Melih ALTINOK
Gezi olayları sırasında Eskişehir’de karanlık bir sokakta linç edilerek öldürülen 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz’ın davası görülüyor.
Hakkında böyle bir cümle kurulabilen henüz çocuk yaştaki bir genç için ekstradan vicdan çağrısı yapmanın gereği yok. Tabii vahşetin farkındaysanız ve kendinizi ikna etmeye ya da genel politik kavganızda elinizi güçlendirmeye çalışmıyorsanız.
Dolasıyla İsmail ve yitirdiğimiz diğer gençler için ilk sorumluluğumuz “adalet” talebidir.
Çünkü tıpkı Hrant gibi, İsmail’in katledilişi de her kesimden Türkiyelinin adalet algısında onanmaz bir yara açtı.
Çünkü Gezicisinden Gezi karşıtına, politiğinden “futbolcusuna” kadar asgari insani vasıflarını unutmamış her birey için, karanlık ara sokaklarda 19 yaşındaki gençlerin dövülerek öldürüldüğü Türkiye bir kâbus.
Çünkü bu vahşet, kurbanın ya da katilin politik kimliğinden çok öte “bir arada yaşama irademize” vurulmuş ağır bir darbe.
Davada aralarında polislerin de olduğu sanıklar hakkında ağır hapis cezalarının istenmesi ise tek başına tatmin edici bir gelişme değil. Herkes dönüşüm sürecinin ruhuna uygun olarak, Başbakan Erdoğan’dan bu davadan adalet çıkacağına ve sürecin takipçisi olacaklarına dair bir garanti bekliyor. Hrant Dink davasının ilk evrelerinde Erdoğan’ın yaptığı “Ankara’nın dehlizlerinde kaybolmayacak” şeklinde bir açıklama. Kulaklar, en başta da duruşma salonundaki o acılı anneninkiler, “süren yargılamalar” girizgâhlı beyanatları duymuyor bile.
Bu sorumluluk aynı zamanda, Çözüm Süreci gibi büyük bir toplumsal barış projesini yürüten ve yeniden yargılama hamleleriyle bu iradeyi daha geniş toplumsal kesimlere yaymaya çalışan hükümet için bir zorunluluk da.
Çünkü İsmail'in akıbeti, başta, Suriye gündemi ve gezi olaylarıyla hassasiyetleri kaşınan Alevi vatandaşlarımız olmak üzere, inanç bazında kendisini “öteki” hisseden vatandaşların, Yeni Türkiye’ye dair ortak gelecek tahayyülünde kocaman bir soru işareti.
Bunu aşmak da çok zor değil işte. Cinayetin ardından akla ziyan açıklamalarda bulunan mülki amir ya da akla hangi isim geliyorsa, kimsenin korunup kollanmayacağına, eski devlet alışkanlıklarının tekrar ettirilmeyeceğine dair bir garanti.
Ayrıca eğer hükümet bu kararlılığı göstermezse, yine Hrant’ın davasında olduğu gibi, dâhil olmadığı halde yeni bürokratik oligarşinin geciktirme, hedef saptırma operasyonlarından da sorumlu gösterilebilir.
Tabii ki başkalarının da sorumlulukları var. İsmail’in davasına sahip çıkmak ve olası yeni kayıpları engelleyip, linçlerin her alanda mahkûm edildiği bir Türkiye için herkes sesini daha çok çıkartmalı. En çok da Gezi’ye eleştirel yaklaşmanın, İsmail’in davasının takipçisi olma, bununla ilgili konuşma haklarını sınırlandırdığını düşünenler konuşmalı. Zira bir BDP’li vekilin Geziyle ilgili benzetmesindeki gibi, gençlerimizin cenaze arabalarının arkasına ilişen taksi misali, bireysel tatmin peşinde koşanların linçlerinden uzak durmaya çalışmak, İsmail’e karşı sorumluluğumuzdan kaçmak anlamına da geliyor.
Konuşmalı, yazmalı. Yoksa yine ne adalet ne de canlarımız umurunda olan birtakım “parazitler” Hrant’ınkine yaptıkları gibi İsmail’in ölüsüne de üşüşecek.
Biri twitter’da kırdığı pottan dolayı kendisini eleştirenlere cevaben, ne alakası varsa, saygısızca “siz İsmail’in hakkını savunun önce” diye yazıp yapacak bunu.
Bir diğeri, başörtülü bir yazar arkadaşımızın İsmail’le ilgili yazdığı "Katiller cezalandırılsın, hak yerini bulsun" mesajını bile, kişisel husumetiyle “palyaçoların gözyaşı” diye cevaplayacak ve İsmail üzerinden hedef gösterme cüretini kendinde bulacak.
Bu hadsize “Esad” diye seslenen ekürisi ise, parmaklarını saçlarına dolayan kolejli kız edasıyla “Gülen camiasından bazı bilinen kişinin twitlerine baktım İsmail’den söz yok. AK kalemşorlarına henüz bakmadım” twitleri atıp beş çayı sıkıntısını giderecek.
Olan, İsmail'in acı sonu üzerinden dile getirdiğimiz adalet talebine olacak. Sade suya tirit, pazar sabahı etkinliği tadında bir nakarata dönüşecek İsmail’in hakkını aramak.
İsmaillerimizin davalarını, dertleri günleri doğum günü partilerinde, Türk, Kürt, Alevi, dindar, solcu… faili meçhuller konusundaki sicili ortada tiplerle poz vermek olanlara emanet etmeye ne hakkımız var? Böyle bir lüksümüz var mı?
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019