Sezin ÖNEY
Çok tuhaf işler bunlar. Geçen yıl bu zamanlar, TIME dergisi, “yılın insanı” olarak “protestocu”yu seçmişti.
Bunun sebebi olarak da, “protestocunun” dünya tarihindeki etkisi gösterilmişti; Amerika’da 1960’larda haklar veya Vietnam Savaşı’nı protesto için sokağa dökülenler, 1970’lerde, İran ve Portekiz’de diktatörlüğe başkaldırı için gösteri yapanlar, 1980’lerde Orta ve Doğu Avrupa’da, Çin’de Tiananmen Meydanı’nda “demokrasi” talebiyle yapılan gösteriler, İsrail’in Batı Şeria ve Gazze’yi işgaline karşı çıkanlar, nükleer silahlara karşı, çevrenin korunması için meydanlarda toplananlar...
“Meçhul Protestocu”, 2011 yılının “insanı” seçilirken, Türkiye, 2012’yi, içindeki “protestocunun” devlet tarafından giderek toplumun dışına itildiği, marjinalleştirildiği bir sürecin son ve en kocaman halkasını ODTÜ olaylarıyla pekiştirerek tamamlıyor.
Güncel Türkiye siyaseti, “muhalifliğin marjinalleştirilmesi” üzerine şekilleniyor.
“Derin devlet”, “askerî vesayet”, “darbe tehdidi”; bu gibi demokrasiye yönelik ciddi tehditlerin bilinegelen hâllerini büyük ölçüde aştı Türkiye. Ancak, demokratikleşmemek için yeni bahaneler lazım “eski devlete”.
Eski devlet, yani vatandaşını ezen devlet öyle bir güç kaynağı ki, iktidarı ele alan, bu yapıyı değiştirmek istemiyor.
Hep yazdığım gibi, aslında AKP, otoriterleşmenin sebebi değil, sonucu.
Siyasette insanların özel hayatlarını deşmek için, modern yöntemlerle dedikodu kumkumalığı yapılması manasına gelen “dinleme”den Erdoğan’ın şikâyet etmesi, tıpkı “kürtaj” ya da “dokunulmazlıklar” meseleleri gibi yeni gündem maddeleri yarattı. Ancak, Erdoğan, NTV’deki söyleşisinde söylediği gibi, “gündem yarattığı için başbakan”. Türkiye de, karmaşık bir paslaşmalar zinciri sonucu bu gündemin “hopla zıpla kukla” şeklinde esiri hâline, geliyor.
Medya, siyasetçiler, akademisyenler, kerameti kendinden menkul uzmanlar, iktidar pastasından bir kırıntı dahi olsun illa kapmak isteyenler, anlamak yerine kutuplaşan kamuoyu, kısacası herkesin paslaşmasıyla Türkiye, bugün, demokratikleşmeden uzaklara, meçhule yelken açan bir ülke hâline geldi.
Dinleme meselesi de, yeni “iyi saatte olsunlar”. Tanımsız, faili meçhul korkular yaratmak üzere ortaya atılan bir pas ve hemen de, bir doksanlık gole dönüşüverdi; gündemin tam da ortasına oturup. Ve Erdoğan, tüm gücüne rağmen, mağdur konumuna düşmeyi becerdi gene.
Kim dinliyor olabilir; dikkat siz de olabilirsiniz. Size de çıkabilir ve yeni iç düşmanımız olarak siz de, tam da hedefe oturabilirsiniz.
Soyut, ele avuca gelmeyen, “tek dişi kalmış medeniyetin canavar dış güçleri” ve içerideki işbirlikçileri; suretleri, gölgeleri olmayan sislerin arasından varlıkları sadece sezilebilen korkularımızın kaynakları, her birimizde bir anda vücut bulabilir. Korkuların esiri olarak kendinden bile şüphe eden titrek bireylerin ülkesinde, gündemi iyi idare eden her şeyi de idare eder. İşte siyasetimizin de özeti budur.
ODTÜ’deki gösteriler ertesi yaşananlar hepimizi düşündürmeli.
Göktürk 2’nin uzaya yollanışı, medyada ve kamuoyu genelinde, “bilimsel başarı” olarak nitelendi de, bu uydu neden yollandı hiç sorgulanmadı. Oysa, Göktürk 2’nin görevleri, askerî ve istihbarat toparlama olarak tanımlandı. Başlı başına bu “görev”, hele de Uludere/Roboski’de 34 insanın bombalanmasının yıldönümüne denk gelen şu günlerde protesto konusu olabilir.
Sevgili Aydın Engin, T24 haber sitesinde yayınlanan “Öğrenci Hapishanesi” adlı yazısında, şu an dört bin öğrencinin tutuklu olduğundan bahsetmiş...
Ve, en liberal yorumcular bile, birkaç kelime de olsa, “öğrenci şiddetini” eleştirmeden edemiyor.
“Ne biçim öğrenci yetiştiriyorsunuz” denerek tasvip edilmeyen öğrenciler, Türkiye’nin sınavlar sistemine göğüs gere gere, Ankara’nın devlet üniversitelerinde, en yüksek puanları alan öğrenciler. Çok ilginç işler bunlar; mağdurlar dönüp dolaşıp suçlu oluyor da, ezenler dönüp dolaşıp hep birilerinin kahramanı ve her durumun mağduru oluveriyor tuhafiye cenneti Türkiye’de.
Başımız sağolsun...
Şerafettin Elçi de, siyaset kubbesinden bir yıldız gibi kaydı geçti. Ayrımcılık nedir, pek de anlayamadan yaşıyoruz; ölümü duyulduğunda, haber kanallarında tartışma programları vardı ve bir tanesi dışında, Elçi’nin bahsi bile geçmedi; bırakın yayın akışının değiştirilmesi ve özel program yapılması gibi bir ilgi gösterilmesini. Keza Elçi’nin ölüm haberi, Başbakan’ı kim dinliyor, yaklaşan yılbaşı kutlamaları için tavsiyeler gibi “haberler” arasında kısacık kayboldu gitti. Oysa, Elçi’nin yaşamı, Kürt Sorunu’nun da kısa dönem tarihi için birçok ilginç ve önemli ayrıntıyla dolu. Kürt siyasetinin en önemli figürlerinden birine yönelik samimi ve insani bir ilgi yoksa bile, bari bizi “ortaklaştıran meselemize” dair pragmatik bir alaka olabilseydi, acaba Türkiye nasıl bir yer olurdu?
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024