Mücahit BİLİCİ
Azınlık iktidarından çoğunluk iktidarına geçiş devrim özelliği taşır ve AK Parti deneyimi bundan başka bir şey değildi. Yalnız bu devrim olalı epey oldu. Her devrimin şakşakçıları değil ama tarihin doğru tarafını keşfedilmemiş bir kıta gibi bulan bazıları dindarların eşitliğine yeni uyanıyor. Bunu sonradan keşfedip hâlâ heyecanlananlardan değilim. Bunların değişimin lüzumuna ve istikametine dair haklı heyecanları geçmişten kopuşa dayanıyor. Ne var ki, geçmişten kopuş heyecanı geleceğe dair teyakkuz lüzumuna dair rehaveti mazur gördürmemeli. Bu safhayı veri alıp bir sonraki meydan okumayı dikkate alarak yazmak gerek. Dindarlık temelli bir otoriterliğin risk olarak farkında olmak, entelektüel ve demokratik teyakkuzu canlı tutarak vaki olanı mutlaklaştırmadan ve kaçınılmazlaştırmadan mümkün olanın en iyisi ve mevcudun daha iyisi için konuşmak gerekiyor. Sahip olduğu söz imkânını, değişim sürecine eleştirel bir refakatçi yapmayan kalemler başka mükâfatlara hak kazanabilirler ama saygıya değil.
Şimdiki sorun nedir? Çoğunluk iktidarının hâkimiyet paldır-kültür’ünden çıkıp demokratik süzgeçten geçerek rafine bir hukuk devletine evrilmesi sorunu.
Geçmişin berbat mirası ve ona dönüş korkusu, mevcut iktidara hak ettiğinden çok dahabüyük bir açık çek vermektedir. Bu çekin duyguları ile hareket eden kitlelerce verilmesi normaldir. Ancak aynı şey kitlelere bakarak kendilerine popülist bir onaycı seviyesini layık ve bu zilleti herkese reva gören entelektüel kesimler için söylenemez. Halkın meşru tercihine karşı saygısızlık ve demokratik irade hazımsızlığı değil kendini siyasetin keyfine değnekçi yapacak bir teslimiyet içine girmemekten bahsediyoruz. İktidarın “devrim ayakları”na kapananları bahis harici tutuyoruz ama o devrim ayaklarına kapılanlara yorgan hatırlatması yapmak demokratik bir sorumluluktur. İşte geçmişin kötü mirasının mevcut iktidara açtığı açık çekin mühim bir kısmının suiistimali ve israfı devrim ile demokrasi arasında açılmış farkı işaret ediyor. Belki veren memnun ve alan da israf ediyor memnunane ama bunu görenin (vicdan olarak) rahatsız olması gerekmez mi?
Bugün Türkiye’de bir kısmı görünen ve daha büyük bir kısmı henüz görünmeyen gerilim, işte bu devrim ile demokrasi arasındaki farkın yaptığı cereyandır. Bu fark bazı hadiselerde somut bir hâl alıyor.
İş devrimi ve büyüme şehvetindeki patlama ile o patlamanın altında mesela Soma’da 301 işçinin can güvenliğini sağlamadaki kesatlık arasındaki fark. Yahut düzinelerce katları olaninşaatlarla şehri doldurmak ile o inşaatlardan düşüp ölen işçilerin can güvenliğini sağlama zaafı arasındaki fark.
AK Parti’ye olan halk desteğinin büyüklüğü ile o desteğin açtığı iktidar makamlarına (google’dan ayet sallayıp tek meziyeti İngilizce konuşabilmek olan ve bulunduğu makamı ancak riyakarlıkla doldurabilen kimi) siyasetçilerin küçüklüğü arasındaki fark..
Şu hâlde devrim ayaklarını demokrasi yorganına göre uzatmak lazım derken, henüz kısa düşen demokrasi yorganına bakıp, ayakları kesin demiyoruz. Aksine yer yer tekmeye dönüşen bu ayakların üstünü demokrasi yorganıyla kapatmak için gerekli çabayı niye göstermiyorsunuz diyoruz. Demokratik teyakkuz devrim heyecanına eşlik etmedikçedevrimi demokrasinin kendisiymiş gibi sunma ihtiyacı, bir örtme ihtiyacı olarak bütün çıplaklığı ile ortada olacak. Televizyon ekranları ve gazete sayfaları bunu kapatamayacağı için de tıpkı Soma’daki maden ocağının kapısını kapatmak için dökülen beton gibi betonarme siyasetlere ihtiyaç duyulacak.
Geçmişe göre ilerideolduğumuz, ilerlediğimiz kesin. Ama geleceğe göre acaba yeterince ilerliyor muyuz? Bu pozisyon, imkânsızı isteme hayalciliği değil, mevcudu yegâne mümkün gören bir muhafazakâr dûnhimmetliğe kolunu veya aklını kaptırmamaktır.
İttihat Terakki’den Sultan Abdülhamid’e terfiacaba yeterli bir terakki midir?
Twitter: @mucahitbilici
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.09.2025
6.09.2025
30.08.2025
12.08.2025
1.08.2025
25.07.2025
22.07.2025
10.07.2025
1.07.2025
28.06.2025