Mücahit BİLİCİ
Uzun zamandır, Risale-i Nur kitaplarında tahrifat olduğuna dair iddialar dile getirilmektedir. Ancak bu iddialara ilmi bir cevap verilmemiştir. Verilen cevaplar ekseriyetle itham, etiketleme ve aşağılamaseviyesinde kalmıştır. İyimser çabalar bile rivayetlere ve hüsnüzan beklentilerine bina edilmiş ancak müşahhas deliller ortaya konmamıştır. Yakınlarda Hüseyn Siyabend Aytemur imzasıyla çıkan kitap (Risale-i Nur’da Yapılan Tahrifat, Hivda Yayıncılık, İstanbul 2015) bu alanda yapılmış ve belgelere dayalı ilk ilmi çalışma olması noktasında bilhassa değerlidir. Bu konunun inkâr ve rivayetler düzleminde ele alınmaktan çıkıp, sürdürülebilir ilmi bir müzakereye dönüşmesi artık kaçınılmazdır. Risale-i Nur’un ve Said Nursi’nin layıkı ve tahkik mesleğinin gereği budur. Risale-i Nur’un muhafazası ve bir ilm-i hakikat eseri olarak hukuku tahrifat konusunun ciddiye alınmasını gerektiriyor. Bir eserde değişiklik yapıldığı yolundaki iddiaları reddedebilmek için bile ciddiyet ve samimiyet şarttır. Risale-i Nur’ların bir telifat olarak tarihi (Bediüzzaman’ın kendisinin yaptığı değişiklikler dâhil) eserin zaman içindeki basım, yayın ve değişim hikâyesi eserin kimliğinin bir parçasıdır. Tahrifat iddialarına konu olan değişikliklerin kaynağı ve tarihi nedir? Hangi değişiklik, ne zaman yapılmıştır. Üstad hayattayken ve vefatından sonra ortaya çıkmış değişiklikler nelerdir? Değişiklik iddialarına konu olan kısımların tematik bir tasnifi neden yapılmamıştır?
Türkiye’de Nurculuğun etkisi altına girdiği iki ideolojik maraz:Türk milliyetçiliği ve devletçiliktir. Türk mukaddesatçı dindarlığı ve devletin özel mühendislik çabaları sonucu Türkçülük ve devletçilik Nurcu metin ve bünyede doğal bir unsur hâline getirilmiştir. Nurculuğun ya da Nurcuların bu konudaki şahsi tercihleri demokratik olarak kendilerine kalmış birşeydir. Ancak R. Nur metinlerinin bu türden tahrifat ve müdahalelerden arındırılmasıilmi bir zarurettir.
Türk milliyetçiliği, Kürd ve Kürdistan’ın mümkünse yok, değilse minimalize edilmesini gerektirirken; devletçilik de devletin resmî ideolojisine yönelik eleştirel unsurlara müdahale ederek Said Nursi’nin devletçi ve düzen yanlısı gösterilmesini sağlamıştır. Bu konunun sadece Kürd/ Kürdistan konusuyla sınırlı olmaması, bu konudaki itirazlara hemen Kürd kardeşlerinde hassasiyet damarı arayan zavallı ve cahilane Türk ağabey tavırlarını açığa düşürmektedir. Çünkü sadece rejime yönelik eleştirilerin sansürlenmesi bile Said Nursi’nin eserlerine müdahaleyi ortaya koyan başlı başına bir skandaldır.
Said Nursi “Kürtçülük” ile suçlanmasın diye “Kürd” olmaktan çıkarılmaya çalışılmıştır. Bu tarz tahrifatın devamı son dönemde Nursi’nin biyografisinde yapılmaya çalışılmıştır (Kürdlükten tenzih için Seyyidlik). Kürdlere yapılan baskının Said Nursi’nin eserlerine yansıması bu eserlerdeki Kürd ve Kürdistan atıflarının çıkarılıp çarpıtılmasıdır.
- Nur’a yapılan Türkçü ve devletçi müdahaleler çoğunlukla şartların baskısı karşısında bir mecburiyetçerçevesinde ele alınmaktadır. Ve tahrifat iddiaları çoğunlukla iddia sahiplerinin ırkçılığı ile açıklanarak çürütülür. Neşirden sorumlu “abi”lerin faziletleri ile muhataplar üzerinde baskı kurulur. Tahkik mesleği olan Nurculuk henüz kitlesel bir avamilikten çıkıp hürriyete dayalı bir sorgulayıcılığa geçmediği için de herkesin abilerin faziletlerinin esiri olması beklenir. Hâlbuki Nurculukta ruhban sınıfı olamaz.
Tahrifat iddialarına karşı öne sürülen ilk ve en büyük savunma değişiklikleri Bediüzzaman’ın yaptığıdır. Ancak bazı değişiklikler için makul ve mümkün olan bu iddia maalesef bütün müdahaleleri açıklamak için kullanıldığı gibi teknik olarak itibar edilecek bir netlikte değildir. Mesela, ilk nüsha ile Bediüzzaman’ın değişiklik yaptığı nüshaları birarada gösteren ve değişikliğin tarihçesini ortaya koyacak bir çalışma yoktur. İkinci olarak, her ne kadar Nurcular açısından üstadın nihai hâl olarak bıraktığı eserlerin o hâli yeterli olsa bile, ilmi açıdan bir eserin ilk yayınlanış şekli, sonraki baskılarında değişiklik olsa bile kendi başına bir eserdir ve ilk şekil olarak korunması gerekir. Ve farklı tarihlerdeki başımlar ve nüshalar arasındaki farklar bir tarihin ve ilmin konusudur. Yani Nurların basım tarihi ve metinlerin değişim süreci, Nurcu tarihyazımının önemli bir parçası olarak ilmin konusudur.
Nurcuların sadeleştirme gibi zahiren basit bir yanlışa bu kadar büyük bir tehevvür ile itiraz etmesinin sebebi Risalelerin özel olduğuna ve bu eseri Bediüzzaman’ın vehbi bir ilimle telif ettiğine inanmalarıdır. Normalde bir Nurcu’ya sorsanız: Bediüzzaman hata yapabilir mi? Evet diyecektir. Ama hatasını göster deseniz gösteremez. Bu anlaşılır bir durumdur. Zira güzellikleri tanıdığı kaynakta hatayı arayan eleştirel bir tutum takınmama hakkına sahiptir insanlar. R. Nur kitapları sıradan kitaplar değildir ve öyle görülmezler.
Şimdi yapılan savunmalardan bir tanesi de Bediüzzaman’ın bazı mektuplarında talebelerine uygun gördükleri düzeltmeleri yapabilecekleri konusunda selahiyet verdiği ve bundan dolayı da ilgili şahısların bu değişiklikleri yaptığı iddiasıdır. Bu iddia gerçekçi olmadığı gibi inandırıcı da değildir. Şimdi soralım: Çoğu eğitim seviyesi yüksek olmayan ve sadakatte zirve olan Bediüzzaman’ın hangi talebesi üstadının sözlerini değiştirmeye cesaret ederdi? Hangisi Üstadın sözünde bir arıza görecek kadar ona teslim olmamıştı? Nurcuları tanıyan bir insan hemen şu sonuca varır: İyi bir Nurcu kesinlikle Bediüzzaman’ın sözlerine dokunmaz, düzeltmeye kendini selahiyetli görmez. Şu hâlde Bediüzzaman’ın şu eserindeki su ifadeyi ben şu şekilde değiştirdim diyen kaç tane “abi” var? Vefat etmişlerden ve halen hayatta olanlardan bu noktada bir açıklama sadır olmuş mudur?
Tahrifatın giderilmesi ve eserlerde sahihliğin restore edilmesi için ilmi çalışmaların yapılması ve belgeler üzerinden bir müzakerenin yürütülmesi şarttır. Aytemur’un çalışması bu istikamette önemli bir ilk adımdır. Said Nursi’nin Türk milliyetçiliğinin vesayetinden kurtarılması ve Nurcu tarihyazımının Türkçü tahrifat ve lekelerden dezenfekte edilmesi gerekiyor.
Twitter: @mucahitbilici
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.09.2025
6.09.2025
30.08.2025
12.08.2025
1.08.2025
25.07.2025
22.07.2025
10.07.2025
1.07.2025
28.06.2025