Sezin ÖNEY
ABD başkanlık seçimlerinin bütün dünyanın ilgisini çekmesinin nedeni herhâlde, son yıllarda Amerika’nın sarsılan siyasi ve ekonomik gücüne rağmen, bu seçimlerin, “modern demokrasi” dediğimiz şeyin yaşandığı “an” olduğu izlenimini vermesi.
İzlenim diyorum çünkü ABD’de, demokrasi açısından, birçok şeyin hiç de yolunda gitmediğini biliyoruz. Gitseydi, 2008’de seçildiğinde, bütün dünyayı dolanıp geçen bir sihir yaratan Barack Obama’nın yeniden seçilmesi, dünyayı sallardı.
Eğer Obama, yarattığı ilhamın gücüyle, “politika” dediğimiz şeyi yeniden tanımlama yoluna gitseydi..
Güncel politikanın temel sorunu, dünyanın her yerinde, insan hayatına dokunan bir sürü meseleye hiç ilişmemesi.
Mesela, ABD başkanlık seçimlerinde iki adayın karşılıklı tartışmalarında, küresel ısınma konusuna bir kez bile değinilmedi. Oysa küresel ısınma ve meteorolojik felaketler arasındaki bağ artık “acaba mı” gibisinden sorgulanan bir olay değil. “Süper Fırtına” Sandy, Amerika’da, politikanın şekillendiği finans, siyaset ve medya merkezlerini vurdu da ne oldu; küresel ısınma gene “bayık” bir konu varsayılıp ciddiye alınmadı.
Düşünür Hannah Arendt, “politikanın insanlar arasında geliştiğini” söyler. Yani, politika insanın doğasında olan bir şey değildir; Aristo’nun söylediği gibi, “İnsan, doğuştan politik bir hayvandır” denemez.
Siyaset, insanların “birarada olma” hâlinden, ortak yaşamın yarattığı gereklerden ötürü ortaya çıkar; der Arendt.
Ancak, “devlet” denen yapı, giderek daha alengirli, insan yaşamının her alanını daha bir kontrol eder hâle geldikçe, günümüz politikası, iyiden iyiye “insan üzeri” bir yapıya bürünüyor.
Türkiye’de de, “devlet” önemini yitireceğine, hayatımızın daha da merkezinde yer almaya, daha bir “kutsallaşmaya” başlıyor.
Türkiye’de de, politika “insanüstü” bir yapıya sahip.
Şu an Brüksel’de “Eğitim Hakkı ve Eğitimde Haklar Dünya Konferansı” için bulunuyorum. Türkiye’de anadilde eğitim/anadil eğitimi meselelerinin geçmişini, şimdisini inceleyen bir rapor yazdım geçtiğimiz aylarda. Sonuç, “devrim niteliğinde gelişmelere” rağmen acıklı; haklar, Türkiye’de öyle bir lütuf şeklinde “veriliyor” ki; hak tanınmıyor da, ihsanda bulunuluyor.
Bu insanüstü devlet, bir de “tepkisel modernizmi” benimserse ne olur?
Jeffrey Herf’in, 1984 tarihli kitabı Reactionary Modernism: Technology, Culture and Politics in Weimar and the Third Reich (Tepkisel Modernizm: Üçüncü Reich ve Weimar’da Teknoloji, Kültür ve Politika ), Nazilerin iktidar oldukları dönem Almanya’sının, “muhafazakâr devrimci hareketin” siyasi ruh hâlini anlatır.
Herf, tepkisel modernizmi, “modern teknolojiye duyulan büyük heyecan ile Aydınlanma’nın (bireysel haklar/özgürlükler ve rasyonalite/mantık çerçevesinin) ve liberal demokrasinin değeriyle kurumlarının reddedilmesi olarak tanımlar.
AKP eleştirisi yapmak için Nazizm ile paralellikler kurmaya kalkacak değilim. Dünya genelinde, eleştirilen her şeye, hemen de “en kötü neye benzetilebilir” diye bir “Nazizm” yaftası vurma eğilimi var ne yazık ki.
Herf’in “tepkisel modernizm” tezi, “Batı dışı modernleşmede”, “teknoloji ve geleneğin” birleşimi üzerine yorumları, Türkiye için çağrışımlar içerdiğinden ötürü, gerçekten enteresan.
Özellikle de, 2011 seçimlerinin ardından Erdoğan’ın “en lider” hâle gelmesi sonrası, AKP’de yaşanmakta olan, “2023 vizyonuna” gözünü diken ideolojik tavır düşünülünce.
“Nasıl hem özümüze sadık kalıp, hem de teknolojik olarak ilerleyebiliriz?”
Herf’e göre, Almanya’nın “muhafazakâr devrim hareketinin” temelinde bu soru yatıyor.
Herf, yazar Thomas Mann’dan şu alıntıyı yapıyor: “Nasyonal Sosyalizm’in en temel ve tehlikeli yanı, robust bir modernlik ve ilerlemeye yönelik olumlu bakış açısıyla, geçmişe yönelik rüyaları birleştirmesiydi: son derece teknolojik bir modernizm yani.”
Nazilerin ideologlarından Goebbels de, “çelik gibi Romantizm” derken tam da bunu kastetmişti herhâlde.
Tepkisel modernizmin, “tepkisi” Batı uygarlığınaydı. Batı, değerlerini kaybetmiş, yozlaşmış, “parazitleşmiş”, “çirkin” bir yapıya sahipti.
Almanya’nın kültür ve tekniği birleştiren ideolojisiyse, güzellik, yaşam, cemaat dayanışması ve düzeni temsil ediyordu.
Batı’da “zihin”, Almanya’da “ruh” vardı. Batı’da, tüccarlık, Almanya’da girişimcilik, Batı’da parlamento tartışmalarının gürültüsü, Almanya’da yaratıcı lider iradesi..
Batı’nın finans ve sermaye egemen bir dünyası, yurttaşlık egemenliği, bencil çıkarcılığı, doğaya boyun eğen “kadınsı” tavırları, benmerkezciliğine karşılık, Almanya’da, yaratıcı işgücü, “işçi-asker Alman”, toplumun çıkarları, doğaya hükmeden “erkeksi” güç, fedakârlık...
Demek istediğim şimdi iyi anlaşılmıştır herhâlde.
Yaşam gücüyle dolup taştığını, yaşam coşkusunu temsil ettiğini öne süren Nasyonal Sosyalizm’in bir yandan da, adeta “ölümden” marazi bir zevk alması, ölümü kutsaması da ayrı bir vaka tabii.
Şehitliğin Türkiye’de övülmesi gibi, Batı’da bireyin bencilce hayatta kalma arzusuna karşı, Almanya’da da, özellikle savaşta, “yüksek ülküler için kutsal ölüm” büyük bir hevesle kucaklanıyordu.
Herf’in çok sarsıcı bir tespiti var; “Serbest tartışma ortamının olmadığı totaliter bir sistemde ideoloji, kendisini ‘gerçeklere’ veya ‘gerçeğin farklı yorumlarına’ karşı sınama gereği duymaz”.
Yani, ideoloji kendi gerçekliğini yaratır; Nazilerin “büyülü propagandası” da buydu işte.
Mantıksızlıklar, mantıklıymış gibi görünmeye başlıyor; böylesi bir “kara sihrin” etkisi altında.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTrump Nobel'i alıp barıştan kaçarsa 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaYPG silah bırakır mı? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÇözümde tümseklere rağmen tekerlek dönüyor 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Kim bu Devlet Büyükleri?” 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAGerçek sanık sandalyesinde 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKaan’ın motorları ve bir soru: Türkiye’nin F-35 alması şart mıdır? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayOVP’nin iç çelişkileri ve stratejik yönelimi 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze Planı: Bölgesel teslimiyete giriş 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANFotoğraflar tarafsız değil 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraDevlet Millet Kucaklaşması 5.10.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2025
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024