Mehmet ALTAN
Cumhuriyet’in 100. Yılında geldiğimiz noktayı, “Cumhuriyetin doğumundaki gerçekler” üzerinden çok özenli ve titiz bir çalışmaya konu eden Taha Akyol’un “Neden 29 Ekim?” adlı kitabını okuyunca bugünlere nerelerden geldiğimizi çok açık görüyorsunuz.
2007 yılına baktığımız geçen haftaki “Çürümenin tarihi” başlıklı yazımdaki bir bölümün tarihteki köklerine, Akyol’un dönemin gazetelerini de inceleyen, neredeyse dönemin bütün köşe yazarlarından da aktarımlar yapan kitabında yeniden rastladım.
Geçen haftaki bölüm şöyleydi:
“Askeri vesayetten sivil vesayete, ‘kışla parfümlü’ zihniyetten ‘camii parfümlü’ otoriter rejime geçildi.
Demokrasi, birbirlerine karşıtmış gibi görünen vesayet yanlıları tarafından hep dışlandığı için egemen güç değişti ama otoriterlik ve baskı artarak devam etti.
Hukuk ve anayasal düzen göstermelik olarak bile kalmadı.”
xxxxxxx
Cumhuriyetin başlangıcını anlatan Akyol’un kitabının en ilginç bölümlerinden birine birlikte bakalım.
“O zaman Türkiye, ‘Meclis hükümeti’ sistemiyle yönetiliyordu:
Cumhurbaşkanı yoktu. Meclis tarafından seçilen Meclis Reisi Mustafa Kemal Paşa devlet başkanı görevini yürütüyordu. …..
Tartışmaların odağındaki en önemli mesele Gazi'nin yetkileriydi:
Tam yetkili ve aynı zamanda hem Meclis’in hem partinin başkanı olan bir cumhurbaşkanı mı? Partiler üstü ve sembolik bir cumhurbaşkanı mı?
Cumhuriyet sürecindeki bu temel kutuplaşma, Milli Mücadele dönemindeki yetki çatışmasına kadar gidiyordu: Mustafa Kemal Paşa'ya üstün yetkiler mi verilmeliydi, sınırlı yetkiler mi?
xxxxxxx
Gazi ‘fevkalade yetkilere’ sahip yani ‘kuvvetler birliği’
gereği yasama, yürütme ve yargı (İstiklal Mahkemeleri)
yetkilerini elinde bulunduran bir Meclis fikrini savunmaya
devam etmektedir.
‘Meclis’in üstünde yüksek bir kuvvet yoktur. Bu teklifi
kabul etmek, bunun vazifesini tahdit etmek, Meclis'in kudret
ve kuvvetini aşağı çekmek ve milletimizin bize emanet
etmiş olduğu hakimiyet ve idareyi suiistimal etmek
demektir.’
Bu açıdan, Gazi'ye göre, yürütme yetkilerini Meclisçe seçilmiş bir bakanlar kuruluna vermek, Meclis'in sınırsız yetkili olması ilkesine aykırıydı. Mevcut hükümet şeklinin yerleşik hükümetlere benzemediği yolundaki eleştirilere Gazi şöyle cevap verdi:
‘Bizim hükümetimiz demokratik bir hükümet değildir, sosyalist bir hükümet değildir ve hakikaten kitaplarda mevcud olan hükümetlerin, mahiyet-i ilmiyesi itibariyle, hiçbirine benzemeyen bir hükümettir. Fakat hakimiyet-i milliyeyi; irade-i milliyeyi yegâne tecelli ettiren bir hükümettir, bu mahiyette bir hükümettir. İlm-i içtimai noktasından bizim hükümetimizi ifade etmek lazım gelirse; halk hükümeti deriz...
Ne yapalım ki demokrasiye benzemiyormuş, sosyalizme benzemiyormuş, hiçbir şeye benzemiyormuş.
Efendiler, biz benzememekle ve benzetmemekle iftihar etmeliyiz. Çünkü, biz bize benziyoruz, efendiler.’
xxxxxx
Nisan 1923'te Meclis oybirliğiyle seçim kararı alacaktır.
O zaman seçimler ‘iki dereceli’ idi: Genel oylamada ‘ikinci seçmen’ler seçiliyor, onlar da mebus listelerine oy veriyordu.
Gazi'nin tespit ettiği aday listeleriyle seçimlere gidilecek, muhalif İkinci Grup Meclis dışında kalacaktır. Seçimlerde muhalefet dağınık ve teşkilatsızdır, aday bile gösterememiştir. Yeni Meclis'te az sayıdaki muhalefet Gazi'nin milletvekili yaptığı isimlerden çıkacaktır.
xxxxxx
Nisan 1923'te Gazi'nin kurdurduğu Seçim Komitesi'nin İstasyon binasındaki ilk toplantısında Gazi, ‘Millet bana güvenoyu versin, mebusların seçimini bana bıraksın’ dediğinde Karabekir itiraz eder:
‘Milletin size itimat etmesi tabiidir. Fakat bu itimat onun haklarına sahip olmanızı icap ettirmez. Böyle bir seçime seçim denilmez ve bu tarzda toplanacak Meclis'e de Millet Meclisi denilmez.’
Gazi ısrar etmez, aday listelerini incelemeye geçerler. Karabekir, muhalif İkinci Grup'tan kimsenin aday gösterilmediğini, halbuki İstiklal Mücadelesine onların da ‘canla başla hizmet etmiş insanlar’ olduğunu söylediğinde Gazi'nin cevabı şöyledir:
‘Ben muhalif istemiyorum!’
xxxxxxx
Peki Cumhuriyet niye ilan edildi?
Neden 29 Ekim tarihi seçildi?
“25 Ekim'de, Halk Fırkası oylamada aday olarak Rauf ve Sabit Beyleri seçmişti...
26 Ekim'de Gazi, Başvekil Fethi Bey'i ve bakanları istifa ettirdi, planlı bir hükümet krizi çıkardı.
Herkes hükümet kriziyle meşgulken, 28 Ekim akşamı arkadaşlarını Çankaya'ya çağıran Gazi, yarın cumhuriyeti ilan edeceğini açıkladı.
Artık başvekili ve bakanları, ‘gizli muhalif hizbin’ etkili olabildiği Meclis seçmeyecek, reisicumhur atayacaktır. Ülkenin adı artık Türkiye Cumhuriyeti'dir.”
xxxxxxx
100 yılın sonunda neden hala “demokratik cumhuriyet” olamadık?
Bırakın demokratik cumhuriyeti, siyasal İslamcı otoriter bir rejime nasıl savrulduk?
Rejim inşasında basının rolü nedir?
Bütün bu soruların cevabı belgeleriyle Taha Akyol’un kitabında cevaplanmış.
xxxxxxx
“Muhalif istemeyen” bir noktadan yola çıkınca 100 yıl sonra “muhalif istemeyen” başka bir noktaya varıyorsunuz.
Ve bu yüzyıl boyunca “basın”, bu “muhalif istemeyen” zihniyetin destekçiliğini yapıyor.
“Basın tarihinin” biraz da “utanç tarihi” olmasının asıl nedeni de bu zaten.
Yazarlar
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘AK Parti+MHP+DEM’ yetmedi, muhalefet de cepheye çağrılıyor 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluErdoğan, bir anda neden sürecin önüne geçti? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHükümet harcadıkça ülkenin refahı azalıyor 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENTürk – Kürt – Arap söylemi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Türkiyeli değil, Türk!” 11.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.07.2025
26.06.2025
20.06.2025
15.06.2025
29.05.2025
23.05.2025
10.05.2025
25.04.2025
4.04.2025
20.03.2025