Sezin ÖNEY
Bir yara ne zaman iyileşmeye başlar?
Tüm yaralarımızın izleri, gözle görünür görünmez, üzerimizde geziyor.
Ancak, akan ilk damla kan, aynı zamanda, yarayı iyileştirecek hücrelerin “olay mekânına” koşturduğu bir sürecin başladığını da temsil ediyor.
Ama safha safha devam eden iyileşme, aynı zamanda, çok da kırılgan bir süreç; yeni darbeler, iltihaplanmalar, yaranın “kronik vaka” hâline dönüşmesine neden oluyor; hatta bazen tüm vücudu zehirleyecek bir kangrene...
Bosna Savaşı’nın değil, 20. yüzyıl Avrupa’sının en büyük katliamlarından birinin yaşandığıSrebrenica’dan bir haber dikkatimi çekti.
Boşnak Almir Salihoviç ve Sırp-Hırvat Ducisa Renduliç’in aşk hikâyelerinin haberi.
Onların öykülerinin, ister gerçek olsun ister inşa edilmiş, tüm “imkânsızları” aşabilmenin mümkün olabildiğini göstermesinin ötesinde, çok insani, kalbe çok değen bir yanı var.
1995’te, dokuz bine yakın erkek ve oğlan çocuğun, Ratko Mladić komutanlığındaki Republika Srpska güçleri tarafından katledildiği topraklarda, bir Sırp ve bir Boşnak’ın aşkı, uzaktan bizlerin hoşuna gitse de, yaşandığı yerde hiç de hoş karşılanmıyor. Zaten Almir, Ducisa’ya olan duygularını arkadaşlarına ilk anlattığında, “Oğlum, deli misin, git kendini öldür daha iyi” tepkisini almış.
Üstelik Almir ve Ducisa, tüm manevi engellerin üzerine bir de, müthiş bir fakirlikle mücadele ediyor. Bebekleriyle yaşadıkları tek göz, ahşap prefabrik evlerini, Almanya merkezli bir yardım örgütü vermiş. Daha bir yaşına yeni giren oğulları Yusuf, Almir’in Srebrenica Katliamı’nda öldürülen amcalarından birinin adını taşıyor.
Çift, bu mayıs evlenmeyi planlıyor. Yardım örgütleri tarafından sağlanan yiyecekler ve birkaç koyun, tavuk; tüm varlıkları bunlar.
“Aşk, her şeyi yener” diyor Ducisa. Yavaştan, insanların Srebrenica’da, katliam öncesi olduğu gibi, etnik ayrım sözkonusu yapılmadan, ayrı gayrı olmadan birarada yaşamaya başlayacaklarına inandığını söylüyor.
Farklı kökenlerden çiftlerin oranı, sosyolojide “toplumsal birlikteliğin” barometresi olarak kabul edilir. Şu ya da bu farklı kökenlere sahip insanların, birbirine karışıp görüşmeden varlığını sürdürmesi başka, “tahammül etmek” başka; birarada yaşamaksa çok farklı şeyler...
Almir ve Ducisa’in aşkı, bana efsanevi savaş muhabiri Kurt Schork’un, Saraybosna Kuşatması esnasında yazdığı, her okuduğumda beni ağlatan haberini anımsattı.
Schork’un kaleminden aynen aktarıyorum:
SARAYBOSNA, Mayıs 23, 1993- İki âşık, Saraybosna’nın Miljacka Nehri kenarında, son bir kucaklaşmayla kilitlenerek yatıyor. Dört gündür, Vrbana Köprüsü yakınlarındaki terk edilmiş bir alanda, şarapnel parçaları, yıkılmış ağaçlar ve elektrik direkleri arasında uzanıp kalmışlar.
O bölge, o denli tehlikeli ki, kimse onları kaldırmaya cesaret edemiyor.
İkisi de 25 yaşında olan Bosko Brckiç ve Admira İsmiç, çarşamba günü, kuşatılmış Boşnak başkentinden Sırbistan’a kaçmak isterken vuruldular.
Biri Sırp, diğeri Boşnak’tı.
Vurulmalarına tanık olan bir asker olan Dino, şunları aktarıyor: “İkisi de aynı anda vuruldu, ancak erkek ânında ölürken, kadın hâlâ yaşıyordu... Erkeğe doğru sürünerek yaklaştı ve sona sarıldı. Öyle, birbirlerinin kollarında öldüler.”
Çiftin, keskin nişancıların, insan “avladığı” bu bölgeden geçişine izin için, taraflar arasında gizli bir anlaşma yapılmıştı.
Gene de, biri tahammül edemedi âşıklara.
Bosko ve Admira’nın cansız bedenlerini, kurşunların vızıldadığı bu insan çöplüğünde, günlerce yattı. Admira’nın ailesi, onlara öyle sarılı, bir mezara yatırmak istedi ve bunun için müthiş bir bürokratik mücadele verdi.
Schork’un kendisi de, 2000 yılında, Sierra Leone’de, Bosko ve Admira gibi, tuzağa düşürülerek; savaşlarda, gazeteciler dokunulmaz sayıldığı hâlde, kurşunlanarak öldürüldü.
Schork, sevgililer için, “Savaşa çıldıran bir ülkede, Bosko ve Admira, birbirine deli oluyordu” diye yazmıştı.
Admira’nın babası da, “Bu savaş, Sırplar ve Müslümanlar arasında değil. Bu, caniler, canavarlar arasında bir savaş” demişti.
Tıpkı, her savaşta olduğu gibi.
Tabiat “Koruma” Kanunu’na karşı eylem
24 şubat pazar günü, saat 11:30’da, İstanbul’da Galatasaray Lisesi önü ve Ankara, İzmir’de, Meclis Genel Kurulu gündemine gelmek üzere olan “Tabiat ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı”na karşı eylemler yapılacak.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’nden, sivil toplumda faal aktivistlerden Ümit Şahin’in deyişiyle, tasarıyla; ***
TBMM genel kurul gündemine gelmek üzere olan Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı, doğayı korumak için değil, korunması gereken doğal alanları enerji, madencilik, konut ve sanayi gibi yatırımlara açmak için hazırlanan, ismi yanıltıcı, içeriği tuzaklarla dolu bir yasa tasarısı.
Yasa tasarısıyla “üstün kamu yararı” bahanesiyle korunan doğa alanlarının her türlü yatırıma açılmasına olanak sağlanıyor. Ancak üstün kamu yararından kastedilen şey “ekonomik kalkınma”.
Yasada koruma alanlarına yatırım izni vermek için kullanılan “üstün kamu yararı” kavramı, halkın değil şirketlerin yararı anlamına gelecek. Çünkü doğanın zararına olan hiçbir şey halkın yararına olamaz.
Doğanın kaderi siyasi otoritenin insafına bırakılamaz!
Korunan doğal alanların sınırları ancak bilimsel kriterlerle, doğa korumacıların katılımıyla ve bağımsız uzman kurullar tarafından belirlenebilir. Oysa yasa Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Bakanlar Kurulu’nu, yani siyasi iktidarı bu konuda tek yetkili kılıyor.
Korunan alanların geleceği ve doğanın sınırları siyasetçilere bırakılamaz.
Yasa, doğanın korunmasını değil “sürdürülebilir kullanımını” ve korunan doğa alanlarının işletmeye dönüştürülmesini hedefliyor. Oysa yaşamın sürekliliği için korunan alanların kullanımının sınırlanması, hatta bazı durumlarda hiçbir surette kullanılmaması esas olmalıdır.
Korumayı değil kullanmayı amaçlayan bu tür bir doğa koruma yasası biyolojik soykırıma yol açar!
Doğayı korumayı tek bir yasaya bırakmak, sadece bir yasayla bütün koruma kurallarını belirlemeye kalkışmak bile dehşet vericidir. Olması gereken, ülkenin bütün kanunlarını ve bütün politikaları doğanın korunmasını sağlayacak şekilde yapmaktır.
Çünkü bu dünyadan başka gideceğimiz bir yer yok.
İnsan doğanın efendisi değil, onun bir parçası.
Bencil çıkarlarımız için doğaya verdiğimiz her zarar, bir yandan doğanın vazgeçilmez haklarını ihlal ediyor, bir yandan da geleceğimizi tehdit ediyor.
Ekolojinin kanunları insan eliyle yapılan bütün kanunlardan daha basit ve vazgeçilmez. Doğayla insanın çıkarları birbirine bağlı. Doğaya verdiğimiz her zarar, bütün canlılara ve insana da verilen zarardır.
Bu haliyle yasa tasarısı, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere, Anayasa’nın doğal ve kültürel varlıklarının korunmasına yönelik düzenlemelerine de aykırıdır.
Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı adı altında yasal hale getirilmek istenen doğa yıkımına dur demek, tasarının yasalaşmasını engellemek için, bütün üyelerimizi ve halkımızı sokağa, eyleme çağırıyoruz.
24 Şubat Pazar Günü saat 12:00'de aşağıdaki illerde belirtilen noktalarda tasarıya karşı sesimizi yükseltiyoruz!
İstanbul: Galatasaray Lisesi önü Kazdağı Milli Parkı’nda altın madenleri (yatırıma) açılmak isteniyor. İğneada Longoz Ormanları Milli Parkı’nda kömürlü termik ve nükleer santraller yapılmak isteniyor. Munzur Vadisi Milli Parkı baraj suları altında bırakılmak isteniyor. Küre Dağları Milli Parkı HES projelerinin tehdidi altında. Köprülü Kanyon Milli Parkı’na baraj yapılacak. Fırtına Vadisi, Papart Vadisi, Maçahel, İkizdere gibi sayılamayacak kadar çok sayıda doğal sit alanı ve korunan alanda baraj, HES ve maden projeleri var.
O zaman, haydi meydanlara.
Yazarlar
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciPahalılık turisti de vurdu... 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENDiyanet iğneyi çuvaldızı kendisine batırırsa… 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKKM kalktı, müjde! 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBir hâkim Caprio'muz niye yok? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUAklını başına, vicdanı kalbine toplasan ya! 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİddia: Ziraat’te ‘Gizem B. skandalı’! “Günooo kızlar… Paralar sizin için yükleniyor” 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın gerekleri, Cumartesi Anneleri ve Ablam… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYargı, Mafya ve Beyaz Toros… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Alevi Hakları… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir Devletin ve Toplumun İçten İçe Çözülüşü 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSeyfettin Çilesiz’in çilesi 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan24 yıl sonra CHP’ye muhtaç hale gelmek… 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANBelediye başkanları ne yaptıklarının farkında mı? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024