Mehmet ALTAN
Olayları “mekânsız” anlatmak galiba geçmişin sahiciliğini azaltıyor, etkisini güçsüzleştiriyor…
Basın tarihini çalışırken “mekânların" fazla vurgulanmadığı endişesine kapıldım..
Buraların, geçmişin izlerini hiç olmazsa küçük plaketlerle mekânlara sabitlemek gibi bir geleneği de olmayınca “mekânlar” arada unutuluyor… Kaynayıp gidiyor..
24 Temmuz 1908'de Meşrutiyet ilan edilince gazetecilerin Sirkeci Gar’ının karşısında bir lokantanın bahçesinde toplanıp, sansür memurlarını o gece gazetelere sokmama ve sabaha kadar görev başlarında kalma kararı aldıklarını söylüyoruz ama o kararın alındığı “lokantanın” akıbetini de özenle vurgulamıyoruz.
Hangi lokanta, şimdi var mı, yok mu, yok ise yerinde ne var, tüm bu soruları taca atıyoruz…
Gene Ahmet Samim’in İttihatçılar tarafından Bahçekapı’da kurşunladığını vurguluyoruz ama daha fazla detay veremiyoruz.
Kısacası mekânlar biraz öksüz…
Halbuki zamana daha fazla anlam katan mekânlar…
***
Bu düşüncelerle Park Otel’e gittiğimde salona girer girmez, kendimi duvardaki 2. Abdülhamid adının karşısında buluverdim.
“Park Otel’in yerindeki ilk bina 18. Yüzyıl sonunda, 1888-1894 arasında İstanbul’da İtalya Büyükelçisi olarak bulunan Baron Blanc tarafından yapılmış olan konaktır.
Elçilik konutu olarak tasarlanan bu yapı elçinin geri çağrılması, İtalya hükümetinin konağın yapım bedelini ödememesi üzerine Abdülhamid (Hükümdarlığı 1876-1908) tarafından satın alındı.”
***
Mekânların tarihi de başlı başına bir serüven…
Binayı alan 2. Abdülhamid sonra ne yapıyor?
Konağı Hariciye Nazırı Ahmet Tevfik Paşa’ya veriyor.
Ahmet Tevfik Paşa II. Abdülhamid döneminin Hariciye Nazırı olarak 14 yıl görev yaptıktan sonra 13 Nisan 1909 - 5 Mayıs 1909, 11 Kasım 1918 - 3 Mart 1919 ve 21 Ekim 1920 - 4 Kasım 1922 tarihleri arasında, üç dönemde toplam iki yıl dört ay yirmi dokuz gün sadrazamlık yapıyor.
***
Konak 1911’de kısmen yanıyor.
Birinci Dünya Savaşı sonra atandığı Londra Büyükelçiliği'nden geri dönen Tevfik Paşa’nın ailesi konağın ayakta kalan kısmına yerleşiyor.
Paşa’nın İsviçre asıllı karısı Elisabeth Tschumi sürekli buranın otel olmasını söyleyip duruyor.
1922’de ilk otel projesi çiziliyor.
Para bulunuyor ve otelin adı “güzel deniz manzarası” na uygun bir şekilde Maramere oluyor.
Paşanın otel yönetimi gittikçe artan bir zarara dönüşünce otel başkalarına kiralanıyor.
Sonunda oteli Aram Hıdır, Park Otel adı vererek yeniden açıyor.
Otel, Pera Palas ile birlikte döneminin en popüler mekânı haline geliyor.
***
Panoyu okumaya devam edince Atatürk’ün buranın seçkin bir müşterisi haline geldiği, o yıllarda İstanbul’u ziyaret eden İngiltere Kralı 8. Edvard ve Madam Simpson'un burada kaldığını öğreniyorum.
Daha sonraları Başbakan Adnan Menderes de otelin ilk katını sürekli kendi emrinde tutuyor.
***
Ama bunların içinde bir cümle var ki beni yüreğimden yakalıyor.
Abdülhamid’den başlayan mekanın tarihinde Yahya Kemal’de var. 16 yıl boyunca bu otelde kalıyor.
***
Aklıma doğrudan o şiiri geliyor, sanki yalnız bir otel odasında Yahya Kemal’in ruhundaki yansıması:
Ülfet belâlı şey, fakat uzlet sıkıntılı,
Bilmem nasıl geçirmeliyim son beş on yılı?
İnsanlar anlaşıldı. Cihânın da sırrı yok,
Kalsaydı terkeşimde bugün tek bir altın ok
En tatlı bir hayâl için atmazdım ufkuma.
Dalsın yakında gözlerim artık son uykuma!
"Yalnız duyan yaşar" sözü, derler ki, doğrudur
"Yalnız duyan çeker" derim, en doğru söz budur.
Gördüm ve anladım yaşamak macerasını,
Bâkiyse ruh eğer dilemezdim bekasını.
Hülyası kalmayınca hayatın ne zevki var?
Bitsin, hayırlısıyla, bu beyhude sonbahar!
Ölmek değildir ömrümüzün en feci işi,
Müşkül budur ki ölmeden evvel ölür kişi.
Bu toprakların yetiştirdiği en büyük şairlerinden biri neden bir otelde, bir odada 16 yıl kalır? Oralarda neler yaşar,neler hisseder ?
***
Eski Park Otel’in barı da çok ünlüydü.
Henüz genç bile sayılmazken buraya birkaç kez Yaşar Kemal’le gitmiştim.
Hayal meyal barın müdavimleri arasında maç spikerliğiyle ünlü Pertev Tunaseli ile Dürnev Tunaseli’yi hatırlıyorum.
O zamanların unutulmaz seslerinden, radyo ve reklam programları spikeri Dürnev Tunaseli’nin dönemin bir efsanesi olduğunu daha sonraları öğrenecektim.
Ahmet Oktay'ın tarifiyle, "At kuyruğu saçlı, hep pantolonlu, dal gibi bir kadındı. Gövdesine bakan balerin sanabilirdi, ince uzun ellerine bakan piyanist."
***
Mekân kavramı aldı beni nerelerden nerelere sürükledi…
Benim bildiğim ve yaşadığım Park Otel 1979'da yıkıldı.
Otuz yıl boyunca tatsız serüvenlerden geçti.
2013'te yeniden açıldı.
***
Basın tarihine dalmış giderken mekânları atlıyoruz diye hayıflanıp bu hikâyeye daldım, Abdülhamit’ten Yahya Kemal’e kadar geldim.
Tek bir mekânda diplomasiden siyasete, ayaklanmalardan savaşa, şiirden entelektüel buluşmalara kadar koca bir tarih yatıyor.
Bu binanın başına gelenler, yangınlar, yıkımlar, yıllarca bir hortlak gibi İstanbul’un ortasında terk edilmiş bırakılması da bizim kendi tarihimizle ilişkimiz hakkında bize bir fikir veriyor.
Yazarlar
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘AK Parti+MHP+DEM’ yetmedi, muhalefet de cepheye çağrılıyor 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluErdoğan, bir anda neden sürecin önüne geçti? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHükümet harcadıkça ülkenin refahı azalıyor 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENTürk – Kürt – Arap söylemi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Türkiyeli değil, Türk!” 11.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.07.2025
26.06.2025
20.06.2025
15.06.2025
29.05.2025
23.05.2025
10.05.2025
25.04.2025
4.04.2025
20.03.2025