Mücahit BİLİCİ
Yeni Türkiye’nin üç büyük gücü olan Parti, Cemaat ve Örgüt aralarında hem savaş ediyor hem de barış yapıyorlar. Bu troykaya ister Parti, Cemaat ve Örgüt deyin, ister Erdoğan, Gülen ve Öcalan. Hatta İslami bir dağarcıktan isimlerle: Halife, İsa ve Mehdi de diyebilirsiniz. Öcalan’ın dindarlığı elbet şüphelidir ancak kurtarıcılık iddiası ve liderlik anlayışının Mehdiyane olduğu açıktır (Öcalan’ın Newroz deklarasyonu ile birlikte Örgüt de İslam’ın, en azından Misak-ı Millici Müslümanlığın içine taşınmış oldu).
Örgüt hem bir parti hem de bir cemaat iken Cemaat hem bir gayriresmî parti hem de sivil bir örgüttür. Parti ise kuşkusuz iyi bir örgüttür ve hatta cemaat olmaya bile çalışıyor denebilir. Ayrıca her bir aktörün diğerlerine ilişkin kaygıları ve kıskançlıkları var. Mesela, dindar/milli nesil yetiştirmekten, silah bırakmaya, Kürtçe televizyondan Kürtçe eğitime kadar değişik alanlarda tarafların rekabeti var.
Genel bir kural olarak şunu söyleyebiliriz: Bir yerde üç aktör biraraya geldiğinde bu üç aktörün ikisi bir olup üçüncüyü ya döverler ya da arka plana atarlar. Bu işlem taraflardan bir tanesinin tek başına yapamayacağı kadar ağır bir işlemdir. Hatta teke tek olan savaşlarda bile karşı tarafı suçlu göstermeyi mümkün kılan konfor ve mazeret bu üçüncü taraftan devşirilir. Ya öbür taraf üçüncü tarafın desteği ile mağlup edilir ya da karşı taraf, üçüncü tarafın kiriyle pis gösterilir. Parti Örgüt’le işbirliği yapmakla suçlanırken, Örgüt Cemaat dershanelerinin kapatılmasına destek verir.
Bu üç aktör arasında bir tarafta barış süreci olurken, diğer tarafta sürece dönüştürülmüş bir savaş devam ediyor. Parti ile Cemaat arasında son dönemde şiddetlenen savaş bu açıdan adı konmamış bir süreç savaşı ya da savaş süreci olarak görülebilir. Uzun soluk ve stratejik düşünmeTürkiye siyasetine nüfuz etmiş ve bir süreçler siyasetine dâhil olmuş durumdayız. Barışlar da savaşlar da zamana stratejik olarak yayılmış süreçler üzerinden gerçekleşiyor.
Evvelce, siyaset denen kutuplaştırıcı ve tarafgir edici eksenin bundan sonra dindar blokun içinden geçeceğini, “İslam içi siyaset” kavramsallaştırmasıyla dile getirmiştim. Hatta İslam’ın içine yani dindarlararası yüzeye taşınan siyasetin dindarlar için daha önce belki de hiç hissedilmemiş bir ihtiyaca sebebiyet vereceğini ve hakiki bir demokrasi için dindarların bir nevi iç savaş tecrübesi yaşamak zorunda kalacaklarını söyleyebiliriz.
Şimdiye kadar az çok yekdiğerine muhtaç parçalardan oluşmuş bir kütle hâlinde hareket eden dindar blokta çok derin bir yarılma var. Parti, Cemaat ve Örgüt’ün üçü de birbirlerine çok zarar verebilecek ve ittifak ettiklerinde ise tarih yazabilecek güçte aktörlerdir. Şu an ister adı Parti ve Cemaat savaşı olsun, ister Parti ve Örgüt barışı olsun, yaşananlar demokrasinin oturması için kaçınılmaz olan gelgitlerdir. Mecburiyetten ve zaruretten kardeşlikler ve eşitlikler yerini özgürce ve hazmedilmiş bir saygıya terk edecek. Bugün yaşadığımız ve bir süre daha yaşayacağımız itiş kakıştan bir toplumsal sözleşme çıkacak mı? İnşallah. Hatta toplumsal sözleşme böyle bir itiş kakış olmadan çıkmıyor. Yoksa dünyada çok iyi yazılmış anayasalar çoktur. Fakat o anayasaya, o toplumsal sözleşmeye ihtiyaçla ve can havliyle sarılacak vatandaş profilinin gelişmesi, adalet ve eşitlik ihtiyacının kendini hissettirmesi şarttır. Kardeşliklerin yalan, eşitliklerin ise sahte kısımları bu itiş kakışlar sayesinde dökülünce, yeni bir toplumsal sözleşme mümkün olacak.
Twitter: @mucahitbilici
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.11.2025
31.10.2025
20.10.2025
6.10.2025
28.09.2025
21.09.2025
6.09.2025
30.08.2025
12.08.2025
1.08.2025