Mehmet ALTAN
Sağlıklı ve normal bir ülkede yaşıyor olsak bugünkü yazımın konusu dünyanın da tek gündemi olan AB Zirvesi ve küresel kriz olurdu.
Türkiye açısından ise demokrasinin özü olan Bütçe Kanunu’nun görüşülmesi de AB Zirvesi kadar önemli; gel gör ki çok uzun zamandır ‘bizim vergiler nereye gidiyor’ sorusunun cevabını veren bütçe ile toplum alakadar değil...
Sanayi üretimindeki artış da bir analiz konusu olabilirdi; olmayan bir alım gücüyle hız kesmeyen iç talep patlamasına sevinmek mi gerekir, yoksa endişelenmek mi?
Ama dün Cumhurbaşkanı’nın veto ettiği Şike Yasası’nın alt komisyonda yeniden dirençle ele alınması sokağın tek gündemiydi.
Doğal olarak hiçbir şeyin arkasında durmadığı kadar şikeciliğin arkasında duran siyasetin de ahlak ve vicdan anlayışı bütün gün etrafta sorgulanıp durdu.
***
Bundan altı yedi ay kadar önce bugün kiminin sanık konumuna düştüğü için azimle itiraz ettiği 6222 sayılı sporda şiddeti ve şikeyi önleyen yasa öncesi şike, ‘dolandırıcılık’ suçu sayılıyordu ve cezası şimdi şikeci siyasetin değiştirmeye çalıştığı yasada öngörülen cezalardan da daha ağırdı.
Şimdi ise şikeci siyaset, veto edilen yasada ısrar ederek şikeciliği dolandırıcılık kapsamından çıkarıyor.
Ortaya çıkan iddianamede çok ağır bir şekilde suçlananların bizzat yasayı hazırladıkları bir ülkede belki bunu da garipsememek gerek...
***
Şikeci siyasetin bu yeni yasa ile ne yapmak istediğine daha yakından bakalım...
Eğer yasa, 24 Kasım’da geçtiği gibi yasalaşırsa, ağır ceza mahkemesi devre dışı kalacak, bu yasayla ilgili suçları işleyenler asliye ve sulh ceza mahkemelerinde yargılanacak.
Çünkü iki yıla kadar ve iki yıl dâhil hapis cezaları ve bunlara bağlı adli para cezaları ile bağımsız olarak hükmedilecek adli para cezalarına ve güvenlik tedbirlerine ilişkin hükümlerin uygulanması, sulh ceza mahkemelerinin görevi içinde.
Ağır ceza mahkemeleri ise beş yıl ve üstü ceza istenen davalara bakıyor...
***
Yasadaki değişiklik aynen kabul edilirse ağır ceza mahkemesi devre dışı kalacak dedim...
Böylece bu suça bakacak olan savcılık özel yetkili savcılık olmaktan çıkacak.
Davalar da özel yetkili mahkemelerde görülmeyecek.
Tabii durum böyle olunca...
Yeni çıkacak yasaya göre şu anda şike sanıklarının ağır ceza ve özel yetkili mahkemelerde yargılanamayacak olması nedeniyle, savcı Mehmet Berk dosyayı yeni bir savcıya aktaracak.
Hâlbuki Özel yetkili Savcı Mehmet Berk 3 Aralık’ta iddianamesini mahkemeye sunmuştu.
Bu durumda yeni bir iddianamenin hazırlanması sağlanacak.
Yeni görevlendirilecek savcının hazırlanan iddianameden faydalanması mutlaka söz konusu olacak.
Spordaki şike mafyasını ağır ceza ve organize suç kapsamından çıkararak dolaylı olarak kutsamak ve özendirmek şikeci siyasetin ahlak anlayışını göstermekte...
***
Bir de konunun vicdani yanı var...
2011 yılında Türkiye siyasetinin en yüce değer olarak kabul ettiği ve tüm varlığıyla ardında durduğu şikecilik söz konusu olunca, toplumsal vicdanın hatırladığı ‘baklava çalan çocuklar’ örneği siyasetin vicdan anlayışını da çok keskin bir şekilde sergilemekte...
1997 yılında baklava ile antepfıstığı çalan dört çocuk ağır ceza mahkemesinde yargılanmış ve dokuz yıl hapis cezasına mahkûm olmuştu.
Kimse onları kurtarmaya kalkışmadı.
Çünkü şike mafyasından değillerdi.
Çünkü illegal bahis oyunlarında şike yaparak trilyonlar götürmüyorlardı.
Çünkü kara para aklamıyorlardı.
Sadece kapıları kırıp, baklava ve fıstık çalacak kadar yoksul ve açlardı; onun için de siyasetin umuru olamadılar.
Hala da değiller...
***
Yazıyı bitirirken halkın tepkisini yansıtan binlerce mail almaya devam ettiğimi de söyleyeyim...
Avukat Metin Er’in gönderdiği mesaj, halkın şikeci siyasete gösterdiği ortak duygu ve düşünceyi yansıtması açısından çok anlamlı:
“Meclis şike yaptı.
Siyasetin güvenilirliği bitti. Kimse artık beni siyasetin doğruluğuna inandıramaz. Demek ki her şeyin bir fiyatı varmış. Artık oy kullanmayacağım...”
***
Dilerim, dünkü açıklamaları ışığında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ahlak ve vicdan adına direnmeye devam eder.
Yazarlar
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘AK Parti+MHP+DEM’ yetmedi, muhalefet de cepheye çağrılıyor 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluErdoğan, bir anda neden sürecin önüne geçti? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHükümet harcadıkça ülkenin refahı azalıyor 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENTürk – Kürt – Arap söylemi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Türkiyeli değil, Türk!” 11.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.07.2025
26.06.2025
20.06.2025
15.06.2025
29.05.2025
23.05.2025
10.05.2025
25.04.2025
4.04.2025
20.03.2025