Sezin ÖNEY
Bir daha çatışma zor; hattâ imkânsız derken neredeyse iç savaşın kıyısına geldi Türkiye.
Bu uçurumun kıyısından nasıl olup da dönülebilir; ne yapılabilir? Karşılaştırmalı düşünmek; başka örneklerde neyin işlediğini incelemek –geleceğe kafa yormak, tek umut.
Türkiye’nin bir geçiş döneminde adalet süreci başlatması gerekiyor –çatışma sürecinden barış sürecine geçebilmek için…
Geçiş dönemi adaleti (transitional justice) süreçleri, genelde büyük bir değişim yaşandıktan sonra başlıyor. Güney Afrika örneğini ele alalım: siyah- beyaz ayrımcılığını meşrulaştıran sistem yaniApartheid’ın noktalanması, siyahların siyasi hareketi Afrika Ulusal Kongresi üzerindeki yasağın kalkması gibi dönüm noktaları sonucu geçiş dönemi adaleti süreçleri sözkonusu olabildi.
Türkiye’de, “askerî vesayetin” bitip, sivil siyasetin idareyi devralması ile sembolik bir dönüm noktası yaşadı zannedilmişti.
Oysa Türkiye’de dönüp dolaşıp geldiğimiz noktada, dönüp dolaşıp gene savaş bürokrasisinin; yani güvenlik güçlerinin belirleyici rol oynadığı bir süreçteyiz. Cizre travması yaşadığımız bugünlerde, askerî operasyon yapma yetkisi mülki idareden, yani sivillerin kontrolünden alınıp, askerî güce devredildi. Bu devir, dengelerin askerileşme ekseninde değişmesinin bir göstergesiydi.
Devlette askerî bakış ve eğilimin ön plana çıkmasıyla, “şahinleşme” kaçınılmaz.
Kaldı ki, Kandil’in de şahinleşerek ön plana çıkması sözkonusu.
Bunun için, çözüm sürecinin çatışmalara paralel sürdüğü bir örnek olarak Kolombiya, Türkiye için önemli.
Çatışmalar oluyor ama Kolombiya’da, Türkiye’deki kadar büyük bir kriz yaşanmıyor: bunun en büyük sebebi, sivil iradenin sürece hâkimiyeti.
Sivil hâkimiyet, çok boyutlu: sürecin kendisi de. Bir yanda, müzakereler var. Bu müzakereler, şeffaf ve doğrudan. Bir yanda, hükümet ve silahlı örgüt FARC-EP (Fuerzas Armadas Revolucionarias de Colombia —Ejército del Pueblo) temsilcileri arasında görüşmeler var –gayet açık ve net.
Müzakerelerin doğrudan olmasının bir önemli sonucu şu: silahlı örgüt kanadında, FARC komutanları, siyasi sürecin doğrudan katılımcısı olarak politik ve sivil muhataplara dönüşüyorlar. Hattâ ironik biçimde, özellikle FARC’ın özellikle “şahin” isimlerinin müzakerelerde bulunması, “sürdürülebilir yumuşamanın” da teminatı oluyor. Bu açıdan, devlet tarafı havlu atmaya kalktığında, FARC’ın şahinlerinin devreye girip müzakere masasındaki krizi önlediği kritik dönüm noktaları da sözkonusu.
Öte yandan, müzakere sürecine paralel olarak, devletin kendisi bir dönüşüm yaşıyor –savaş bürokrasisinin yerini barış bürokrasisi alıyor. Yani, devlette, çatışma ve güvenlik eksenli bakış açılarına sahip kadroların yerini, insan hakları ve adalet eksenli yaklaşımdaki yeni birim ve kadrolar alıyor.
Kolombiya çözüm sürecinde, müzakere masasının da önüne geçen, tüm sürecin başrolünde yer alan ise mağdurlar.
FARC, Kolombiya Ordusu, paramiliter güçler, uyuşturucu kartelleri; elinde silah olan herkesin mağdurları…
Ayrımsız olarak tüm mağdurların, “şehit”, “etkisiz hâle getirilmiş hain”, “faşist”, “terörist” diye nitelemeler kullanılmadan, oldukları gibi anılarak sadece “mağdur” (victima) diye bir yasal statü kazandıkları bir süreç oluşturulmuş Kolombiya’da. Sadece, yaşamını kaybeden Kolombiya vatandaşları değil; bir şekilde insan hakları ihlal edilenler ve yakınları da, “mağdur” statüsünde. Bu hukuken tanınmış bir statü. Yani, “kardeşlik”, “dindaşlık” gibi yasal olarak ölçülemez biçilemez bir durum değil. Mağdur olarak, elle tutulabilir, devletin sağladığı haklarınız var.
Kaldı ki; mağdurlar, hukuken, devletçe “onurlandırılıyor”. Mağdurlarla ilgili hafıza, hatıralar; bu kişilerin kimliği, varlığı –bütün bunlar, partinin de, siyasetçinin de, örgütün de, bürokratın da, liderin de, komutanın da önüne geçiyor.
Yaklaşık yarım asırlık –milyonlarca mağduru olan bir çatışmadan bahsediyoruz. Ve Kolombiya toplumu, çok yılgın ve umutsuz –çözüm sürecine olan destek yüzde 38. Bu oran, son bir yılda, beş puan arttı diye, süreci takip eden, destekleyenler büyük heves içinde. Siyaseten de, bu beş puan artış yere göğe konamıyor.
Türkiye’de, Özer Sencar’ın sağladığı, Eylül tarihli Metropoll verilerine göre, “Hükümetin 2012’den beri yürüttüğü ‘Çözüm Süreci’ni bugün nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusuna, yüzde 49,2 oranla “doğru ve gerekliydi” yanıtı veriliyor. Tüm bu kanayan ortamdan sonra bile, “yanlış ve gereksizdi” yanıtını verenler yüzde 37,7 oranında.
Gelin görün ki…
Kolombiya’da bir yıl içinde nihai barış konusunda iyimser görüşte olan gözlemci çok –Türkiye’de ise artık barışa giden yol bile yok.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTrump Nobel'i alıp barıştan kaçarsa 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaYPG silah bırakır mı? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÇözümde tümseklere rağmen tekerlek dönüyor 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Kim bu Devlet Büyükleri?” 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAGerçek sanık sandalyesinde 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKaan’ın motorları ve bir soru: Türkiye’nin F-35 alması şart mıdır? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayOVP’nin iç çelişkileri ve stratejik yönelimi 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze Planı: Bölgesel teslimiyete giriş 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANFotoğraflar tarafsız değil 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraDevlet Millet Kucaklaşması 5.10.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2025
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024