Sezin ÖNEY
“Bu hafta okulda, öğrencilerin gazetelerden kesip getirdiği haberler okunacaktır.”
Oğlum Hazar’ın okulundan gelen bu bildirimle ve Karabük Üniversitesi’nde Makine Mühendisliği bölümünde yüksek lisansını yapan genç okuyucum Hakan Yurtkuran’ın da, yorumlarımda kötümserlik sezinlediğinden bahsetmesiyle, “iyi haberler” avına çıktım.
Bu da hiç olay bir iş değil; alın bir gazeteyi ve “gerçekten iyi” bir haber bulun kolaysa.
Aslında bu işi, zaten her hafta yapmamız gerekiyordu; gazetecilik kökenim dolayısıyla, özellikle de bir sorumluluk hissediyordum. Ancak, Hazar ile beraber haber arayışına bile geçemedik; zira, sadece benim televizyon haberlerini izlemem dahi krize neden oluyordu. Hazar, “kötü haber” duyar duymaz kulaklarını kapatarak şarkı söylemeye başlıyordu. Açıkçası, çevremde en sevdiğim bazı insanlar da, müthiş bir sevecenlikle, kötü haberlere ve kötümserliğe karşı “yufka yürekleriyle”, “ama iyi düşünelim” diyenler müthiş bir tatlılıkla. “Ben ve sen” arasında işler böyle de; ya dünya genelinde?
Hazar’a göre, gazeteciler, sadece kötü haber veren insanlar. Hatta, kötü haberlerin kaynağı da, gazeteciler.
Sabırla, “neden-sonuç” ilişkilerini yanlış yerden kurduğunu; kötü haberler varsa, bunların sebebinin gazeteciler olmadığını anlatmaya çalıştım.
Çok da ikna olmadı galiba; neticede, gazetecilik mesleğinin doğasında “kötü haberlerin” çekimi var. Kötümserlik olsun diye değil, “yolunda gitmeyen işler”, yolunda gidenlerden daha çekici haber konusu olduğu için “kötü haberlere” daha çok yer verildiğini görüyoruz.
Dahası, ABD merkezli insan hakları örgütü İnsan Hakları Gözlem (Human Rights Watch), Birleşik Arap Emirlikleri’ne 2009’da yaptığı bir uyarıda, “medyada rejimi eleştirmeyen, sadece iyi haberler yapılmasını”(1) öngören bir basın yasasını eleştiriyordu.
Akıntıya karşı kürek çekenler de var gerçi; “sadece iyi haberler” vermeyi amaçlayan, internet üzerinden yayın yapan bazı siteler kuruldu.
Bunlardan, “happynews.com” hâlâ yayınlarına devam ediyor. Bir de, “Positive News” adlı, sadece olumlu, pozitif dalga boyunda haberler veren bir gazete var. İnternet üzerinden düzenli olarak yayınlanması dışında, yılda dört kez de 60 bin kopya basılıyor.
“Mutluluk habercileri” bence önemli işler yapıyorlar; ancak, bu gibi sitelerde yer verilen “iyi haberlerin”, anaakım medyada manşet olabilmesi açıkçası biraz da zor.
“İyi haberler medyasında”, “mutluluğa yönelik” pozitif ayrımcılık olmasa, Danimarka’nın yeşil politikalar dolayısıyla nasıl hem müthiş kalkınan, hem vatandaşlarına üst düzey yaşam kalitesi sunan, hem de çevre konusunda örnek bir ülke olduğu veya “hayvanlardaki keyif duygusu” üzerine, kedilerin neden göbeklerini kaşıtmayı sevdiği hakkında haberleri okuyabilmemiz pek de mümkün olmazdı açıkçası.
Dahası, Danimarka deyince, benim aklıma, katı göçmen politikaları geliyor daha çok. “Keyif” deyince de, Türkiye’de her köşede, çevrenizden göz kırpan ilanlara bakın; “kahve keyfi”, “çay keyfi”, “mangal keyfi”, “köfte keyfi” gibi “keyif” kavramını ayağa düşüren nitelemeler yer alıyor. Zaten insan hayatında bir şey eksikse, o illa ağza sakız olur. Keyiften bu kadar uzak, koşuşturmalı ve bunaltıcı hayatlar yaşarken çoğumuz; “keyiften” bu kadar dem vurulması, bu eksikliğe işaret ediyor aslında.
Gene karamsar olduk... Oysa, Arapça “kayf”, yani “olumlu ruh hâli”nden gelen “keyif” çok da güzel bir kelime. İngilizcede “joy” (neşe) sözcüğü, Fransızcada “joie de vivre” (yaşama sevinci) veya “jouissance” (zevkine varmak) aklıma ilk gelen, daha kulağa değmeleriyle beraber insanın havasını değiştiren sözcükler.
Osmanlı’nın son dönemi ve sonrasında, Türkiye’de düşünce dünyasında önemli etki yaratan Fransız filozof Henri Bergson da, 20. yüzyıl başında, bir nevi yaşam gücü, adeta “elektrik akımı” gibi adlandırabileceğimiz “élan vital” kavramını ortaya atmıştı.
Sevan Nişanyan’ın sözlüğüne göre “keyif”, yani Arapça “kayf”; aslında Aristo’nun “poios”, yani bir insanın “kumaşının iyi olup olmadığı” anlamına gelecek türde bir anlamı olan, “karakter”sözcüğünden geliyor. “Nasıl bir karakter” gibi. Bu nicelik hâli, Latinceye, “kalite” kelimesi, Arapçaya da, gene nicelik anlamı içeren şekilde, “iyilik-sağlık” biçiminde, “kayf” olarak geçiyor. “Kalite” ve “kayf”ın aynı kökenden filizlenen kavramsal doğumunu ve farklı maceralarını, “Doğu-Batı” ayrımlarının klişesi içinde, uzmanları yanıtlasın.
İyimserlik meselesi, bugünlerde Türkiye’nin çok gündeminde.
Zonguldak’ta insanlar yok yere ölürken, ben şahsen iyimser olamıyorum.
Ne var ki, iyi haberlerle dolu bir yazı yazmaya niyetlendim madem; filozof Michel Foucault’dan destek alarak, aslında çok iyimser olduğumu şöyle anlatayım:
“Çok kırılgan dengelere bağlı, gerekliliklerden çok durumu idare etmeye, mantıkla temellendirilmek yerine ihtiyari biçimde koşullanan, kaçınılmaz antropolojik gerçeklerden çok karmaşık ancak geçici tarihi tali hallere bağlı olan, değiştirilebilecek o kadar çok şey var ki...” (2)
Zaten Foucault’da sevdiğim de bu bir düşünür olarak; insana duyduğu sonsuz güven ve de çok gerçekçi güven; kendi düşüncelerinin dahi yorumunda (ve elbette düşüncesinde) dahi insana tanıdığı sonsuz özgürlük...
Özgürlük de, sadece kulağa değişi bile, ne güzel bir kelime...
(1) http://www.hrw.org/news/2009/04/06/just-good-news-please
(2) Dits et Ecrits vol. IV. Paris: Gallimard, p. 182.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTrump Nobel'i alıp barıştan kaçarsa 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaYPG silah bırakır mı? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÇözümde tümseklere rağmen tekerlek dönüyor 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Kim bu Devlet Büyükleri?” 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAGerçek sanık sandalyesinde 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKaan’ın motorları ve bir soru: Türkiye’nin F-35 alması şart mıdır? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayOVP’nin iç çelişkileri ve stratejik yönelimi 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze Planı: Bölgesel teslimiyete giriş 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANFotoğraflar tarafsız değil 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraDevlet Millet Kucaklaşması 5.10.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2025
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024