Melih ALTINOK
Geçen cuma Solaçık’ın altına “toprağın bol olsun Chávez” diye bir not düştüm.
Ortodoks solun barikatlarına salvolarım ve tabiri caizse aforoz edilişim bir anda unutuldu.
Ne üçüncü dünyacılığım kaldı ne de darbeci severliğim.
Benzer bir tepkiye, Taraf’ın 20 sorusunu yanıtlarken, “Kahramanım Che” dedikten sonra da maruz kalmıştım.
Son olarak Türkiye’nin en cesur ve ahlaklı aydınlarından Atilla Yayla’nın Zaman’daki “Biz diktatörün sosyalist olanını severiz” isimli yazısını okuyunca içimden “bir ihtimal daha var”demek geldi.
Ama bu itiraz kolay iş değil. Arendt’in Marksizm’e getirdiği eleştirilerine düştüğü “Onların cephesinden saymayın sözlerimi” şerhini yinelemek zorundayım.
Zira memleketimde, bilumum Kemalist ve Esadcı, Baasçı “solcu” Chávez “imgesine” adeta tapıyor. Onu “emperyalist dünya” dedikleri umacı karşısında bir “Mesih” olarak görüyor.
Ne var ki bu tablonun barındırdığı tehlikeye rağmen, kendisini ortodoks solun ve Kemalist elitlerin dışında tarif eden, özeleştiriden gocunmayan pek çok özgürlükçü solcu ve sol demokrat arasında, Chávez’i alelacele diktatörler çöplüğüne süpürmeden yâd edenler de var.
E, onları da yukarıda tarif ettiğim ortodokslarla aynı cephede değerlendirmek haksızlık olsa gerek.
Peki ya her sosyalist diktatör müdür
Evet, tıpkı Che ya da yaşarken yediği “diktatör” yaftası Pinochet tarafınca devrilince siliniverenAllende gibi, Chávez’i de Stalin’le, Hitler’le, Pol Pot’la, Mussolini ile bir kefeye koyamıyorum.
Onları diğerlerinden ayırmamın nedeni “diktatörün sosyalistine iltimas geçmemi” söyleyen mazimin ikiyüzlü mirası değil. Yalnızca her sosyaliste diktatör demenin hakkaniyetle bağdaşır tarafının olmaması.
Ve ne yazık ki bu vicdansızlık, “Che bir ölüm makinesiydi” türünden indirgemeci çıkarsamaların“tabu devirme” sayıldığı üç beş yıllık “cilalı cahiliye” devrinde pek rağbet görüyor.
Che ya da Chávez gibi aktörlerin hatalarının eleştirisinde, onların yoksulluğa, sömürüye, zulme, köleliğe karşı çıkışın sembolü oldukları “hakikatini” es geçmek büyük bir eksik.
Çünkü pek çok insan sözkonusu “ikonlara” sahip çıkarken bu değerleri yüceltiyor.
Dolaysıyla, insana aşırı rasyonel vasıflar yükleyen bu yöntem etkileşime kapalı, sekter, sonuçsuz ve de“insansız”.
Gelelim, her sosyalisti diktatör ilan eden “mükemmeliyetçiliğin” Chávez taşlamalarında görmezden geldiklerine.
Chávez’den bir Balyozcu da çıkmaz
Chávez’in arkasında Venezuela denince akla gelen “teneke mahallelerdeki” tecrit edilmiş, katledilmiş, açlar, ezilenler ordusu vardı.
Karşısında ise yıllarca ülkenin servetini sömüren, açık dikta rejiminin asli unsuru azınlık ve eşitlikten endişeli modernlerden müteşekkil statüko.
Chávez’in 1994’te bir darbe girişiminde bulunduğu doğrudur. Ancak bu girişime de, açlıktan ölmek için gettolarından sokağa çıkan 3000’i aşkın vatandaşını alanlarda katleden bir hükümetin hüküm sürdüğü Venezuela’nın “Balyozu” muamelesi yapmak vicdansızlıktır.
Olup bitenin , “anarşist” sahabemiz Ebû Zer el-Gifârî’nin “Evinde yiyecek bulamayanın, insanların üzerine yalın kılıç yürümediğine şaşıyorum” sözlerindeki gibi meşru bir başkaldırı olduğunun diğer bir kanıtı da sokaktı.
Chávez, kalkıştığı ayaklanmada sokakta karşında askeri ve polisi buldu. Yıllar sonra ABD’nin de“serbestliğini ve genelliğini” kabul ettiği seçimleri kazandığı hâlde Chávez’e karşı darbe tertipleyen düzenin eski unsurları ise karşısında yoksul Venezuela halkını...
Evet, referanduma gitmekten imtina etmeyen bir “diktatör” olarak Chávez, yapısal reformlar için kararname silahına sarıldı. Ama bu da, siyasetin s’sinin bile ülkenin çoğunluğunu oluşturan yoksullar için “konuşturulmadığı” ülkede, en fazla “siyaseten doğruculuğa” tersti; hakkaniyete değil.
O kararnameler, halka, petrol gelirinin adilce paylaşılması, uluslararası kuruluşların bile hakkını teslim ettiği, yoksullukla- cahillikle mücadele, yol, su ve elektrik olarak geri döndü.
Chávez aşrı yorumla adı birlikte zikredilen diktatörler gibi halkını katletmedi. İşkencehaneler falan da kurmadı.
Chávez’in icraatlarındaki kabul ettiğimiz hatalar, diktatörün hoyratlığından ziyade, her ülken yürütmesinin düşebileceği hatalardan çok öte değildi.
Üçüncü dünyanın devrik ve işbaşındaki diktatörlerine gönderdiği “selamlar” falan da mevzuun çeşnisiydi işte.
Hülasa mezarına ve yüzüne tüküreceğim onca katil, diktatör varken, hatalarıyla, sevaplarıyla ama mutlaka hakkaniyeti ve renkli kişiliğiyle hatırlayacağım Chávez’e bir “toprağın bol olsun” demek bana zül gelmiyor arkadaşlar.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019