da siyaset başta olmak üzere tüm kurumlarını yineleyerek hızlıca biter ve bereketini de sunar.
xxxxxxx
Siyasetin denetimindeki yeryüzü enseyi cidden karartmakta… Allahtan insanlığın sağlıklı uzun yürüyüşünü sağlayan bilim var.
İnsanlığın evren üzerindeki hakimiyetinin hangi düzeye geldiğini anlatan bilim dalı da bence fizik.
Her yıl fizik Nobellerine dikkat kesilmek, bir anlamda insanlığın evren üzerindeki bilgi birikiminin geldiği noktayı anlamaya yarıyor..
2023 Nobel Fizik Ödülü, maddedeki elektron dinamikleriyle ilgili çalışmalarından dolayı bilim insanları Pierre Agostini, Ferenc Krausz ve Anne L'Huillier'e verildi.
Pierre Agostini ABD'deki Ohio State Üniversitesi, Ferenc Krausz Almanya'daki Max Planck Enstitüsü, Anne L'Hullier ise İsveç Lund Üniversitesi’nden.
Siyasetin beleşçiliğinden pay kapma peşindeki hoyrat düzeysizlik Nobelleri konuşmaz tabii.
“Maddenin elektron dinamikleri” tanımlamasını da merak etmez.
xxxxx
Nobel alan fizikçiler, “en kısa anı” yakalayan ve elektronların dünyasına bir pencere açan ışık deneyleri için ödüle layık görüldü.
En kısa an ne?
Saniyenin bir kentilyonda biri… Kentilyon, bin katrilyona eşit ve19 haneli.
En kısa ana “attosaniye” deniyor.
Bir “attosaniye”lik ışık darbeleri üreten deneysel yöntemlerin mucidi altın beyinli fizikçiler…
Xxxxxx
Elektronların hareket ettiği veya enerji değiştirdiği süreçleri ölçmek için kullanılabilecek kısa ışık darbeleri yaratmanın bir yolunu keşfedenler de, dünyayı kanlı bir çöplüğe döndüren siyasetçiler de aynı çağda yaşayan insanlar.
İnsanlık kendi içinden nasıl böylesine birbirine benzemez canlılar çıkartabiliyor?
Bu şizofrenik bölünme nasıl oluyor?
Belki de bunu konuşmak lazım.
xxxxx
Yazıyı bitirdiğimde Orta-Doğu’daki duruma baktım…
Bir yandan HAMAS’ın dünkü saldırısındaki kan dondurucu sahneler yeniden ekranlarda dönüyordu…
Diğer yandan da Gazze’nin elektriğini ve suyunu sağlayan İsrail’in elektriği kestiği söyleniyordu.
Xxxx
Bilim, elektronların dünyasını inceleyecek aydınlık pencereler açsın…
Siyaset, insanları öldürüp, yaşayanları da elektriksiz bıraksın.
Bilimle siyasetten biri sonunda galip gelip Yirmibirinci Yüzyıl’a gerçek rengini verecek.
Ben elbette bilimin kazanmasından yanayım… Ama siyasetin kazanmasını isteyenlerin ne kadar kalabalık olduğunu da biliyorum.
Yazarlar
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘AK Parti+MHP+DEM’ yetmedi, muhalefet de cepheye çağrılıyor 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluErdoğan, bir anda neden sürecin önüne geçti? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHükümet harcadıkça ülkenin refahı azalıyor 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENTürk – Kürt – Arap söylemi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Türkiyeli değil, Türk!” 11.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.07.2025
26.06.2025
20.06.2025
15.06.2025
29.05.2025
23.05.2025
10.05.2025
25.04.2025
4.04.2025
20.03.2025