Sezin ÖNEY
“Geçemezler” anlamına gelen bu slogan, ilk kez, Birinci Dünya Savaşı’nda, Fransız güçleri tarafından kullanılmıştı.
Birinci Dünya Savaşı, aynı zamanda müthiş bir propaganda savaşıydı; bu slogan da, Fransız güçlerinin moralini arttırmak için, posterlerde en çok kullanılan “moral depolarındandı”.
“On ne passe pas” sözleri, Fransız ve Alman güçleri arasında dokuz ay süren Verdun Savaşıesnasında kimbilir kaç askerin yaşam umudu olmuştu. Yaklaşık bir milyon insanın öldüğü bu savaş, müthiş kanlı, can yakıcı bir çatışma olmuştu. Fransa tarihi uzmanı İngiliz Alistair Horne’un aktardığına göre, bir Fransız teğmen, bu savaşa ilişkin tanıklığını şöyle dile getirmişti: “İnsanlık deli. Gördüklerimi sadece böyle açıklayabiliyorum. Nasıl bir katliam! Nasıl bir dehşet ve vahşet tablosu? Tanıklıklarımı anlatacak söz bulamıyorum aslında. Cehennem bu denli korkunç olamaz. İnsanlar deli!”
Fransa’nın kuzeydoğusundaki Verdun kentini çevreleyen ormanda gerçekleşen savaş esnasında neredeyse sürekli yağan yağmur, toprak, kan, cesetlerden oluşan bir cehennem çamuru oluşturmuştu. Askerler de, günlerini, aylarını, bu çamura gömülü, ölümle burun buruna geçiriyordu.
Savaş kentinden “barış” kentine
Bugün, Verdun kenti, kendini “barış” anafikri üzerine kurgulamış bir şehir. Savaş karşıtı ve çatışmalara barışçı çözüm üzerine çalışan birçok sivil toplum kuruluşuna ev sahipliği yapıyor Verdun. Almanya ve Fransa devletleri de, geçmişte yaşanan acıların üzerine kurulan “dostluklarının” sembolü olarak bu kenti gösteriyor.
Kuzey İrlanda’nın da, tıpkı Verdun gibi, onyıllar süren kanlı çatışmaların ardından bir “barış merkezi” olarak küllerinden yeniden doğması sözkonusu. Gerçi, son dönemlerde, bir zamanlar Kuzey İrlanda’nın birçok yerini neredeyse savaş alanına döndüren gerginlikler, yeniden su yüzüne çıkmaya başladı. Ancak, gene de, yıllarca dünyanın dört bir yanından, “çatışma çözümü” üzerine barış dersleri alan Kuzey İrlanda’dan siyasetçiler, akademisyenler, sivil toplum aktivistleri, şimdi kendi deneyimlerini, dünyaya aktarıyor.
Kuzey İrlanda’nın kendisi de, çatışma çözümü konusunda bir şeyler öğrenmek isteyen veya kendi dertlerine deva arayanların uğrak yeri hâline geldi. Belfast’ın, neredeyse, politik içerikli bir “barış turizmi” mekânına dönüştüğünü söylemek mümkün.
Acaba, savaş nedeniyle büyük acılar çeken, çekmeye devam eden Irak ve Suriye’nin şehirleri de, günü gelip, Verdun gibi “barış” merkezleri olacak mı?
Türkiye’de, çatışmaların yaşandığı coğrafyalar, 1990’lardan bu yana, “bölgede” büyük sıkıntılar yaşayan insanlar, Kuzey İrlandalılar gibi, dünyaya barış dersleri verebilecekler mi bir gün?
Türkiye dünyaya ne dersi verecek?
Başbakan Erdoğan’ın, dün Viyana’da Medeniyetler İttifakı projesi çerçevesinde yaptığı konuşmayı dinlerken, açıkçası, Türkiye’nin dünyaya ne “dersi” verebileceği konusunda çok da emin olamadım. Erdoğan, çok haklı biçimde şöyle diyordu; “Avrupa’da yükselen ırkçılığın da ciddi bir sorun olduğunu belirtmek zorundayım. Ülkeleri dışında yaşayan Müslümanlara yönelik rencide edici tavırlar, vicdanları yaralamaya devam ediyor... Tıpkı Faşizm gibi, İslamofobinin de bir insanlık suçu olarak görülmesi kaçınılmaz bir hâl almıştır”.
Erdoğan, Avrupa’da yükselen aşırı sağı eleştirirken, çok doğru bir noktaya parmak basıyor. Bizim de parçası olduğumuz bir coğrafyanın tümünde, eğer ki aşırı sağ hareketler, ikinci veya üçüncü büyük siyasi hareket konumuna yükselmişlerse, bu çok ama çok ciddi bir durumdur. Türkiye de, bu konuyu, fena hâlde mesele etmelidir.
Ancak, Avrupa’nın aşırı sağ meselesini, içinden sadece bir konu başlığını ele alarak eleştirmek de son derece yanlış.
İslamofobi, aşırı sağın yarattığı, istismar ettiği, beslediği karabasanlardan sadece bir tanesi.
Göçmenler, Romanlar, Yahudiler, eşcinseller; her türlü farklı kimlikteki insan, sol görüştekiler...
Ya onların, aşırı sağ tarafından hedef alınması meselesi ne olacak?
Bugünlerde, Yunanistan’ın büyük çıkış yapan sol partisi SYRZİA, “No Pasaran” başlığıyla, bir “anti-faşizm” manifestosuna, Avrupa genelinde imza topluyor.
SYRZİA’nın manifestosu şöyle bitiyor:
“Hiç olmadığı kadar, başka bir Avrupa’yı savunma ve desteklemeye ihtiyacımız var; coğrafyasında yaşayan bizler için, özgür, yaratıcı ve gerçekten demokratik bir Avrupa.
Tarih, bu sefer tekerrür etmemeli!”
Keşke de, Türkiye de, hem kendi içindeki aşırı sağ eğilimlere, hem de parçası olduğu Avrupa’dakilere,“¡No pasarán!” diyebilseydi, tepeden bakan eleştiriler getirmek yerine.
Meraklısına; Manifesto’nun sitesi; “http://antifascismeuropa.org/nos/en”
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTrump Nobel'i alıp barıştan kaçarsa 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaYPG silah bırakır mı? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÇözümde tümseklere rağmen tekerlek dönüyor 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Kim bu Devlet Büyükleri?” 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAGerçek sanık sandalyesinde 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKaan’ın motorları ve bir soru: Türkiye’nin F-35 alması şart mıdır? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayOVP’nin iç çelişkileri ve stratejik yönelimi 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze Planı: Bölgesel teslimiyete giriş 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANFotoğraflar tarafsız değil 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraDevlet Millet Kucaklaşması 5.10.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2025
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024