Mehmet ALTAN
Dün, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın grup konuşması da dâhil, tüm gelişmeleri izlerken, Türkiye’nin etkin bir pozisyon geliştirmekte zorlandığını görüp, Almanya’nın müttefiklerinden farklı Libya politikasına biraz daha dikkatle baktım.
Bunda biraz da dün, Brüksel’de bir araya gelen AB dışişleri bakanlarının, Kaddafi’den derhal iktidarı bırakmasını istemelerine rağmen Libya’ya askeri müdahale konusunda ortak bir tutum belirleyememeleri, Almanya’nın da Fransa’yı eleştirmesi etkin oldu.
* * *
Almanya, Türkiye’nin dışlandığı son gelişmelerin tüm aşamalarında aktif bir rol aldı.
Almanya, BM Güvenlik Konseyi’nin Libya’da sivilleri korumak amacıyla uçuşa yasak bölge oluşturulmasına yetki veren, Libya’da derhal ateşkes sağlanması çağrısında bulunan ve rejime yönelik yaptırımların daha da sıkılaştırılmasını öngören karar tasarısının büyük kısmını destekledi… Ama askeri müdahaleye katılmadı.
Almanya Dışişleri Bakanı Westerwelle, bir yandan Almanya’nın bu tutumla hiçbir surette kendini AB içinde izole etmediğini söylerken, diğer yandan da Arap Birliği’nin Libya’daki operasyona yönelik eleştirilerinin, Almanya’nın askeri operasyona katılma konusundaki endişelerini de haklı çıkardığı belirtiyordu…
* * *
ABD’den gelen sinyaller ise Washington yönetiminin çok kapsamlı bir operasyona fazla istekli olmadığını gösteriyor.
Üstelik eğer koalisyon güçleri, kapsamlı hava operasyonlarıyla, Kaddafi’ye ait tüm hava savunma sistemlerini, hava kuvvetlerini imha edemezse, Libya üzerinde “uçuşa yasak bölge” kararının uygulanması da kolay gözükmüyor.
Almanya, Kaddafi’ye bağlı orduların, birkaç hava saldırısıyla teslim alınmasını mümkün görmüyor. Kaddafi’ye bağlı güçler, geri çekilerek, saklanarak, uygun zamanı kollayarak tekrar Bingazi’yi kuşatacak, kentin su kaynaklarını kesebilecek diye düşünüyor.
* * *
Peki, ne yapmalı?
Almanya çözüm önerilerini “Kaddafi rejimi” üzerinde yoğunlaştırmış gözüküyor, eleştirilerini bu noktada topluyor.
Almanya’ya göre geçmişte yaşanan Balkan savaşları, Irak savaşları ve Somali fiyaskosuna rağmen, uluslararası koalisyon bir kez daha nasıl biteceği belli olmayan bir maceraya atıldı, ne zaman ve nasıl bitireceğini bilmediği bir askeri harekâta girişti.
Ayrıca…
Koalisyon güçlerinin askeri müdahaleyle tam olarak neyi amaçladıkları belli değil. Eğer sivil halkın, Kaddafi güçlerinden korunması isteniyorsa, bu aylar sürecek bir müdahaleyi gerektirecek.
Kaddafi için ise bu sorun değil, çünkü zamanı sonuna kadar kullanacak…
* * *
Almanya, Libya’ya yönelik bir müdahale ancak Kaddafi rejimine son verme hedefiyle yürütülürse bir anlam taşıyacağını düşünmekte… Merkel Hükümeti, Libya’da rejim değişikliği sağlanmadan, istikrar ve kalıcı bir çözümün sağlanmasını mümkün görmüyor.
Ama bunun için ise Trablus’ta Kaddafi rejimine yönelik binaların, Kaddafi’nin saklanmakta olabileceği yerlerin hedef alınması gerektiğini vurguluyor…
Ancak şu anda yürütülen askeri müdahalenin temelini oluşturan BM Güvenlik Konseyi kararı, rejim değişikliği konusunda yetki vermiyor.
* * *
Almanya’nın bir diğer endişesi de böyle bir müdahalede öncü rolün, iç politikada yoğun baskı altında olan Fransız Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin eline geçmiş olması. Siyasi yorumlarda Sarkozy’nin sağduyudan uzak hareket etmesinden de korkuluyor.
Gene Avrupa’ya yönelik bir Kaddafi terörü ihtimali de Almanya’nın canını sıkıyor.
Daha vahimi ise askeri operasyonlar gelecek günlerde çok sayıda sivil kayba yol açarsa, bu durum hem Batılı devletlerdeki hem de Arap ülkelerindeki kamuoyunu mevcut politikaya karşı çok ağır eleştiriler getirerek harekete geçirecek…
* * *
Alman Dışişleri, Kaddafi’nin ateşkesi kabul edip, BM kararlarına uymaması halinde sürecin zorlaşacağını ve koalisyonun Libya müdahalesiyle, tüm dünya için sonu kestirilemeyen, tehlikeli bir maceraya dönüşeceğini tekrarlayıp durmakta…
Türkiye’nin Libya politikasını Alman dış politikası ile kıyasladığınızda, bizim politikamızda ayrıntılı çözüm önerilerinden ve endişelerden ziyade neleri istemediğimizin hamasi bir anlatımının öne çıktığını görüyorsunuz.
Yazarlar
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘AK Parti+MHP+DEM’ yetmedi, muhalefet de cepheye çağrılıyor 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluErdoğan, bir anda neden sürecin önüne geçti? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHükümet harcadıkça ülkenin refahı azalıyor 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENTürk – Kürt – Arap söylemi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Türkiyeli değil, Türk!” 11.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.07.2025
26.06.2025
20.06.2025
15.06.2025
29.05.2025
23.05.2025
10.05.2025
25.04.2025
4.04.2025
20.03.2025