Melih ALTINOK
Cumartesi akşamı birkaç arkadaşımla Ankara’nın pek revaçta olan bir barında sohbet ediyoruz. Mekândaki alkol seviyesi tavan yapmış durumda. Birden ortalık hareketleniyor. Alkışlar, ıslıklar birbirine karışıyor. Herhalde birinin doğum günü diyoruz.
Derken hep bir ağızdan söylenen “Çav Bela”yı işitince doğum günü çocuğu “Devrimci bir kardeşimiz olmalı” diye söyleniyoruz. Nihayet tekilalar martinilerle tokuşturulduktan sonra “Yaşasın 1 Mayıs” sloganları atılmaya başlayınca nümayişin hikmetine varıyoruz.
Bonaparteların “kültürel ve politik genetiğinden” yola çıkarak kapitalizmin liberal demokrasiye yaklaşımının pek de matah bir şey olmadığını savlayan Marx, küçük burjuvaların Ankara’nın en zengin semtindeki bir bardan, ertesi günkü İşçi Bayramı’na çaktıkları bu selama şahit olsa “Pıst numara yapmayın” der miydi acaba diye düşünüyorum.
Düşünüyorum diyorum ama aslına bakarsanız bu kıyas, espri üretmenin dışında hiçbir faydası ve gerçekliği olmayan zihinsel bir etkinlik.
Zira tıpkı karşınızdaki kişinin solunun sizin sağınıza denk gelmesi gibi, ideal bir sol tanımına varmak belki de mümkün değil.
Ermeni Soykırımı’nı ananları tel’in etmek için Taksim’e akın eden ve efsane komünistlerden Hikmet Kıvılcımlı’nın mirasına sahip çıktıklarını söyleyen Türkiye Halkın Kurtuluş Partisi de pekâlâ solda konumlandırılabilir. Söz konusu partinin faşizan söylemelerinin olması, Tıpkı Stalin ya da Pol Pot gibi, onu soldan aforoz etmeye yetmez.
Kabul etmek zorundayız, cevap niteliği taşısın ya da taşımasın bugün “Hangi sol” sorusuna verilebilecek tek yanıtımız “O da sol bu da...”
Halil Berktay birkaç haftadır zaman zaman çoğumuzun düştüğü bu romantizm batağına dair muhteşem eleştirilerde bulunuyor.
Ancak ideal bir sol arayışının groteskliğinden, yeni bin yılın değerlerine uyumlu, komplekse kapılmadan reddi miras yapabilen solun yeni bir varyasyonunun olanaksız olduğu sonucuna varanlardan da değilim.
Berktay’ın sonuna kadar katıldığım tesbitlerinin benim için önemi, Fransız Devrimi sonrası literatürde çokça yer kaplayan bu kavramın Marksizm temelinde arî bir halinin bulunduğu ve zamanla “kirletildiği”, başkalaştırıldığı şeklindeki ön kabulle girişilen her tesbit ve eleştirinin, şiarı değişim olan solu bugünün gerçekliğinden soyutlaması noktasında.
Dolaysıyla, bugün Türkiye’deki ulusalcı, Kemalist vs. sola karşı eleştirilerin, Muhammed Peygamber’in ardından kabul gören bazı uygulamaları sapma olarak yorumlayan radikaller gibi, Marx’la başlayan ve Lenin’le devam eden sosyalizmin “asrısaadet” devriyle değil, yeni bin yılın evrensel değerleri, pratikleri ve gereklilikleri üzerinden yapılması gerektiğini düşünüyorum.
Öyle ya, bugün katı bir anti-emperyalizm vurgusuyla karşılaştığımda, Lenin’in emperyalizm teorisiyle uyumlu diye kabul edecek değilim ya. Beni ilgilendiren bu kavramının şimdiki formu ve işlevidir.
Bu yaklaşım yeni sola müthiş bir hareket alanı sağlayabilir.
Örneğin Türkiye’de liberal bir solun temellerini atmaya çalışan, ancak demokrat dindarlar gibi, ülke nüfusunun büyük çoğunluğunu oluşturan ve bu açıdan bir siyasi parti için olmazsa olmaz kesimlere yönelik politikalar üretirken sürekli savunma halinde olan solcuları rahatlatabilir.
Ya da programlarında, vicdanlı bir serbest piyasa ekonomisine dair olumlu kelam ederken bile Marx’ın hayaleti gece uykularına girenleri, tıpkı temellerindeki Marksizm’in sınırlandırıcı etkisinden göreceli olarak yakasını sıyırıp özgürleşen Avrupa sosyal demokratları gibi, marjinal romantizmin cenderesinden kurtarıp bugünün gerçekliğine terfi ettirebilir.
Liste uzar gider. Gerisini siz getirin.
Hem o hayalet de sola musallat oldu artık
Komünist Manifesto’ya “Avrupa’da bir hayalet dolaşıyor” sözleriyle başlayan Marx’ın öngörüsünde yanılmadığına başka bir açıdan bir kez daha şahit olduk aslında. 1 Mayıs’ta çoğunuz alanlardaydınız ya da mitinglerin görüntülerini ekranlardan izlediniz. Kortejlerde taşınan pankartlar, dövizler ve atılan sloganlar hep o hayaletlere dair değil miydi?
Peki, sizce bu hayalet kapitalizmi korkutuyor mudur? Bence bu haliyle daha çok güldürüyordur.
O halde tez elden kurtulmamız gereken bir yük olan ve ancak B sınıfı korku filmlerine senaryo olabilecek bu gerilim hikâyeleriyle dolu tarihten geleceğe bir dönüş yapmak gerekmiyor mu?
İroniktir, Marx’ın bizzat kendisi de bu öneride bulunuyor.
Çağdaşlarına, solun özgürce söz üretebilmesinin ve yeniçağın insanlarıyla diyaloga geçebilmesinin ancak “İçine doğulan dilin unutulmasıyla, yeni dilin ruhu ele geçirebilmesine izin verilmesiyle” mümkün olacağını öğütlüyor.
Eşitlik, özgürlük ve adalet temelinde yükselen yeni bir sol tahayyülünün Türkiye’de de etkin bir denge unsuru olması, eskiye dair inadından kurtulup yükselmesi için artık “ölülerin kendi ölülerini kaldırmalarına” müsaade etmek şart.
Huzur Cürette!
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Konser iptalleri baydı
2.06.2022 - Elçiye zeval olmaz
17.05.2021 - 31 Mart’ta Binali Bey’e verdim, bu kez oyum...
11.05.2019 - Ekrem Bey size soruyorum ama cevabı Murat Bey’den bekliyorum
10.05.2019 - Sınırları aşmak
6.05.2019 - Pardon, Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlı olmayan belediye mi var?
1.05.2019 - Yine ne varsa Atatürk de var!
29.04.2019 - Kılıçdaroğlu’na yumruk!
22.04.2019 - Erdoğan’ın yükü
17.04.2019 - Bu saatten sonra...
8.02.2019
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
veyselsaka
Sayın yağcı gercekten arayışını müçadeleni kendini yenilemeni yaşlılığın etin bollaşması sacın dökülmesi olarak algılamıyorsunkendine alan acıyorsun beyin hücrelerinin önünü kesmek hüçrelerin ölümünü engelliyorsun bence yaşlılık beyinseldirbeynimize alanlar acarak düşünsel beynimizi daha canlı tutmanı kendini geliştirmeni bir mücadele şekli olduğunu mücadelene uğraşında yoğğunluğunu derinliğini birikimini görüyorum seninle daha cok tartışıp yeni ufuklar bulacağımıza inanıyorum selamlar...