Mücahit BİLİCİ
Aradan iki yıl geçti. Roboski’de devlet bombaladığı Kürtleri öldürmüş, kalan Kürtleri ise aldatmıştır. Neden? Çünkü bu devlet Kürtlere ait olmadı hiçbir zaman. Şu anda ise hüsnüzan ile Barış Süreci adıyla verilmiş bir sözü var tutulması beklenen. Kürtlerin hakları maalesef hâlâ PKK’nin kurumsal entegrasyonuna ve AK Parti’nin siyasi getirisine mahsuben cömertçe ama yavaşça tüketilen bir sermayedir.
Kürtlerin öğrenmesi gereken önemli bir ders şudur: Sahibi olmadığın devletin elinde madara, maktul olursun. Kürt bu devletin elinde en fazla telef oluyor. Öldürülmesi üzüntü veriyor ama o öldürme bir cinayet statüsüne baliğ olmuyor. Kürd’ün teslimiyeti onu sorun olmaktan çıkartır ancak Kürt olarak izzetiyle varolması onu bir sorun hâline getirir. Köylerini, geçimlerini ve akrabalarını bölen kaçak sınırları ihlal etmeleri durumunda Kürtlerin terörist olma ihtimali bile terör sayılır. Kürtlerinterörist olma ihtimali bile sessizce bombalanmalı ve gömülemeyecek şekilde un ufak edilmelidir.
Kabul etmesi ağır gelecek ama gerçek şudur: Kürtlerin bugün resmî devletten görebildiği az buçuk saygı PKK sayesindedir. Çünkü PKK Kürtlerin bir kısmının ve kısmen Kürtlerin devletidir.PKK korkusu Kürd’ü tanıtmıştır. Buna şahit, buna hayır diyecek olan resmî devletin ta kendisidir: muhatap olarak PKK’yi seçmiştir.
Yalan üstüne kurulu devletlerin paralel devletleri türer. PKK de bir devlettir, Cemaat de bir devlettir. PKK yarı gönüllü yarı silahlı dolayısı ile yarı-askerî bir devlet iken, Cemaat ise sivil bir devlettir. Hatta denebilir ki Cemaat, bir başarı hikâyesi olarak Türk devletinden daha büyük bir başarı hikâyesidir. Bu kadar büyük bir imparatorluğu kalplere (inançla) ve nefislere (hizmet makamlarıyla) kurmak nadir bir başarıdır. Cemaat, toplumun içinden kurulmuştur, PKK ise resmî toplumun dışından. Birinin polis ve asayişle, diğerinin asker ve terör ile ilişkilendirilmesi bir tesadüf değildir. Demokratikleşme ve normalleşmede demek ki birden fazla paralel “süreç”e ihtiyaç varmış.
Bir diktatörlüğün ilke ve inkılâpları ile çoğu kez cebren şekillenmiş bir devletin elindeki kaynaklarla kıyaslandığında Cemaat’in başarısı devletin bile kıskandığı bir şeydir. Nitekim devlet kendisiyle rekabet etme ihtiyacı hissettiği, 28 Şubat döneminde de bugün de Gülen Cemaati’ni taklit etmiştir.
AK Parti ise bir devlet değildir. Çok geniş bir demokratik süreçle oluşmuş büyük bir menfaat ve dua koalisyonudur. AK Parti’nin eninde sonunda kendini devlet zihniyetine teslim etmesi garipsenmemeli. AK Parti, kendi devleti olamayacak bir siyasi parti olarak devletle bütünleşebilmiştir. Cemaat ise kendisi bir devlet olduğu için mevcut resmî devlete teslim olmaktansa onu teslim alma eğilimi göstermiştir. PKK de bir devlet olduğu için (Türkiyelileşme konsepti çerçevesinde) bölgesel olaraksahiplik ile teslimiyet ortası bir kıvamda resmî devletle anlaşmaya varmıştır.
Türkiye’de kalıcı olan aktörler PKK ve Cemaat’tir. Her iki devletin de resmî devletle bütünleşmiş AK Parti’yi yekdiğerine teslim olmakla suçlamaları boşuna değildir. Her (paralel) devlete demokrasi terbiyesi vermek, vatandaşların görevidir.
Demokratik devlet odur ki onda devletler sürekli kurulur ve ama paralel kalmaz. Demokraside her vatandaş devleti ele geçirir yahut devlet, ele geçirilmeyi gerektirecek kadar kendisinden uzağa gidememiştir. Türkiye ne kadar bölünmelidir yahut kaç tane paralel devlet olmalı sorularının cevabı 75 milyondur. İnsanların istediği kadar bölünme ve istediği kadar biraraya gelme hakkının olduğu devlete demokrasi diyoruz. Daha kütleler ve toplu iradelerin çarpışması aşamasındayız. Devlet azınlığın olmadığı gibi çoğunluğun da değildir. Devlet ya herkesindir ya da hiç kimsenin. Eğer devlet birilerinin eline münhasıran geçmişse orada paralel devlet de çıkar, örgüt de, terörist de. Çünkü devletin kendisi bir gaspın örgütü ve dışladıklarının teröristi olmuştur. PKK için söylenen şeylerin (örgüt, paralel devlet) bugün Cemaat için de söylenir olması bir tesadüf değildir.
(Miladi 2014 yılı hayır, barış ve adalete zemin olur inşallah!)
Twitter: @mucahitbilici
http://www.taraf.com.tr/mucahit-bilici/makale-roboski-ve-paralel-devlet.htm
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.06.2025
21.05.2025
11.05.2025
4.05.2025
2.05.2025
25.04.2025
5.04.2025
28.03.2025
15.03.2025
2.03.2025