Mehmet ALTAN
Dün...
Türkiye’de...
1 milyon 692 bin 345 adayın ter döktüğü Üniversiteye Giriş Sınavı bitip...
Marmaray kazılarında Yenikapı’da 8 bin 500 yıllık iki mezar bulunduğunda, zamanın dokuz saat önden koştuğu Avustralya’da saat gece yarısını geçmek üzereydi...
Gün hızlıca akıp gidivermişti...
***
Avustralya Kıtası’nda sonbahar hüküm sürüyor...
Ama biz gene de rahatça, üstelik de akşamüstü, Pasifik Okyanusu’a girip gönlümüzce yüzebildik...
Ne okyanus dalgalarının hırçınlaşmasını kara benizli deniz kuşlarını andırır bir şekilde denizin içinde bekleyen rüzgâr sörfçülerinin, ne de kıyıda güneşin tadını çıkaranların gündeminde, ülkenin en büyük ve en kalabalık eyalet seçimlerinde üç dönemdir iktidarda olan İşçi Partisi’nin ağır bir gümbürtüyle devrilmesi vardı...
Liberal Parti çok büyük bir zafer kazanarak rakibini kelimenin tam anlamıyla ezdi.
***
İsteyip durduğun “insan odaklı” gerçek bir yaşam nedir deseler...
Avustralya derim...
İsteyip durduğun “özgürlük” nedir deseler, Avustralya derim...
İsteyip durduğun “refah” nedir deseler, Avustralya derim...
Zaman buralarda hükmünü çoktan icra etmiş ve siyasetin işlevini hayatın minnacık bir alanına hapsetmişti...
Bireyin hayatını her anıyla nitelikli bir şekilde yaşaması, her şeyin önüne geçmiş.
Toplum siyasetin ve siyasetçinin kölesi değil, hayatının efendisi olmuştu...
***
Sidney Limanı’nda mayo yerine çaput bağlamış, çıplak ve boyalı bir Aborjin’in çaldığı ilkel müzik...
Hediyelik eşya reyonlarında Kıta’nın simgesi haline dönüşmüş olan kanguruların hayalarından yapılmış anahtarlıklar...
Gene kanguruların ellerinden yapılmış sırt kaşıma çubukları...
Ve gençliğimde düşkün olduğum Pisarro’nun binlerce noktalardan oluşturduğu “puantizim” akımıyla yarattığı sakin pastoral resimleri yeniden aklıma düşüren, Aborjinlerin bir ilkokul çocuğu saflığıyla doğayı tasvir eden renkli desenlerinden oluşan o hediyelikler...
***
Yirmi bin kilometre uzaklıkta bu bizlere çok yabancı ülkede net bir rakamla ifade edilemeyen ama yüz elli bin civarında olduğu söylenen Türk kolonisi ile on altı, on yedi yıldır sürekli gelişerek faaliyet gösteren on yedi Türk okulu var.
Herkesin devletin resmi dili olan İngilizceyi konuştuğu, iki yüze yakın ülkeden insanların irili ufaklı topluluklar halinde yaşadığı kıtada beş yıldır da Türkçe Olimpiyatları yapılıyor...
O olimpiyatların, ana dili Türkçe olmayan yabancı öğrencilerin şiirler ve şarkılar söylediği finalinde, Can Yücel’den yaşamı hikâye eden bir şiir dinlerken telefonuma Hakan ve Kerem Karabiniş’den sarsıcı bir mesaj geldi:
“Babamı bu sabah kaybettik. Sizi çok severdi biliyorsunuz. Bugün defnediyoruz”...
***
Parıltılı beyni yaşamına yük olan, ilerden yürümenin çilesini zaman zaman içkilerle dindirmeye çalışan bin yıllık sevgili dostum İzmirli Zafer Karabiniş’in kalbi Cumartesi sabahı, işyerinde kahvaltı yaparken duruvermiş...
Ambulans hemen yetişmiş ama o yorgun kalbi sonsuzluğa demir atmayı inatla yeğlemiş...
Çaresizlik içinde kıvrandım...
Köklü ve soylu bir Marksist, tavizsiz bir Egeliydi...
***
Hani şairin dediği gibi bir mektup alırsın, ortalık bayram yeri... Bazen de bir mektup alırsın, etraf kapkaranlık...
Bu cennetin yeryüzüne düşmüş bir parçası olan Sidney’de, İzmirli Zafer’in hiç beklemediğim ölümü beni duraklattı...
Yaşam nedir?
Hayali anahtarların sürekli kapılarını açmaya uğraştığı hayali bir boşluk mu?
Cevap aramaktan vazgeçtim.
8 bin 500 yıl önceki iki en eski vatandaşımızın Yenikapı’da bulunan mezarını da sadece tarihi bilgi olarak algılayacaklarından çok emin olarak, üniversitelerde geleceğin peşine düşmek için sınava giren milyon milyon gencin aklı karışsın istemedim.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Basın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…”
4.07.2025 - Basın Tarihi: Sahur Pilavı…
26.06.2025 - Basın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası”
20.06.2025 - Basın Tarihi: Ey Mübarek…
15.06.2025 - Basın Tarihi: Uçağı Kim, Neden Düşürdü?
29.05.2025 - Basın Tarihi: Konuşmadığımız Bir 19 Mayıs Daha Var…
23.05.2025 - Basın Tarihi: Fenerbahçe, Deniz Gezmiş, Yunanistan…
10.05.2025 - Basın Tarihi: “Batıda düello vardır, doğuda pusu”…
25.04.2025 - Ankara duymaz, U2 ve Bono duyar
4.04.2025 - “Yetmez Ama Evet” Referandumu…
20.03.2025
Yazarlar
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘AK Parti+MHP+DEM’ yetmedi, muhalefet de cepheye çağrılıyor 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluErdoğan, bir anda neden sürecin önüne geçti? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHükümet harcadıkça ülkenin refahı azalıyor 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENTürk – Kürt – Arap söylemi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Türkiyeli değil, Türk!” 11.07.2025 Tüm Yazıları
cevat
Türkiyenin ekonomik olarak iyi durumda olduğu rakamlarla yapılan bir aldatmacadan ibarettir. Kendimizi Bangladeşle karşılaştırıyorsak doğru. Battı batacak dediğimiz Yunanistanda kişi başı milli gelir 27.000 USD civarıdır. Bizim ki ise 10.000 USDyi yeni geçti. 2060 yılından önce Yunanistan seviyesine gelmemiz mümkün değil. Ayda eline 659TL geçen asgari ücretli hala soruyor nasıl bir ekonomik iyileşmeymiş bu diye.