Serdar KAYA
Esenyurt’taki bir inşaatta çalışan işçilerin kaldığı çadırlarda çıkan yangın sonucunda 11 işçinin yanarak hayatını kaybetmesi, (doğal olarak) tepkilere neden oldu. Bu tepkiler, elbette haklı tepkilerdi. Ancak tepkilerin haklı olması, ifade buldukları söylemlerin de haklı olacağı anlamına gelmiyor. Hayatını kaybeden işçilerin bir alışveriş merkezi inşaatında çalışıyor olmalarından hareketle yapılan sorunlu kapitalizm eleştirileri, bu çerçevede değerlendirilebilir.
İlk bakış, ikinci bakış
Esenyurt’ta yaşanan trajedi, ilk bakışta, sömüren şirket/sömürülen işçi çerçevesine oturtulmaya gerçekten de epey müsait görünüyor. Ancak herhangi bir konuda verilen bir hükmün ne kadar sağlıklı olduğunu anlayabilmek için, ilk bakışta nasıl göründüğüne değil, objektif kriterlerle sınanıp sınanmadığına bakmak gerekiyor.
Kapitalist ülkeler ve işçi hakları özelinde, birkaç mukayeseli soru sorarak bunu yapabilmek mümkün: İhmalden kaynaklanan bu gibi kazalar, kapitalist ülkelerde, (sözgelimi ABD’de) daha mı çok yaşanmaktadır? Bu ülkelerde, işyerlerinde, hayati tehlikelere karşı daha mı az önlem alınmaktadır? İlgili hukuki düzenlemeler daha mı yetersizdir? Kanunlar kâğıt üzerinde kalmakta ve sistemli denetlemeler daha mı az yapılmaktadır?
Bu sorulara olumlu yanıtlar vermek pek mümkün değil gibidir. Zira günümüzün kapitalist olarak nitelendirilen gelişmiş ülkeleri, aynı zamanda dünyada işyeri güvenlik standartlarının en detaylı şekillerde belirlendiği, uygulandığı ve denetlendiği yerler durumundadır. Bütün önlemlere rağmen kazalar yaşandığında ise, bu ülkelerde gerek tazminat sistemi gerekse (gelecekte benzeri kazaları azaltmaya yönelik) geri bildirim mekanizmaları çok daha hızlı ve etkili bir şekilde işlemektedir.
Sosyalist ülkeler ise, bu gibi konularda acınacak haldedir. Bu ülkeler, ya sefalet içindedir, ya da sefaletten kurtulma adına (çok yüksek çalışma saatlerinden çocuk işçi çalıştırmaya kadar) her yola tevessül eden işçi cehennemleri durumundadır. Zaten tam da bu nedenle günümüzde pek çok şirket, “kapitalist” ülkelerdeki kuralların ve diğer işçi haklarının radarı dışına çıkabilmek için “sosyalist” dünyaya göç etmektedir.
Dolayısıyla, bu tabloya bakarak sorunun kapitalizmde (ya da çözümün sosyalizmde) olduğunu söylemek epey zordur. Bu durumda sorulması gereken asıl soru, karşılaştırılan ülkeler arasındaki bu uçuruma rağmen konu hakkında yapılan değerlendirmelerin nasıl olup da gerçeklerden bu denli kopuk olabildiği olmalıdır.
Algılar ideolojikleşince...
İnsanın hayatı anlamlandırması, zihnindeki algılar aracılığıyla olur. Bu algılar, kültür, eğitim gibi bir dizi faktörün etkisi altında şekillenir. Aynı ülkede yaşayan insanların belli olaylar karşısındaki tavır ve reflekslerinin birbirine benzemesinin ya da aynı düşünce ekolünden beslenen insanların benzeri siyasi tercihlerde bulunmalarının nedeni budur. Söz konusu olan, aynı etkiler altında şekillenen insanların, (çoğu zaman farkında bile olmadan) benzer bir perspektif edinmeleridir.
Ancak, söz konusu perspektifler ideolojikleştiğinde, algılar, herşeyi tek bir düzleme indirgeyen bir nitelik kazanır. Böyle bir duruma gelen bir kişi, herşeyi belli bir kalıbın içinde değerlendirmeye başlar ve alternatifleri göremez hale gelir. Alternatifleri görememenin doğal bir sonucu ise, gerçekte varolmayan ilişkileri mevcut (ve hatta aşikâr) görmektir.
“Dindar insanlar görüyorum!”
Gelişmiş ülkelerdeki ırkçılar, ülkelerinde yanlış giden herşeyin birincil sorumlusunun göçmenler olduğu yönünde kesin bir inanca sahiptirler. Onların bu durumu, ideolojik körlük nedeniyle varolmayan şeyler gözlemlemenin (ve bu gözlemleri verilerle teyit etme ihtiyacı duymamanın) tipik bir örneğidir. Türkiye özelinde, Kemalistlerin halkın dindarlaştığını düşünmeleri ve (verilerle desteklenmeyen) bu “durum”u AKP iktidarı ile ilişkilendirmeleri de, aynı doğrultuda bir diğer örnektir.
Sonsöz
Esenyurt’ta çıkan yangını doğrudan kapitalizm ile açıklamak da, ideolojik bir refleksten ileri geliyor. Türkiye, insan hayatına verilen değerin düşük olduğu, güvenlik standartlarının yeterli ölçüde varolmadığı, varolan standartların ise denetlenmediği bir ülke. Bu nedenle, her sosyo-ekonomik gruptan insan, her gün, kolaylıkla önlenebilir nedenlerden ötürü hayatını kaybediyor. Konuyu tek bir düzleme indirgemeye ve tek bir faktörle açıklamaya kalkmak yerine, bu genel sorunu görmek gerekli.
Önemli not
Kapitalist ülkelerde işçi haklarının daha iyi düzeyde olması, bunun nedeninin kapitalizm olduğu ya da olmadığı anlamına gelmiyor. (Konunun bu yönünü, önümüzdeki pazar ele almaya çalışacağım.)
Yazarlar
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya medyasına bıraksanız… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyasette kim kiminle yürür? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli tavır mı koydu? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolToplu iğne hikayesi 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHaram paranın faizi helal midir? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt çözümüne neden olumlu bakmalı? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERMea Culpa 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan'Casusluk' dosyasında ne var? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRSavcı ‘İngiliz casusu’ olmakla suçluyor! Yöneticisi olduğu şirkete siber güvenlik ihalesi verildi 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Fırsata Sahip Çıkalım... 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye üstündeki baskı artar mı? 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî casusluk suçu 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMami, IKE ve Hüseyin-1 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFed mi, TCMB mi? Çetrefilli bir soru, ironik bir cevap 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBürokrasi, tarımın gerisinde kaldı 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselMerkez Bankası zor bir viraja girdi 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZPKK’nın son açıklaması: Süreç devam ediyor, ama nasıl ? 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTrafik, yargı ve casusular 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞHamdi Ulukaya (Çobani) en zengin Türkiyeli seçilmesi üstüne... 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRBatı’nın krizi, küresel düzenin çözülüşü: Türkiye için dönüm noktası üzerine senaryolar ne? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNPKK’nin çekilme hamlesi ne anlama geliyor? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBöyle giderse bu tren bu tünelden çıkmaz 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞALTINA, DÖVİZE BAK GÖR HALİNİ… 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANNereye doğru gidiyoruz? 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçayİstikrarsızlık üreten istikrar programı 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’de milliyetçiliğin reformu meselesi 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2019
17.06.2018
6.04.2015
23.03.2015
16.03.2015
20.01.2015
15.01.2015
17.11.2014
1.10.2014
12.08.2014