Sezin ÖNEY
7 Haziran seçimlerinin sonucu ne olursa olsun, ben bu seçimleri çok acı, çok buruk hatırlayacağım.
Vurdulu kırdılı bu seçimlerin son kurbanları iki şoför oldu. HDP’ye araç kiralayan ve şoförlük yapan Aydın Taşkesen Erzurum’da yakıldı; evet, yakıldı! Ve gene HDP’ye şoförlük yapan Hamdullah Öge, Bingöl’de işkence ile öldürüldü.
Bu kadar acıya, azaba, gaddarlığa değer miydi bu seçim?
Benzer bir seçim eziyetini Meksika yaşıyor. 7 Haziran’da Meksika’da da seçimler var. Meksika’da Pazar günü seçmenler, ülkenin 63. Kongresi’nin 500 temsilcisini seçecek. Ve bu seçimlere giderken, yedi aday öldürüldü. Toplamda 20 kadar seçim görevlisi, şiddet kurbanı oldu.
Son mağdur Miguel Angel Luna, sosyal demokrat çizgideki Partido de la Revolución Democrática (PRD— Demokratik Devrim Partisi) adayıydı. PRD, ülkenin üçüncü büyük partisi. 1988’de, ülkenin iktidar partisi Partido Revolucionario Institucional (PRI— Kurumsal Devrim Partisi), sonradan yakıldığı iddiaları atılan oylar ve şaibeli seçim sonucu nedeniyle prestij kaybetmişti. PRD de, bu şaibeli seçimden sonra kurulmuştu.
Meksika, Türkiye gündemine geçtiğimiz aylarda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türkiye için “Meksika tipi başkanlığın” uygun olabileceğini söylemesiyle girmişti, anımsarsanız. Meksika’nın, yasamanın önemli ve özellikle de yürütmenin tüm yetkilerinin tek kişide, yani devlet başkanında toplandığı, başbakanlığın ve yardımcıların olmadığı bir sistemi var. Meksika başkanları, sadece bir dönem için altı yıllığına görev yapabiliyorlar ama seleflerini aday gösterebiliyorlar.
Bu sistemde, 1929’da kurulan PRI’nın ayrı bir yeri var. Zira, tam 71 yıl boyunca kesintisiz bu partinin idaresinde kaldı Meksika. Parti ilk dönemlerinde, Meksika Devrimi’nin eşitlik ve dönüşüm ideallerinin sahiplenicisi olarak görüldü ve ilk iktidar dönemlerinde, “Meksika Mucizesi” olarak adlandırılan bir ekonomik gelişme de sağladı. Ancak, son kertede, yazar Mario Vargas Llosa’nın deyişiyle de, PRI “mükemmel bir diktatörlük” kurdu. PRI için sandık başarısı, meşruiyetini kanıtlamak için elzemdi. Bu nedenle de, oylar düşmeye başlayınca, sandıkta dönen dolaplar da arttı. PRI’nın yolsuzluk ağlarıyla bağladığı iş dünyası, ticaret erbabı, sendikalar ve kırsal kesim grupları, oy karşılığında çıkar elde ediyorlardı. Partinin en büyük iddialarından biri, “başkanların hep değiştiği, halkın başkanı belirlediği ve bundan dolayı da halkın iradesinin temsil edildiği” iddiasıydı. Ne var ki, sandıktan sadece PRI çıkıyordu.
1988’de ilk kez muhalefetin bir çıkışı sözkonusu oldu; sonuçlar muhalefetin başkan adayının kazandığını gösterir gibi olunca, oy sayımında bilgisayar sistemlerinin çöktüğü ama PRI adayının kazandığı açıklandı. Bu şok üzerine de Meksika’da, muhalefet ortaklaşa biçimde örgütlenmeye ve dayanışmaya gitti. Ancak, başka partiden bir başkanın seçilebilmesi, 2000’deki seçimlerde, dönemi boyunca “merkezî gücün azaltılması” ve “seçim sisteminin adilleştirilmesi” için adımlar atan PRI’li Başkan Ernesto Zedillo’nun reformları sayesinde oldu. Ve Zedillo, yenilgiyi kabullendi. Ondan sonra başa geçen ve asıl kariyeri “pazarlamacılık” olan Vicente Fox, muhafazakâr Partido Acción Nacional (PAN— Milli Hareket Partisi) adayıydı. Fox, büyük umutlarla, ülkeyi sonunda gerçekten demokratikleştireceği vaatleriyle görevi devraldı. Ama onun dönemi de, ülkede başlı başına bir kurum ve kültür hâline gelen yolsuzluğa göz yumulan, hayal kırıklıkları dolu bir dönem oldu. 2012’deki son başkanlık seçimlerinde de, PAN’ın iki dönem süren başkanlığı ardından, PRI adayı Enrique Peña Nieto seçildi. Peña Nieto’nun 2018’e kadar vadesi olan dönemi, gene yolsuzluk skandalları, müsrif yaşam biçimi ve dev malikânesi, reformların yine ve gene ötelenmesinin yanı sıra, 2014’te 43 öğrencinin kaçırılması ve “faili meçhule” kurban gitmeleri dolayısıyla, ülke için kâbusa dönmüş durumda. Son 10 yılda 30 bini aşkın kişinin kaybolduğu ülkede, siyaset başlı başına bir “mafya kurumuna” dönmüş durumda.
Meksika siyaseti, umarım Türkiye’ye ibretlik bir ders olur.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024