Mehmet ALTAN
Ramazan’ın son iftarlarından birini, aralarında muhafazakâr kesimin güçlü kalemlerinin de bulunduğu dostlarla birlikte yaptık...
Genelkurmay eski Başkanı Işık Koşaner’in ses kaydına sahip çıktığı akşamdı...
Dün de faili henüz anayasal suç işlemekten yargılanmamış olsa da suçun belgesi olan 27 Nisan Muhtırası’nın Genelkurmay web sitesinden kaldırıldığını öğrendik...
Ama iftar sohbetinde Koşaner’in açıklaması kadar, Deniz Feneri Davası’ndaki son gelişmeler de geniş yer tuttu.
Artık sohbetlerin konusu sadece askeri vesayetten ibaret değil, konuşmalar siyaseti de denetleyen, zaaf noktalarına dikkat çeken bir noktaya doğru hızla kayıyor...
İftar sırasında da bir kez daha gördüm ki çıkara dayalı bir gönüllü körlük nedeni olan siyasal partizanlık, vicdan sahibi gerçek muhafazakârları esir alamıyor, onlar vicdanlarının rehberliğinde anormal gelişmelerden anında tedirgin olmaya ve bunu seslendirmeye devam etmekteler...
Üstelik masadaki herkes şu anda dava sürecindeki kurumları da, kişileri de yakından tanımaktaydılar ve biran önce aklanarak özgürlüklerine kavuşmalarını diliyorlardı...
Ama diğer yandan da olup bitenin adil bir yargılamayla açıklığa kavuşmasını istiyorlar, sürecin baskı sonucu kapatılma ihtimaline de şiddetle karşı çıkıyorlardı...
Askeriye konusunda ısrarlı olanların Deniz Feneri Davası’na asla ve kata değinmedikleri, Deniz Feneri Davası’nın ısrarlı takipçisi olanların da askeriyedeki çürümüşlüğü görmezden geldiği şizofrenik bir kamplaşmanın mağduru olan Türkiye, bu hastalıklı iklimden galiba çıkabilecek diye düşünerek hem umutlandım, hem sevindim...
Çünkü Türkiye, kısaca adalet duygusu olarak nitelediğim vicdanını siyasal kamplaşmanın önüne koymadan içinde bulunduğu anormal ruh halinden kolayca çıkamaz...
Siyasal rant vicdanın önünde seyrettikçe de ilkeli ve tutarlı bir devlete ve topluma dönüşemez...
***
Biliyorsunuz, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, sanıkların şikâyeti üzerine Deniz Feneri ile ilgili soruşturmayı yürüten savcılar hakkında inceleme başlatmış ve iki müfettiş görevlendirmişti.
Benzeri davalarda pek görmediğimiz bir biçimde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da Deniz Feneri e.V. Derneği’nin soruşturmasını yürüten üç savcıyı apar topar görevden aldı...
Deniz Feneri soruşturmasında Atlas isimli firmadaki delillerin, şüpheliler tarafından unutularak yok edilmemesi sonucu savcıların eline geçtiği, soruşturmayı sürdüren savcıların önümüzdeki günlerde, şüphelilere ‘iş yerlerinde arama yapılacağı’ bilgisini veren üç kamu görevlisine yönelik operasyon yapmaya hazırlandığı için görevden alındıklarını söyleyen de var, yeni atananların eskiden bu davaya ilgisiz kaldıklarını iddia edenler de...
Ne olup bittiğini göreceğiz çünkü Deniz Feneri Davası, en azından benim iftar yaptığım etkili masa itibariyle, ‘muhafazakâr-laikçi’ çekişmesinin dışına çıkarak, siyasal kamplaşmanın değil, vicdanlı dindarların da projektörleri altına girmiş...
Bu çok sevindirici...
***
Bugün Bayram’ın ilk günü...
Yazıyı bitirirken, unutmadan, yukarıda sözünü ettiğim dost toplantısında Deniz Feneri Davası’nın zaten kolayca kapatılamayacağının, böyle bir yanlışın, aynı spordaki şike olaylarında UEFA kararında yaşandığı gibi, davanın her türlü sırrına vakıf olan Almanya’dan döneceğinin söylendiğini de belirteyim...
Neyse, tatlı yiyelim, tatlı konuşalım...
Herkesin şeker bayramını kutluyorum...
Yeter ki vicdanlar kararmasın...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Basın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…”
4.07.2025 - Basın Tarihi: Sahur Pilavı…
26.06.2025 - Basın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası”
20.06.2025 - Basın Tarihi: Ey Mübarek…
15.06.2025 - Basın Tarihi: Uçağı Kim, Neden Düşürdü?
29.05.2025 - Basın Tarihi: Konuşmadığımız Bir 19 Mayıs Daha Var…
23.05.2025 - Basın Tarihi: Fenerbahçe, Deniz Gezmiş, Yunanistan…
10.05.2025 - Basın Tarihi: “Batıda düello vardır, doğuda pusu”…
25.04.2025 - Ankara duymaz, U2 ve Bono duyar
4.04.2025 - “Yetmez Ama Evet” Referandumu…
20.03.2025
Yazarlar
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘AK Parti+MHP+DEM’ yetmedi, muhalefet de cepheye çağrılıyor 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluErdoğan, bir anda neden sürecin önüne geçti? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHükümet harcadıkça ülkenin refahı azalıyor 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENTürk – Kürt – Arap söylemi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Türkiyeli değil, Türk!” 11.07.2025 Tüm Yazıları
lucy
asagdaki iki yorumcuya aynen katiliyorum akepe osmanlicilik oynayacak diye milletin meshep savasini kiskirtip savasa katimanin bir alemi olmadigi gibi savasmak isteyende kendi gider savasir arkadas cok merak ediyorum tayyip beyin ogullari damadi veya herhangi bir akpartili vekilin oglu gidip savasacak mi acaba olan gariban vatandasa olacak oyleki tum savastamtamcilarinin tekrar dusunmesini oneririm ayrica suriyeni n buyuk bir kismi esadi tutuyor amerika ve israil ve onlarin destekcilerinin oy
veyselsaka
hilal hanım benim kafam karışık değil senin akp ile ilişkilerinden dolayı kafanın cok net bir şekilde akp yandaşlığınızı sizin vıcdanınıza merhamet duygularınız yoksunluğu sizi militan bir akp yandaşlığı yapmış oysaki iyi bir mumin merhametli bir hilal hanım ruhunu yüreğini iktidar yanlısı yazı yazmanız bölgede mezhep savaşlarını körükleyen jandarma alt emperyal güç olma anlayışının yanında olmanız sizi siz olmaktan cıkartıyor siz şu tarzınızla iktidar kalemşörluğunuz sizde merhamet viçdan bıra
veyselsaka
Hilal hanım suriyede esede onun yaptığı katliamları lanetlemek aynı zamanda tampon bölge dahil müdahaleye karşı cıkılamazmı onu anlamakta zorlandım ve ülkemiz iktidarı dün kardeşim dediği esede cekil diyen cadır kentler kuran dış güclerin taşaronluğu dahil jandarmalığı dahil her türlü girişimde bulunan suriyeye girmeyi göze alacak kadar gözü dönmüş bir hükümetin şu andaki ortadoğu surye iran irak politikalarını neye göre nasıl savunuyorsun burada sadece kürtler suriyede statü kazanmasın diye